Kadın ve Cinsel Sorunlar

Genel Bilgiler

Toplumumuzda kız çocuklarının, cinsellikle ilgilenmemeleri öğretilmektedir. Masturbasyon yapmaları hoş karşılanmamaktadır. Bu nedenlerle, kadınların önemli bir kısmı ön sevişme esnasında eşlerine katılamamakta, cinsel birleşme esnasında hareketsiz kalmakta, hazlarını arttıracak tutum almaktan kaçınmaktadır.

Toplumumuzda cinsellikle ilgili sorunlar ve cinsel işlev bozuklukları sık görülse de, bunların önemli bir kısmı doktora gitmemekte ve bu konuyu doktora açma konusunda isteksizdir.

İstatistikler

Amerika’da yapılan bir çalışmaya göre, kadınların%60’ının cinsellikle ilgili problemleri olduğu ortaya çıkmıştır. Problemi olan kadınların %30’u hiçbir şekilde cinsel isteklerinin az olduğu veya cinsel istek duymadığı, %20’si seksi haz verici bulmadıklarını, %15’i ilişki esnasında acı duyduklarını, %50’si cinsel ilişkiden önce uyarılmakta güçlük çektiğini, %50’si çok zor orgazm olduklarını, %25’i ise hiçbir şekilde orgazm olamadıklarını belirtmişlerdir.

doc-dr-adnan-coban

Bir başka çalışmada ise, evliliği yolunda giden kadınların %35’i cinsel ilişkiye karşı ilgilerinin zaman içinde azaldığını, %10’u hiç orgazm olamadıklarını, %47’si ilişki esnasında yeterince gevşeyemediklerini, %38’i ilişki esnasında ön sevişme dönemlerinin kısa sürdüğünü, %25’i cinsel ilişki sonrasında eşlerinden yeterince yumuşaklık ve sevecenlik göremediklerini belirtmiştir.

Cinsel olarak aktif olan kadınların yarısı ayda birkaç kez ilişkiye girerken, %30’u haftada 2-3 kez, %7’si 4 veya daha sık ilişkiye girmekte, %12’si ise senede ancak birkaç kez ilişkiye girmektedir. Tüm kadınların %3’ü ömür boyu hiçbir ilişkiye girmemiştir.

Ülkemizde, %66 gibi yüksek rakamlarda seyreden vajinismusu, %25 ile “cinsel istek azlığı”, %17 ile “orgazm bozuklukları” izliyor. Araştırmalara göre, Türkiye’de kadınların ilk cinsel birleşmeyi yaşama yaşı 19.5’dur.

Çocukluğunda ve gençliğinde “iyi kız” olarak kendisini tanımlayan her 10 kadından 9’u yetişkinlikte orgazm olamıyor.

Kadınlarda Cinsel İşlev Bozuklukları

WHO’ya göre, cinsel işlev bozukluğu “bir kişinin arzu ettiğinde cinsel bir ilişkiye katılamama halidir”. Biyolojik, psikolojik, kişilerarası belirleyicileri olan çok boyutlu bir durumdur.

1.Cinsel İstek Bozukluğu

  • Azalmış cinsel istek bozukluğu
  • Cinsel Tiksinti Bozukluğu

2.Cinsel Uyarılma Bozukluğu

3.Orgazmik Bozukluklar

4.Cinsel Ağrı Bozuklukları

I.Disparoni

II. Vajinusmus

III. Non-Koital seksel ağrı

Cinsel İstek Azlığı

  • “Cinsellikten zevk almıyorum”
  • “Çok istekli gözükürsem, eşim benimle ilgili yanlış düşünür”
  • “Ya gebe kalırsam”
  • “Eşim cinsel ilişki esnasında benim isteklerimi yok sayıyor”
  • “Cinsel partnerim beni aldatıyor”

Ülkemizde tedaviye başvuran her üç kadından birinde cinsel istek bozukluğu görülmektedir. Sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması (yada hiç olmaması) durumudur. Kültürel, sosyal, dini, psikolojik ve fiziksel etkenlerle etkileşim içindedir.

Cinsel İstek Azlığının Nedenleri

  • Kadınların cinsellikten zevk almamaları
  • Masturbasyon yapmalarının, cinsel fanteziler kurmalarının yada cinsel etkinliği başlatmanın ayıp yada günah sayılması
  • Cinsel eğitimde yetersizlik, yanlış cinsel bilgi ve inançlar
  • Depresyon yada psikolojik bir travma, menapoz ve kullanılan ilaçların yan etkisi.
  • Evlilik çatışmaları, eşler arası uyumsuzluk
  • Stres, (İş, aile içinde hasta bir bireyin varlığı, yakın akrabalardan birinin kaybı, maddi problemler, taşınma, yoğun iş temposu, çocuklarla ilgili problemler vb. )
  • Cinsel partnerin yeterli uyarı sağlamadan ilişkiye girmek istemesi, cinsel ilişki sırasında bayanın isteklerini görmezden gelmesi, duygu ve düşüncelerine değer vermemesi.
  • -Güven problemleri ve çatışmalar (Cinsel partnerine güvenememe, aldatılmak, cinsel eş ile arasındaki iletişim bozukluğu, geçimsizlik, çatışma, partnerde görülen erken boşalma gibi bir cinsel işlev bozukluğu)
  • Gebe kalma korkusu ya da kürtaj korkusu
  • Bakire kızlarda kızlık zarını kaybetme korkusu
  • Daha önce yaşanmış çeşitli olumsuz ve rahatsız deneyimler.
  • Cinsel taciz yada tecavüze maruz kalmak
  • Ailenin cinsel konularda katı, baskıcı tutumu
  • Kadının istekli olması halinde partnerin onun hakkına kötü kadın olduğunu düşüneceği ile ilgili kaygılar.
  • Cinsel konuda geliştirilen özgüven eksikliği

Tedavi

Cinsel isteksizliğin giderilmesinde temel amaç, bu sorunu yaşayan kişide terapi ile, davranış ve düşünce kalıpları farklılaştırılarak cinsel isteği engelleyen nedenlerin bulunup ortadan kaldırılması ve kadının cinsel arzularıyla uyumlu bir cinsel yaşamı sağlamaya çalışmaktır.

Cinsel Tiksinti Bozukluğu

Sürekli olarak ya da yineleyici biçimde, cinsel eş ile genital ilişki kurmaktan aşırı tiksinti duyma ve bundan tümüyle kaçınma.

Bu tip sorunlar genellikle fiziksel veya cinsel suistimal ile çocukluk çağı travmalarıyla ortaya çıkabilir.

Cinsel Uyarılma Bozukluğu

Sürekli olarak yada yineleyici bir biçimde, cinsel uyarılmanın yeterli olmaması yada cinsel etkinlik bitene kadar bunun sürdürülememesi durumudur. Genital (ıslanma-kabarma) yada subjektif heyecan tepkisi yada diğer somatik cevapların eksikliği/yokluğudur.

Cinsel Uyarılma Bozukluklarının Nedenleri

  • Yeterli cinsel eğitimin ve cinsel deneyimin olmaması.
  • Cinsel etkinliğe yeterince hazırlanmama, yeterli ön sevişme olmaması yada partnerinde “erken boşalma” sorunu olması.
  • İlaçlar; antidepresifler, antihistaminikler, antihipertansifler
  • Organik nedenler; menapoz, atrofik vaginit, DM, Pelvik bölgeye radyoterapi uygulanması.

Orgazm Bozukluğu

  • “Aldatılıyorum”
  • “Kendimi, vücudumu beğenmiyorum”
  • “Mutsuzum”
  • “Cinsel ilişki esnasında kontorlümü kaybetmemeliyim”
  • “Partnerim beni ya beğenmezse, çekici bulmazsa”

Olağan bir cinsel uyarılma evresinden sonra orgazmın sürekli yada yineleyici bir biçimde gecikmesi yada hiç olmamasıdır.

Normal bir uyarılma döneminden sonra orgazm olamama durumu cinsel tecrübesi az olan ve cinsel ilişkiye yeni başlamış olan kadınlarda sık görülür. Kadınların %5-10’u hayatlarının hiçbir döneminde orgazm olamaz ve buna birincil anorgazmi (orgazm olamama) adı verilir. Anorgazminin en sık görülen psikolojik nedenleri arasında;

  1. Takıntılı bir şekilde ilişkinin nitelikleriyle ilgilenme,
  2. Hata yapma korkusu
  3. Kendini aşırı eleştirme
  4. Başaramama korkusudur.

Nedenler

  • Emosyonel travma gibi psikolojik nedenler (geçmişte cinsel tacize maruz kalmış olmak vb.)
  • Özgüven azlığı
  • Vücudunu beğenmeme,
  • Kontrolünü kaybetme korkusu
  • Depresyon, Anksiyete bozuklukları, alkol ya da uyuşturucu madde kullanımı ile ilgili bazı ilaçlar
  • Menapoz
  • Kronik hastalıklar
  • Nörolojik hastalıklar
  • Yoğun ilaç kullanımları
  • İlişki problemleri (Aldatılma yada aldatılma kuşkuları)

Tedavi

Tedavide öncelikle altta yatan organik ve psikolojik nedenler araştırılır. Cinsel eğitim ve bireysel ve çift terapisi uygulanır. Çiftelere cinsel birleşme teknikleri aktarılmaktadır.

Cinsel Ağrı Bozuklukları

Disparoni

Seksüel ilişki ile birlikte kalıcı veya yineleyici genital ağrı olarak tanımlanır. Uzun süre devam etmesi durumunda anorgazmi ve istek azlığını da beraberinde getirebilir. Hem psikolojik hem fiziksel nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Kadınların üçte ikisi hayatlarının bir döneminde bu durumu geçirebilirler.

Nedenler

  • Kronik enfeksiyonlar ve klitorisin irritasyonu ve aşırı duyarlılığı yer alır. Kalın himen (kızlık zarı), epizyotomi nedbesi, vajinit, ilişkiye hazır olmadan (yani yeterince ıslanma olmadan) başlanması nedeniyle ortaya çıkan tahriş ve menapozda ortaya çıkan Vajinal atrofi (vajina dokusunun zayıflaması).
  • Kısa vajina (doğumsal), mesane anfeksiyonları (sistit) ve uretrit, kronik enfeksiyonlar, endometriozis, pelviste kitleler, barsak hastalıkları, genital organlarda sarkma.
  • Cinsellikle ilgili çocukluktan gelen olumsuz önyargılar, cinsel taciz öyküsü, ilişkiyle ilgili olumsuzluklar vb.

Vaginusmus

Vaginanın dış üçte birindeki kaslarda koitosu engelleyecek biçimde yineleyici yada sürekli olarak istem dışı kasılmaların olmasıdır. Bu kasılmaya tüm bedendeki kasılmalar, bacakların kapanması, korku, kaçınma tepkisi, girişin olmayacağı inancı eşlik etmektedir. .

CETAD’ın yapmış olduğu araştırmaya göre, Türkiye’de her 10 kadından biri bu sorunu yaşamaktadır. Kanada’da yapılan bir araştırmada kadınların sadece %1-6’sı vajinusmus yaşadığını belirtmiştir.

Evlendikten sonra birçok kadın yorgun olduğu, başının ağrıdığı gerekçesiyle cinsel birleşmeden kaçıyor. Vajinusmuslu kadınların kurallara uyan, kızgınlığını dışa vurmayan, sürekli kabul ihtiyacı içinde olan iyi kızlar olduğu saptanmıştır. Bu kadınların başka özelliği, genellikle baskıcı ve otoriter olan babalarının tersi özelliklerini gösteren erkekleri eş olarak seçmeleridir.

“Çocuk sahibi olmak istiyorum.” “Evlilik yaşamım tehdit altında”

Vajinusmus, en sık başvuru nedenini oluşturmaktadır. Toplumumuzda kadınlarda cinsel istek azlığı, orgazm güçlüğü yada cinsel istek azlığı vajinismusa oranla daha sık görülmektedir. En sık başvuru nedeni olmasının temelinde;

  • Çiftin çocuk sahibi olma arzusu
  • Evlilik yaşamını ciddi biçimde tehdit etmesidir.

Vaginusmus Nedenler

  • Geleneksel tutum
  • Muhafazakar yapı
  • Eğitimsizlik
  • Koruyucu aile yapıları
  • Kızlık zarının hala kadının namusu olarak görülüyor olması.
  • Cinsel taciz gibi ciddi psikolojik travma, ağrılı jinekolojik muayene, ilk ilişkinin çok ağrılı olması psikolojik tahribat yapmış olması.
  • Endometriozis, kronik enfeksiyonlar, kızlık zarının gergin olması gibi durumlar.
  • Kadının genital bölge ve vajinanın boyutu hakkında yanlış inançlarının olması.

Tedavi

  • Vajinadaki istem dışı kasılmanın aşamalı egzersizlerle ortadan kaldırılması.
  • Kadının genital anatomisiyle ilgili temel bilgileri edinmesi için eğitim verilir.
  • Gevşeme, imajinasyon, duyarsızlaştırma tekniklerinin kullanılması.
  • Vajinusmusa yol açan etkenlerin çözümlenmesi

Non-Koital Cinsel Ağrı Bozuklukları

Israrcı ve tekrarlayan tipte cinsel birleşmeden bağımsız olarak genital ağrı/acı durumudur. Anatomik veya inflamatuar durumlarda ortaya çıkabilir.

Cinsel İşlev Bozuklukları ve Terapi

Cinsel terapiye başlamadan önce danışanlara çok yönlü multidisipliner bir muayene, tetkik ve değerlendirmeler yapılmaktadır. Cinsel terapide öncellikle kişinin cinsel yaşam öyküsü ele alınmaktadır.

  • Cinsel eğitimini kimden aldığı
  • Masturbasyon
  • İlk cinsel deneyimi
  • Cinselliği nasıl algıladığı
  • Çocukluk ve ergenlik döneminde tacize uğramış mı?
  • Terapiye getirdiği cinsel sorun hakkında detaylı bilgiler edinilmektedir. Değerlendirmenin ardından kişinin herhangi bir sağlık problemi var olup olmadığı değerlendirilmektedir.

İlişkiden kaynaklanan birtakım sorunların olup olmadığını değerlendirmek için çift olarak terapiye almak önemlidir.

Cinsel soruna yol açan faktörler tespit edildikten sonra çifte cinsel terapi uygunabilmektedir. Nefes ve gevşeme egzersizleri öğretilir. Bazı özel tekniklerin ve egzersizlerin öğretilmesinin yanı sıra, cinsellikle ilgili yanlış inanç ve düşünce sistemlerinin üzerinde durulması amaçlanmaktadır. Cinsellikle ilgili olumsuz düşünceler kişinin hayatında alışkanlık haline gelebilir, kişi bu olumsuz düşüncelerin farkına varamayabilir. Olumsuz düşüncelerin yerine kişinin alternatif düşünceler geliştirmesini sağlamak önemlidir. Yeni bakış açısının cinsel hayata nasıl aktarılacağı konusunda “ev ödevleri” verilmektedir.

DOÇ. DR. ADNAN ÇOBAN

PSİKİYATRİST-PSİKOTERAPİST

Evliliğe Uyum Sorunları hakkında bilgi almak isterseniz eğer ki; İlgili linke tıklayabilirsiniz.

 

Doğum Sonrası Depresyon (Postpartum Depresyon)

Doğum sonrası depresyon, doğumdan sonra ilk bir yıl içinde görülebilen...

Adet Dönemindeki Ruhsal Sorunlar

Kadınlarda her ayın yaklaşık dörtte birini kapsayan, adet döneminden ö...

Boş Yuva Sendromu

Boş yuva sendromu, çocukları evden ayrıldığında ebeveynler tarafından ...