Depremin Ruhsal Yaralarını Sarmak

İzmir depremi yine bizleri kahreden kayıplarla derinden sarstı. Her ne kadar unutsak ve inkâr etsek de deprem kendisini acı bir şekilde hatırlatıyor. Yine birçok vatandaşımızı kaybettik. Milletçe yastayız ve seferber olmuş durumdayız. Vefat eden kardeşlerimize rahmet, geride kalanlara sabır ve mukavemet diliyoruz.

Depremden korunmak öncelikle bilinçlenmek ve rasyonel adımları atmakla mümkündür. Ancak hala depremi yadsıyan ve bana bir şey olmaz mantığı ile hareket eden büyük bir kesim var ülkemizde. Bu mantık sebebiyle her depremde birçok vatandaşımızı yok yere kaybediyoruz. Kaldı ki depremin yarattığı yıkım sadece ölümlerle kalmıyor sakatlananlar, sakatlanmasa da bu travmanın etkisi ile hayata küsenler ve depremle karşılaşmasa bile güvenlik duygusunu kaybedenler oluyor. Yani depremin verdiği zararlar deprem bittikten sonra da devam ediyor. Bu noktada hem depremle bilinçli bir mücadele başlatmak hem de depremden etkilenen toplumlara psikolojik destek verme zorunluluğu doğuyor. Çünkü biliyoruz ki deprem müdahale edilmezse insanın beyin ve bedeninde onarılmaz yaralara sebep oluyor. 

Deprem Beyni Nasıl Etkiliyor?

Deprem ölüm riskinin çok yüksek olduğu bir doğal afettir. Diğerafetlerden farkı bittikten sonra da travmatik etkisini devam ettirmesidir. Göçük altında kalma korkusu neredeyse ölüm korkusunun bile önündedir. Nitekim depremden kurtulanların en büyük korkusu budur. Bu korku kişinin hayatını bütünüyle etkileyebilir hale gelebilir ve şiddetli psikiyatrik sorunlara sebebiyet verebilir.

Deprem Sonrası Kişileri Ne gibi Şikayetler Bekler?

Deprem sonrası herkeste olmasa da çoğu kişide hafiften ağır dereceye kadar ruhsal örselenme yaşanır. Bu örselenme erken dönemde “Akut Stres Reaksiyonu” dediğimiz duruma yol açar. Bu duruma müdahale edilmezse olay kronikleşir ve “Travma Sonrası Stres Bozukluğu” gelişir. 

Akut Stres Reaksiyonunda Neler Yaşanır?

Bu dönemde travmanın yarattığı etkiyle beyinde bir aşırı uyarılmışlık ve aşırı duyarlılık hali oluşur. Buna bağlı olarak da şu şikayetler gelişir:

  • Aşırı korku ve kaygı
  • Uykusuzluk: Kişilerde uykuya dalamama, uykudan sık sık uyanma ve uykudan sıçrayarak uyanma görülür. Kabuslar erken dönemin en tipik belirtilerindendir. 
  • Olayı tekrar tekrar yaşama: Kişiler depremi sanki yeniden yaşıyormuş gibi olurlar. Bu da “flashback” şeklinde yaşantılara ve dehşet nöbetlerine sebep olur.
  • Strese bağlı fiziksel tepkiler: Çarpıntı, aşırı terleme, kaslarda gerginlik, nefes almada zorluk, göğüs ağrısı, midede kasılmalar, sık idrara çıkma ve bağırsakta hızlanma gözlenebilir.

akut-stres

    • İrkilme reaksiyonu: En ufak bir seste irkilme, sıçrama da önemli bir belirtidir. Depremden etkilenen bireylerde gözlenen irkilme reaksiyonu tipiktir. Deprem anında ya da sonrasında yaşanan artçı sarsıntılarda pencere ve balkondan atlayan insanlar bu irkilme sebebiyle atlarlar. 

    Nasıl Yaklaşmalıyız?

    Lojistik destek çok önemlidir: Barınma, ısınma, giyinme, yeme ve içme imkanlarının acilen karşılanması gerekir. Gecikmeyen iyi bir lojistik destek birçok insanı ileride görülmesi muhtemel birçok ruhsal rahatsızlıktan kurtarabilir. Devlet bu desteği organize etmeli ve herkese eşit olarak dağıtımını sağlamalıdır. Bu konuda gerek devlet yetkilileri gerekse sivil toplum örgütleri oldukça duyarlı davranmaktadırlar. Bu deprem yaralarının sarılması açısından önemli bir adımdır. 

    Duygusal paylaşımı artırmak gerekir: Depremden kurtulan insanlar temel ihtiyaçlarının yanında en çok sevgi ve şefkate ihtiyaç duyarlar. Onlarla teması artırmak, onlara dokunmak, onları sahiplenmek ve yalnız olmadıkları duygusunu vermek son derece onarıcı bir yaklaşımdır. Hiç küçümsemeyelim bir depremzede için “Yalnız değilsin, biz buradayız, senin yanındayız.” gibi sevgi dolu sözler onları kısa zamanda hayata bağlar. İlk etapta “Güçlü olmalısın, başarmalısın, yapabilirsin, bırakma kendini” gibi telkinler değil bu tarz sevgi dolu yaklaşımlar faydalı olmaktadır. 

    Psikiyatrik ve Psikolojik Müdahale Gecikmemeli

    Depremden sonraki ilk günlerde travmaya ruhsal müdahale hemen planlanmalıdır. Öncelikle uykunun düzenlenmesi ve korkunun yatıştırılması önemlidir. Bunun için gerekirse ilaç takviyeleri vakit geçirmeksizin organize edilmelidir. Travmaya ve krize müdahale tekniklerinin uygulandığı psikolojik yaklaşımlar kronikleşme riskini gidermek açısından son derece etkilidir. Bu alanda en etkili yaklaşım travma odaklı bilişsel davranışçı terapiler ve EMDR terapisidir. Özellikle EMDR terapisi kişinin çok kısa sürede travmanın etkisinden kurtulmasına ve toparlanmasına yardımcı olmaktadır. Türkiye’de depremzedelere ve travma mağdurlarına gönüllülük karinesinden hizmet verenkuruluşlar vardır. EMDR Derneği Travma İyileştirme Grubu bunların başında gelmektedir. 

    PROF. DR. ADNAN ÇOBAN

    PSİKİYATRİST-PSİKOTERAPİST

    Bilgi için: https://www.emdr-tr.org

    Işıkları kapatmadan uyuyamıyorum, her an deprem olacakmış gibi hissediyorum. Ancak eşim artık tepki gösteriyor, normale dönmem gerektiğini söylüyorum. Verdiğim bu tepki anormal mi?

    Doğal afetler, beklenmedik ve ani gelişen doğa olaylarıdır. Yaşadığımız depremin hem şiddetinin hem yarattığı yıkımın yüksek oluşu doğal olarak yüksek bir korku ve kaygıya sebebiyet vermektedir. O yüzden depremin hemen akabinde yaşadığınız şikayetler ve verdiğiniz tepkiler normaldir. Bu tepkiler depremin yarattığı tehlike karşısında korunmak amacıyla insan beyninin ve bedeninin verdiği savaş ya da kaç ya da donma tepkisinden başka bir şey değildir. Bir manada bir başa çıkma çabanın uzantısıdır. Deprem sonrası ilk 30 gün boyunca kendini güvende hissedememe, geleceğe karşı ümitsizlik ve güvensizlik, gürültülü uyaranlara karşı aşırı duyarlılık, uykuya dalamama, sık sık kabuslarla uyanma, yeme problemleri, donup kalma, şaşkınlık ve şok hali, dalgınlık, unutkanlık, kafa karışıklığı, ani öfke patlamaları ve odaklanma problemleri gibi tepkiler depremin akut döneminde yaşanan stres reaksiyonudur ve bir aya kadar normal olarak kabul edilir.

    Bir depremzede değilim ama uykuya dalamıyorum. Ya deprem olursa diye düşünüyor, kaygılanıyorum, nefesim daralıyor. Ne yapmalıyım?

    Depremin örseleyici etkisi ona maruz kalanlarda çok daha şiddetli olmaktadır. Ancak olumsuz haberlere, görüntülere ve bilgilere maruz kalanlarda, bunları görmeyip sadece duyanlarda bile bir dereceye kadar etkileşim olmaktadır. Çünkü doğal afetler, özellikle deprem insanlığın kollektif bilinçdışında yer alan önemli bir korku unsurudur. O yüzden depremzede olmayanlarda da bu akut stres tepkileri oluşur. Bu çok doğaldır. Uykuya dalamama, deprem olacak kaygısı nefes darlığı yaşıyorsak öncelikle bunun doğal bir tepki olduğunu bilmelisiniz. İlk günlerde bu tepkiler için yapılacak en iyi şey ailemizle ve yakınlarımızla dayanışma ve paylaşım içinde olmamızdır. Eğer yaşadığınız akut stres tepkileri gittikçe artıyor ve bir türlü azalmıyorsa bir ruh sağlığı uzmanından yardım almanız iyi olur.

    Çocuklarım kendi odalarında değil, kapıya yakın odada salonda yatmak istiyorlar. Ben de şimdilik izin veriyorum. Ancak sonrasında bu korku geçmezse diye endişeliyim. Ne yapmalıyım?

    Bazen korku karşısında yaptığımız davranışlar o an için bir baş etme işlevi görebilir. Çocuklarınızın davranışı da bunu yansıtıyor olabilir. Yani çocuklarınız bu yıkıcı ve sarsıcı travmayla baş etmede bu yolu kullanıyor olabilirler. Bunu anlayışla karşılayın ve hemen rasyonel müdahalelerde bulunmaya çalışmayın. Bunlar zaman içinde kaybolacaktır. Korku ve kaygılarını paylaşmalarına izin verin ve bunun için zemin hazırlayın. Duygularını paylaşması için zorlamayın. Zorlayıcı değil destekleyici olun. İhtiyaç duyduklarında yanlarında olacağınızı bilmeleri, bunu hissetmeleri çok önemli. Arkadaşlarıyla sosyalleşme ve paylaşma isteklerini destekleyin. Arkadaşlar duygularını paylaşmada çok etkili olmaktadır.

    Çocuğumun alt ıslatma problemini kontrol altına almıştık ancak deprem sonrası tekrar başladı. Depremin etkisi geçtikten sonra düzelir mi?

    Alt ıslatma sorunu genellikle çocuğun kaygı ve korkularının olduğunu yansıtır. Depremde bu tekrar edebilir. Kesinlikle suçlama ve serzenişte bulunulmamalı. Anlayış, şefkat ve merhamet bu durumun kısa sürede geçmesini sağlayacaktır. Ancak hayli bir zaman geçmiş olmasına rağmen gece işemeleri devam ederse çocuğun korkularının devam ettiğini gösterir. Bir ruh sağlığı uzmanından destek alınmalıdır.

    Bellek sorunları yaşadığımı fark ediyorum, beni çok endişelendiriyor. Neler yapabilirim?

    Depremin yarattığı yıkım ve dehşet geçici bir şaşkınlığa ve dikkatte zayıflamaya sebep olur. Kişi sık sık dalabilir, konsantre olmakta zorlanabilir ve geçici bir unutkanlık yaşayabilir. Özellikle kısa süreli bellekte sorunlar baş gösterir. Bu durum deprem travmasına ilk dönemde verilen doğal tepkilerdendir. İlk haftalarda oluşur, yoğunluğu düşerek kaybolur. Şikayetler zamanla azalmazsa bir Travma Sonrası Stres Bozukluğunun ya da depresyonun habercisi olabilir. Ruhsal destek almak gerekir.

    Depremi çocuklarıma nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Doğru şekilde nasıl anlatırım?

    Açıklamalar çocukların gelişim düzeyine ve yaşına uygun olarak yapılmalıdır. Yaşanan durum somutlaştırılmalıdır. Küçük çocuklara hikayeler üzerinden anlatmak çok daha etkili olmaktadır. Çocuklara depremi anlatırken belirsizlikten kaçınmak gerekir. Çünkü belirsizlik kaygıyı artırır. Çocuğu rahatlatacak ve güvende hissettirecek ifadeler kullanmak gerekir. Çocuğun sorduğu sorular dikkate alınmalı, atlanmadan açık bir şekilde cevaplanmalıdır. Aksi taktirde çocuk boş kalan yerleri kendi hayal gücüyle doldurup yanlış algılamalara sürüklenebilir. Aşırı bilimsel ifadeler yerine rasyonel ifadeler kullanılmalıdır. Depremin korkutucu olabileceği gerçeği saklanmamalı ve sade bir şekilde anlatılmalıdır. Enkaz ve olumsuz diğer gerçekler üzerine çok fazla konuşulmamalı, detaylardan kaçınılmalıdır. Çocuğun sosyal ortamlarda uygulaması gereken eylem planları önceden konuşulmalıdır.

    Depremzede olan kuzenlerimi evimizde misafir ediyoruz. Küçük bir çocukları da var ancak nasıl sağlıklı iletişim kurabilirim noktasında endişelerim var. Depremzede çocuklarla sağlıklı iletişim nasıl olmalı?

    Öncelikle yetişkin olarak sizin duygularınızı kontrol ediyor olmanız önemlidir. Ardından eğer çocuk merak ediyorsa göz teması kurarak nasıl hissettikleri hakkında konuşmayı deneyebilirsiniz. İhtiyaçları olan güven ve sevgi ortamıdır. Kaygılarını paylaşabilecekleri alanlar açmak önemlidir. Konuşmak istemediklerinde ise çocukları konuşmaya zorlamamak gerekir.