Boş yuva sendromu, çocukları evden ayrıldığında ebeveynler tarafından yaşanan depresif ve hüzünlü ruh hali olarak tanımlanır. Bu dönemde aynı zamanda menopoza girme veya kendi ebeveynlerinin bakımını üstlenme ihtimali yükselen kadınların olumsuz etkilenme olasılığı erkeklere oranla daha fazladır. Anne olmak, birçok kadının üstlendiği en önemli roldür ve çocukların evden gitmesiyle derin bir kayıp ve boşluk duygusu oluşabilir. Çocuklarına aşırı bağlı ve/veya bağımlı olan, kendine vakit ayırmayı bilmeyen, bir uğraşı olmayan ve sosyal ağı zayıf olan kişilerde derin bir kayıp ve boşluk duygusunun yaşanma hissi büyük ölçüde artar.

Gençlerin eğitim, askerlik, iş hayatı, evlilik gibi yeni bir hayata başlarken aile desteğinden uzak kalmaya bağlı sorunlar yaşamaları, anne-babanın yalnız kalması durumu ile birleşince, ebeveynlerin çocukları ile ilgili kaygılarında aşırılıklar oluşmaya başlar. Zihinleri çocuklarından başka bir şey düşünemez hale gelebilir. Sonuç, ebeveynlerin kaygılı ve depresif bir ruh hali geliştirmeleri olur.

doc-dr-adnan-coban

 

Gençlerin yeni sorumluluklar üstlenmeleri, hayatın doğal bir parçasıdır. Bunu yapamamaları, gençlerin kendilerine güvenlerinin kaybı, yetersizlik duygularına kapılmaları gibi başka sancılı süreçler başlatabilir. Bu nedenle, ebeveynlerin, gençlerin ergenlikle birlikte başlayan aileden kopma ihtiyaçlarını doğal bir süreç olarak kabullenmeleri ve kendilerini anne-babalık rollerinden kısmen sıyırarak daha farklı rollere uyum sağlayabilmeleri gerekir. Gençlerin evden ayrılmaları, anne-babada kaygı bozukluğu, takıntılar, eş ile ilgili sorunlar (iletişimsizlik, sosyallik ve cinsellik), depresyon gibi durumlara yol açabilir. Gençler, aileden ayrılma sürecinde çok fazla zorluk çekebilir; bu zorluk bazı ebeveynlerin aşırı ve abartılı biçimde kaygılanmalarına neden olmaktadır. Bu dönemde ebeveynlerin menopoz, andropoz ve emeklilik gibi stresli hayat olaylarını yaşamaları da söz konusu ise ebeveynlerin kaygı ve depresyon sorunlarını daha şiddetli yaşanma olasılığı gündeme gelir.

Araştırmalar, ebeveyn-çocuk ilişkisinin kalitesinin boş yuva sendromu ile mücadelede etkili olabileceğini göstermektedir. Çocuklarla kurulmuş yakın ilişki bu geçiş döneminde ebeveynin boşluğa düşme riskini hafifleten bir unsurdur. Anlaşmazlıklar, çatışmalar ve olumsuz duyguların hakim olduğu bir ebeveyn-çocuk ilişkisi ise yetişkinliğe geçiş yapan çocukların ve ileri yaşın zorluklarını yaşayan anne babaların birbirlerinden alacağı desteği azaltan bir etken olmaktadır.

Çocuğa yönelik harcanan zaman ve enerji artık hayatın farklı alanlarına kaydırılmalıdır. Eskiden zevk alınan uğraşlara yönelmek, yenilerini keşfetmek veya çalışmaya yönelik girişimlerde bulunmak potansiyel olan sorunun etkisini azaltabilir. Araştırmalar çalışan kadınların bu durumdan daha az etkilendiğini göstermektedir. Çocukla daha arkadaşça bir ilişki kurulabilinir ve onların mahremiyetine duyulan saygı artmalıdır.

Çocuklarımızın bir gün aileden ayrılacaklarına ve bunun durumun bizde ‘boş yuva sendromu’ yaratma olasılığı olan bir durum olduğuna dair farkındalığımızın artması, çocuk daha evi terketmeden hazırlık yapmaya ebeveynleri yönlendirir. Arkadaşlara, uğraşlara, kariyere ve farklı eğitimlere zaman ayırmak, bütün aile üyeleri bir aradayken aile ile geçirilen zamanın nitelikli olmasına özen göstermek ebeveyni çocukların ayrılışına hazırlar.

Bazı Anne Babalar Daha Duyarlı

Araştırmalar bazı anne babaların diğerlerine göre daha duyarlı olduğunu göstermektedir. Boş yuva sendromundan en fazla etkilenen insanların ortak bazı özellikleri şöyledir:

  • Değişimi stres verici bir unsur olarak algılamaktadırlar.
  • Evden ayrılmanın çocukları ve kendileri için zor bir duygusal deneyim olduğunu düşünürler.
  • Evliliği değişken, dengesiz bulurlar ve yeterince tatmin edici bulmazlar.
  • Bebeğin sütten kesilmesinde ya da çocuğun okula gönderilmesinde zorluk yaşamış olan anne babalar, bu durumdan daha çok etkilenirler.
  • Yüksek özgüven sahibi olan kişilere oranla düşük özgüven sahibi kişilerin, çocukların yokluğunu yoksunluk duygusu olarak yaşama olasılıkları daha güçlüdür.
  • Çalışan anne babalara göre, çalışmayan anne babalar boş yuva sendromundan daha çok etkilenmektedir.
  • Çocuklarının kendi sorumluluklarını üstlenemeyeceklerini düşünen anne babalar boş yuva sendromundan daha çok etkilenmektedir.
  • Bağımlı kişilik özellikleri olan ebeveynlerin, özellikle annelerin, bu sendromdan etkilenme oranları çok yüksektir.

Yeni Mücadeleler

Boş yuva sendromunu yaşayan ve bu durumla baş etmek için çabalayan insanlar;

  • Yetişkin çocukları ile farklı ve yeni bir ilişki kurarlar.
  • Çocuklarla birlikte yıllarca aynı evde yaşamanın ardından, çocuklar evden ayrıldığında anne baba başbaşa kalır ve tekrar çift olma yolunda ilerler.
  • Anne babalar, evden ayrılan çocuğun ya da çocukların neden oluğu boş zamanları değerlendirirler.
  • Anne babaların, çocuğun ya da çocukların evden ayrılmasını olumlu ve sağlıklı bir durum olarak değerlendiren sosyal çevre tarafından anlayışa ve desteğe ihtiyaçları vardır.

Diğer Zorluklar

Boş yuva sendromu yaşayan anne babaların kederlerini, aynı anda gerçekleşen diğer yaşam olayları da etkilemekte ve acıyı şiddetlendirmektedir. Bu yaşam olayları şunlar olabilir:

  • Emeklilik
  • İş Kaybı
  • Menopoz-Andropoz
  • Eşin ölümü

Tekrar İş Yaşamına Dönme

Boş yuva sendromu yaşayan bazı anne babalar tekrar çalışmaya ya da eğitime dönüş yapabilirler. Anne babalara şunlar önerilebilir:

  • “Bir gün mutlaka yapacağım.” diye kendinize söz verdiğiniz hayallerinizin bir listesini yapın ve hayallerinizi gerçeğe dönüştürmeye başlayın.
  • Öncelikle ulaşılması kısa süren ve gerçekleştirilmesi diğerlerine göre daha kolay olan bir hedef belirleyin.
  • Arkadaşlarınızla iletişiminizi güçlendirin ve muhtemel iş fırsatlarını değerlendirin.
  • Hobi kurslarına, derneklere ve meslek kuruluşlarına katılın.

Depresyon ve Stres ile Başa Çıkma

Çocuğun evden ayrılması anne babalar için oldukça önemli bir stres kaynağıdır. Anne babalara, bu durumla başa çıkmak bazı öneriler şunlardır:

  • Kederinizi kabul edin. Sosyal çevrenizin ve hatta ailenizin sizi anlamadığını, size destek olmadığını düşünseniz bile, acınızı yaşamanız için kendinize izin verin.
  • Bazı uğraşlar size zorlandığınız bu değişimi kabullenmeniz için yardımcı olacaktır. Duygularınızı kabullenmeniz ve yaşayabilmeniz için evden ayrılan çocuğunuzun odasını yeniden dekore etmek, bahçe işleri ile uğraşmak, spor yapmak ve buna benzer hobilerle ilgilenebilirsiniz.
  • Eşinizle duygularınızı, düşüncelerinizi ve gelecekle ilgili planlarınızı paylaşın.
  • Arkadaşlarınızla duygularınızı ve düşüncelerinizi paylaşın. Boş yuva sendromunu yaşamış olan arkadaşlarınızın önerileri ve destekleri oldukça yararlı olacaktır.
  • Kendinize bu önemli değişime uyum sağlamanız için zaman verin. Özellikle ilk bir kaç hafta ya da ilk bir kaç ay kendinizi zorlamayın.
  • İlgi alanlarınıza ve hobilerinize artık bol bol zaman ayırabileceğinizi unutmayın.
  • Kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan uğraşılarınıza ağırlık verin. Ayrıca günlük tutmak gibi tamamen kendinize özel bir uğraş da kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayabilir.
  • Çocuğunuzun evden ayrılmasının üzerinden bir kaç ay geçmesine rağmen, kendinizi üzüntülü ve bunalmış hissederseniz, profesyonel yardıma başvurun.

    DOÇ. DR. ADNAN ÇOBAN

    PSİKİYATRİST-PSİKOTERAPİST

Menopoz hakkında bilgi almak isterseniz eğer ki; İlgili linke tıklayabilirsiniz.

 

Cinsel Fiziksel Duygusal Taciz

Duygusal taciz/istismar/şiddet çoğunlukla kadınların maruz kaldığı ve ...

Kadın ve Yaşlılık

Son yıllarda gelişen teknoloji ve insanların sağlık bilincinin güçlenm...

Cinsel Sorunlar

Toplumumuzda kız çocuklarının, cinsellikle ilgilenmemeleri öğretilmekt...