EMDR Terapisi Hakkında

EMDR terapisi ile bu kadar etkili sonuçlar alınmasının altında yatan etkenler nelerdir? Diğer yöntemlerden farkı nedir? Neden bu kadar kısa zamanda sonuç alınabilmektedir?

EMDR’nin diğer psikoterapi yöntemlerinden en önemli farkı bütün terapi modellerinden istifade etmesi ve buna iki taraflı uyarım gibi bir biyolojik etkiyi direk olarak katmasıdır.

Terapilerin sonuç olarak etkilerinin biyolojik olmasını isteriz. Çünkü yeni bağlantılar ve ağlar oluşturulacaktır (nöroplastisite).

Bir düşüncenin ve davranışın değiştirilip yerine yenilerinin eklenmesi ancak nöroplastik etkileşimler sayesinde mümkün olmaktadır.

EMDR Terapisinin Farkı Nedir?

EMDR terapisi dolaylı olarak bütün terapi tekniklerinden istifade ederken her iki beyin yarım küresini terapötik etkileşimin içine direk olarak katan iki taraflı uyarım tekniğini de kullanır.

Bu kombinasyon EMDR terapisinin biyolojik bir etkileşim yaratmasını sağlamaktadır. Bir manada EMDR terapisinde psikodinamik, bilişsel davranışçı, yaşantısal, fizyolojik ve etkileşimsel terapi yaklaşımlarının üstüne katalizör etkisi olan iki taraflı uyarım gibi bir biyolojik teknik eklenmektedir.

Bu EMDR terapisinin en büyük farkı ve üstünlüğüdür.

EMDR’nin en önemli avantajlarından biri de sadece düşüncelere değil duygulara, bedensel hislere ve bağlantılı anılara yoğunlaşmasıdır.

Bu danışanın daha başından itibaren terapiye pazılın bütün parçalarını doğru bir şekilde birleştirmiş olarak devam etmesini sağlar.

EMDR terapisinde geçmiş, bugün ve gelecek bu bütünleştirme stratejisi üzerinden kurgulanır, elde edilen her uyumlu bilgi sisteme entegre edilerek ilerlenir.

Bir anının her işlemlenme aşamasında yeni bir farkındalık ve bu farkındalığın sisteme entegrasyonu sağlanmış olur.

anıyı hatırladığında daha rahat hissetmeye başlar. Bunun neticesinde danışan anıyı artık serin kanlı bir şekilde analiz etmeyi başarır. Anının işlemlenmesi esnasında terapist ve danışan seans içinde hep konsantre bir şekilde ilerler. Kolay kolay bir kopuş yaşanmaz yaşansa da çalışılan sahneye dönülerek anında bağlantı kurmak mümkün olmaktadır.

EMDR Terapisinin Yan Etkileri Nelerdir?

EMDR terapisi, prosedürlere uyulduğu taktirde hiçbir korkulacak yan etkiye sebep olmaz. Son derece güvenilir bir yöntemdir.

Diğer terapi yaklaşımlarında olduğu gibi EMDR terapisinde de bazı kişilerde anıların çalışılmaya başlandığı dönemde kısa bir sıkıntılı dönem yaşanabilir. Ancak bu kontrol edilebilir ve kişinin daha da kötüleşmesine sebep olmayan bir sıkıntıdır. Zahmet olmadan rahmet olmaz. İyiliğe ve mutluluğa giden yolda sıkıntılar mutlaka olacaktır. Yaşadığımız makul sıkıntılar bize hayatın sunacağı bir armağanın habercisidirler. EMDR terapisinde de psikolojik büyüme ve gelişme için taşlar kontrollü bir şekilde yerinden oynatılır, kişi konfor alanından çıkarılır ve usulca yaşam alanını genişletecek öğrenme alanına ulaştırılır. Bunun verdiği kontrol edilebilir bir sıkıntı olur ancak bu hiçbir zaman kişinin daha da kötüleşmesine ve tehlikeye girmesine sebep olacak boyutta değildir.

Nedir bu sıkıntılar?

İşlemlenmemiş yeni anıların hatırlanması sıkıntı oluşturabilir Bazen seansta yoğun bir duygulanım ve bedensel his yaşanabilir. Bunun için güvenli yer ve rahatlama teknikleri etkili olur ve kişi seanstan rahatlamış bir şekilde çıkar. Bazen seansta işlemlenmesi bitmemiş anı bir iki günlük sıkıntıya sebep olabilir. Bu, işlemlemenin seans dışında da devam etmesinden kaynaklanır. Korkulacak bir durum değildir. Seanslardan sonra kabuslar ya da ilginç rüyalar görülebilir. Bu da işlemlemenin devam ettiğini gösteren tehlikeli olmayan hatta olumlu bir durumdur.

EMDR konusunda yetkin ve ehil bir terapist bütün bu olası durumlar hakkında danışanı bilgilendirir, bilinçlendirir ve eğitir. O yüzden terapiler herhangi bir sorun yaşanmadan devam eder.

EMDR terapisinin ilk aşamaları öncelikle duygu kontrol yöntemlerinin öğrenilmesine ve güçlendirmeye ayrıldığı için danışanlar bu rahatsız edici duygularla kolayca başa çıkabilirler.

emdr-terapisinin-yan-etkileri-var-midir

EMDR Terapisine Kaç Seans Devam Edilmelidir?

Hiçbir terapi yönteminde danışana seans sayısı noktasında kesin bir sınır belirlenemez. Her insan biriciktir ve kendine özel bir hikâyeye sahiptir. Dolayısıyla seans sayısını da bu hikâyenin içeriği belirler.

Danışanın ne tür bir probleme sahip olduğu, travmalarının sayısı ve şiddeti, kişiliği ve karakteri, aile ve sosyal destek durumu, kaynak seviyesi terapinin gidişatını ve süresini belirleyen etkenlerdir.

Bununla beraber EMDR terapisi ile özellikle bariz travmaları olan danışanlarda diğer terapi yaklaşımlarından çok daha hızlı ve kısa sürede sonuç alındığını söyleyebiliriz. Ancak gerçekçi olmayan beklentiler ve aceleci tavır danışanın ve terapistin terapi uyumunu bozabilir.

O yüzden bu konudaki felsefemiz “acele etmeden ama gecikmeden” ilerlemektir.

Danışanların çoğunda bir travmatik anının ele alınıp hazmedilebilmesi ve hatırlandığında rahatsızlık vermeyecek hale getirilmesi 1 ilâ 3 seansta gerçekleşebilmektedir. Özellikle ilk ve en kötü travmalar çalışılırken seans sayısı artabilir. O yüzden EMDR terapisinde şiddeti yüksek anıların çalışıldığı ilk seanslar 90 ilâ 120 dakikalık seanslar şeklinde planlanabilmektedir.

Özellikle ilk ve en kötü anı çalışıldıktan sonra diğer anıların bir kısmının şiddeti sıfırlanmakta bir kısmının da hayli düşmektedir. Dolayısıyla EMDR terapisinde çoğu zaman her bir olumsuz anıyı tek tek çalışmaya ihtiyaç kalmamaktadır.

Bazen tek bir anıyla danışan şikayetlerinden kurtulabilmektedir. Örneğin bir bombalama olayına maruz kalındıktan sonra yaşanan panik ataklar olayın çalışılmasından sonra kaybolabilmektedir.

Ancak genel bir dönüşüm ve gelişim isteniyorsa çocukluktan bugüne kadar yaşanmış küçük ve büyük travmaların tespiti ve çalışılması gerekmektedir.

Böyle durumlarda bile EMDR terapisinde hızlı ve etkin bir ilerleme söz konusu olmaktadır.

Özetlersek:

EMDR terapisinde hedeflere gerçekçi bir zeminde ve gayet makul bir zaman diliminde ilerleme sağlanır.

Çalışılacak süre diğer terapilere göre nispeten kısadır.

Bazen tek bir anıyla çalışmak bile kişiyi şikayetlerinden kurtarabilir.

EMDR ile Geçmiş Anılar Eskisi Kadar Rahatsız Eder Mi?

Diğer terapilerde olduğu gibi EMDR terapisinde de dikkat edilmesi gereken konu danışanın travmalarıyla yüzleşmesi için güvenli ve rahat bir ortam oluşturulmasıdır.

Travmayla etkileşim ve yeniden yaşantılama deneyimleri kişiden kişiye değişiklik gösterir.

Kimi çok yoğun kimi de baskılama ya da yadsımanın da etkisiyle çok düşük bir şiddette tepki verir. EMDR terapisinde danışanın travmatik anılarının verdiği rahatsızlığı seansta uzun süre ve yoğun bir şekilde yaşaması istenmez. Bunun için danışanların ‘tolerans penceresi’ adını verdiğimiz bir sınırda ilerlemesine özen gösterilir. Yani danışan ne dayanılmaz şiddette bir sıkıntı yaşar ne de hiçbir sıkıntıya girmediği, herhangi bir duygu getirmediği bir konfor alanında kalır. İlerlemek için gerçekçi, dayanılabilir ve faydalı bir stres arzu edilir.

Bazen travmanın etkisi çok yüksek seviyede ise ve kişi bunu kontrol etmekte zorlanıyorsa tolerans penceresini genişletmek amacıyla bir psikiyatr kontrolünde anti-stres ilaçlara başlanması gerekebilir. Bu psikiyatrik müdahale de bir güçlendirme etkisi yaratır.

EMDR terapisine anı işlemlenirken çok şiddetli bir rahatsızlık hissi yaşansa dahi bu sadece birkaç dakika sürer ve sonrasında hızlı bir rahatlama söz konusu olur.

Şunun da altını çizmekte yarar var: Anıların işlemleme olmaksızın konuşulması ve hatırlanması kişideki rahatsızlığı artırabilir, ama EMDR’de iki taraflı uyaran verilerek hatırlama gitgide azaltır.

Deneyimli EMDR terapistleri danışanların yaşayabilecekleri her türlü duruma karşı uygulanabilecek müdahale tekniklerine sahiptirler. Kendisini kısa süre içinde rahatlatabilecek bu teknikleri danışana da öğretirler.

EMDR ve İki Taraflı Uyaran

Bazı çevreler EMDR’de anıya yoğun odaklanmanın yarattığı sönümleme (exposure) etkili olduğunu, iki taraflı uyarımın etkili olmadığını iddia ediyorlar. Acaba iki taraflı uyarımın ekstra bir katkısı var mıdır? Bu konuda araştırmalar ne durumdadır?

EMDR terapisinde en çok tartışılan konulardan biri de iyileşmeyi iki taraflı uyarımın mı yoksa anılara maruziyetin mi sağladığıdır. İki taraflı uyarımdan ziyade anılara maruziyetin bunu sağladığını, o yüzden iki taraflı uyarıma ihtiyaç olmadığını savunanlar da vardır. Ancak son yıllarda iki taraflı uyarımın EMDR’nin etkinliğindeki en kilit uygulama olduğunu ortaya koyan araştırmalar yayınlanmaya başlamıştır.

2019’da Baek ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada farelere hoş olmayan bir ayak şoku verilmiş (travma) ve şokla birlikte bir ses dinletilmiş (şartlanma), böylece farenin tek başına sesi duyduğunda vereceği bir korku tepkisi oluşturulmuştur.

emdrde-travmatik-anilarla-calisilirken-tipki-gecmiste-yasandigi-yogunlukta-bir-rahatsizlik-yasanir-mi

Farelerin bir kısmına belirli göz hareketleri dizisini ortaya çıkarmak için tasarlanmış ışık yayan diyotlara (LED'ler) bakarken ses dinletilmiş, bir kısmına bir sabit noktaya bakarken ses dinletilmiş, bir kısmına da sadece ses dinletilmiştir.

Göz hareketlerine maruz kalan farelerin yalnızca görsel ekrana veya travma ile ilişkili sese maruz kalan farelere kıyasla sese karşı daha az korku tepkisi verdikleri gözlenmiştir.

İki taraflı uyaran verilen farelerin beyinlerinde superior kollikulus bölgesi ile mediodorsal talamus bölgesi arasında ve mediodorsal talamus ile de bazolateral amigdala bölgesi arasında güçlendirilmiş uyarıcı sinir bağlantılarının (mavi oklar) oluştuğu tespit edilmiştir.

Bu bağlantı sayesinde duygusal hafızadan sorumlu olan amigdala bölgesinin korku hatıralarını kodlayan nöronlarında bir aktivasyon azalması (kırmızı ok) gelişmiştir.

Bu da travma hatırlatıcısına verilen korku tepkilerini azaltmıştır.

(Baek ve arkadaşları) Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41586-019-0931-y

Yine Richardson ve arkadaşlarının 2009 yılında yaptıkları bir araştırmada şiddetli bir saldırının ardından Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşayan kadın bir katılımcıya travmatik anıyı işlemlemek için EMDR prosedürü uygulanmış ve önemli değişiklikler elde edilmiştir.

Görüldüğü üzere prefrontal bölgedeki (beynin ön bölgesi) yüksek aktivasyon 90 dakikalık bir EMDR seansının ardından normoaktif hale gelmiştir

Kaynak: https://www.researchgate.net/figure/Axial-images-of-the-brain-showing-BOLD-responses-associated-with-safe-place-imagery_fig2_233638840

EMDR Terapisinin Etkileri Kalıcı Mıdır? Terapi Sonrası Tekrarlar Olur Mu?

Evet kalıcıdır. Yapılan araştırmalarda danışanların EMDR terapisinde elde ettikleri kazanımları terapinin bitiminden aylar ya da yıllar sonra dahi korudukları görülmüştür.

Tabi ki bütün terapi yöntemlerinde olduğu gibi EMDR terapisinde de elde edilen kazanımların kalıcılığı bazı faktörlere bağlıdır:

EMDR terapisini uygulayan kişinin deneyimli olması çok önemlidir. EMDR terapisti sadece EMDR konusunda değil özellikle dinamik ve bilişsel davranışçı terapiler gibi temel terapi uygulamalarında da eğitimli ve donanımlı olmalıdır. Dinamik ve bilişsel davranışçı modele hâkim olmayan bir terapistin EMDR’yi layıkıyla uygulayabilmesi mümkün değildir.Terapistle danışan arasında güçlü bir ilişkinin ve uyumun olması önemlidir. Araştırmalara göre terapi başarısının %35’i sağlam bir terapötik ilişkiden geçmektedir. Danışan için uygun hedeflerin seçilmesi ve zaman çok önemlidir. Hedefler gerçekçi, danışana uygun ve nispeten kısa vadede gerçekleştirilebilecek şekilde belirlenmelidir. Tabi ki acele etmeden ama gecikmeden ilerlemek gerekir.EMDR terapisi danışanın yeni beceriler ve yetkinlikler kazanması üzerine kurgulanır. Bu manada elde edilen dönüşüm ve gelişim seviyesi yüksek olursa kalıcılık seviyesi de yüksek olur.EMDR’nin önemli katkılarından biri de aktivist olan yani davranışları belirleyen sağ beyni blokajdan kurtarması ve bunun sonucu olarak da olumlu davranışların hayata geçirilmesini sağlamasıdır. Eğer danışan öğrendiği becerileri hayata geçirebilirse kalıcılık yüksek olmaktadır. Danışanın terapi yolculuğuna sabırla devam edebilmesi, terapötik süreci bitirebilmesi de önemlidir. Çok etkili olsa bile yarıda kesilen terapiler arzu edilen başarıyı elde edemezler. Terapistin deneyimi bu açıdan da önemlidir. Danışanı çok iyi gözlemeli ve terapiden düşme (drop) ihtimali olduğunda bunu önceden sezebilmelidir.

Bu şartlar yerine getirildiğinde EMDR terapisinin kalıcılığı üst seviyede olmaktadır. Şunun da altını çizmekte fayda var: Doğru bir şekilde çalışılan ve işlemlenmesi tamamlanan her anı beyinde artık sonsuza dek işlenmiş bir anı olarak saklanır.