kapali-alan-korkusu-klostrofobi
Kapalı Alan Korkusu (Klostrofobi)

<p>Kapalı alan korkusu, kapalı, basık, küçük alanlarda kalma korkusuyla kendini gösteren ve burada başına bir şey geldiği zaman buradan kurtulamayacağı düşüncesiyle seyreden bir bozukluktur. Hangi durumlarda ortaya çıkıyor? İşte kapalı, küçük yerler dedik. Mesela asansör veya çıkamayacağını düşündüğü yerler. Uçak, otobüs, feribot metro gibi ulaşım araçları. Yine efendim küçük basık odalar, karanlık odalar, penceresi olmayan odalar. Yine kalabalık yerler. Mesela işte sinema, AVM, tiyatro gibi alanlar bu korkuların yaşanabileceği alanlardır. Ne oluyor? Kişi bu ortamlara girdiği zaman aşırı bir işte tehlike ve tehdit algısı olacak kişide. Buna bağlı olarak bir reaksiyon işte titreme, terleme, taş yıkardı, aşırı kasılma, gerginlik, korku gibi birtakım reaksiyonlar oluşuyor. Hayal nasıl etki ediyor bu? Düşünün işte bu ortamlarda korkan bir insan. Mesela asansörden korkan bir insan işte on iki katlı bir veya otuz katlı bir binada işi varsa otuzuncu kata merdivenle çıkmak zorunda kalıyor. Veya bir iş adamı uluslararası Çin'e seyahate gitmesi, iş seyahate gitmesi gerekiyor. Gidemiyor uçak korkusu olduğu için. Veya şehirler arası seyahat etmek istiyor.<br /> <br /> Otobüs korkusu var, tren korkusu var. Bir türlü seyahat edemiyor. Hatta Avrupa yakasından efendim Asya yakasına, işte Kadıköy yakasına geçemiyor kişi. İşte bazı korkmadığı şeylerdir. Mesela köprünün üstünden geçerken bile korkan insanlar oluyor bu insanlar. Yine sinema, tiyatro, AVM gibi yerlere gitmekten kaçınıyorlar. Çünkü buralarda herhangi bir yangındır, bir tehlikeli bir durum olursa kaçamam, kurtulamam korkusu yaşıyorlar. Hatta gitseler bile diyelim sinemaya gidiyor, sinemada çıkış kapısına en yakın yere, yerden bilet alıp ancak o şekilde izleyebiliyor ki o izleme de çok korku, panik içerisinde oluyor. Sonuçta geçmiş yaşantılarının etkisiyle. Yani bu nasıl oluyor bu kapalı yer korkusu? Ya kapalı kapalı yer korkusu? Ya kapalı yerde kalıyor. Mesela bir asansörde kalma hikayesi olabilir kişide. Veya uçakta aşırı bir türbülans söz konusu olabiliyor. Veya hiç bunlarla alakalı olmayan hani kapalı yerle ilgili bir yaşantısı olmaksızın yaşamış olduğu bir olay, işte çaresizlik tehdit algısı, güvende olamama düşüncesi yaratan bir travmatik olay bile kişide kapalı yer korkusunu oluşturabiliyor peki tedavisi var mı? Eh tabii ki tedavisi var.<br /> <br /> Fobilerde eh bizim psikiyatrinin en başarılı olduğu alanlardan bir tanesi de fobilerdir. Kapalı yer korkusu olan eh kişilerde etkeni bulup, onun üzerine yoğunlaştığınızda ve efendim eh tetikleyicilerle yani tetikleyen ortamlara karşı duyarsızlaştırma çalışması yaptığınızda yüzde yüze yakın eh olumlu sonuç alıyorsunuz. Burada tabii eh en önemli yöntem olarak karşımıza çıkan yöntem de terapisi. Son yıllarda yıldızı parlayan bir terapisi ne yapıyor? Tetiklenen travmatik yaşantıları tespit edip bunları söndürüyor bir manada. Normal sıradan yaşantılara dönüştürüyor. Bir de tetikleyicilere karşı duyarsızlaştırarak kişinin ııı rahatlamasını ve bu ortamlarda rahatlıkla bulunmasını sağlıyor.</p>

Öfke nedir, öfke kontrolü nasıl sağlanır; Doç. Dr. Adnan Çoban'ın detaylı video içeriğine web sayfamızdan ulaşabilirsiniz.
Öfke nedir?

<p>Öfkeli insanlarda var olan temel duygulardan bir tanesidir. Olumsuz bir duygudur. Olumsuz bir duygu olduğu için de beynin öfkeyi kontrolle ilgili mekanizmaları var. Beyin bu konuda aslında çok sağlam bir yapıya sahiptir. Fakat bazen beynin öfke kontrolünü sağlayan mekanizmada sıkıntılar söz konusu olabilir. Yani bu mekanizmayı bozan etkenler söz konusu oluyor. Bu etkenler söz konusu olduğunda da öfke kontrol bozukluğu ve öfke sorunları ortaya çıkar. Peki nedir? Öfke, kontrol bozukluğuna veya öfke sorunlarına sebep olan şeyler. En başta Depresyonun belki de ilk belirtisi, öfke sorunlarıdır. Mesela kişi herkesi son günlerde ve hocam herkesin kalbini kırmaya başladım. İşlerimden, iş yerimden herkese kavga ediyorum. En ufak bir şey alınmıyorum, tepki görüyorum. Trafikte sürekli kavga etme noktasına geliyorum. Şeklinde yakınmalar da gelir. Ve öne alınmazsa bu durumun ilerleyeceği şey ağır depresyon. Başka neden? Mesela aşırı alkol kullanın. Ve madde kullanımı. Bunlar da öfkeyle ilgili mekanizmaları bozduğu için öfke ve kontrol sorunları yaratabilir. Veya Anne babayla ilgili, çocukluk döneminde yaşanmış olumsuz yaşantılar. Mesela aşırı eh bunaltan, aşırı efendim ikaz eden, sürekli eleştiren, sürekli kısıtlayan, aşırı koruyup kollayan anne babaların çocuklarında eh aşırı bir öfke birikmesi ve erişkin dönemde öfke, kontrol sorunları ortaya çıkabilmektedir. Hiperaktif çocuklarda, hiperaktivite ve dikkat eksikliği sorunu olan çocuklarda dürtü kontrol mekanizması bozulduğu için, öfke çok sık görülebilen bir durumdur. Hiperaktivitenin tedavisiyle birlikte bu öfke sorunları çocuklar kurtulabilir. Veya işte bazı fiziksel hastalıklar, mesela kalp hastalıkları sonrasında öfke sorunlarının çok sık olduğunu görüyoruz. Bazı kullanılan ilaçlar, mesela kortizon gibi ilaçlar kronik rahatsızlıklarda kullanılan kortizon gibi ilaçlar, öfke sorunlarına, aşırı sinirlilik ve evlilik durumlarına sebep olabilir. Bir de beynin bölgesini mesela bir insanlar patlayıcı tarzda öfke kontrolsüzlüğü söz konusuysa mesela epilepsi hastalığı, sarı hastalığından, beynin ön bölgesinde oluşan tümörlerde beyin ön bölgesinde ve öfkeyle ilgili alanlarındaki iltihabi durumlarda biz öfke patlamalarını görebiliriz. O yüzden ne yapmak lazım? Öfke patlamasına sebep olan etkenleri bir bir verimletmek etkenleri ortaya koymak, bu etkene yönelik tedavide mutlaka girişimde bulunmak lazım. Mesela depresyonsa, depresyon tedavisiyle birlikte öfke kontrolü çok kısa sürede sağlanacaktır. Eğer anne babayla ilgili bir sorunsa çok travmatik bir hadise söz mesela bir cinsel taciz söz konusuysa bu travmanın çözülmesi ile birlikte buna bağlı öfke sorunu da ortadan kaldırılır. Yani etkene yönelik bir tedavi planı yapılırsa öfke sorunu büyük oranda ortadan kaldırılabilmektedir.</p>

panik-atak-ve-kalp-krizi-arasindaki-farklar-neler
Panik Atak ve Kalp Krizi Arasındaki Farklar Neler?

<p>Panik atak hastalarının en çok korktuğu şey malumunuz kalp krizi geçiyor olmak o yüzden panik atak geçiren birçok kişi önce acillere kardiyoloji servislerine başvururlar burada belki onlarca geri çekilir ekoları yapılır neden tahliller yapılır teknikleri yapılır sonra bu işi biraz bilendir kar diyorlar rastlarlar sizin panik hatanız var dedim bir psikiyatriste gönderdiler peki o zaman kişinin kendisinin Aslında kalp krizi ile panik atağın ayırt edebilmesi doğru bir yere başvurma saçından son derece önem peki ne gibi farklılıklar var panik atağı her zaman bir çarpıntıyla başlar kalp krizi ise bir dövüş ağrısıyla yoğun bir göğüs ağrısı ile panik atakta ki göğüs ağrısı genelde kalbin üstünde de hesaplanıp geçer kalp krizi geçiren insandaki göğüs ağrısı ise dövüşün tam ortasındadır şiddetli bir şekilde yaygın bir şekilde kendini hisse panik atak esnasında ortaya çıkan göğüs ağrısı Fethiye Yılmaz herhangi bir o bölgede lokalize olur kalp krizi geçiren kişilerde ise çeneye boğaza sırta hatem-i de yayılan bir ağrı şekilde kendini göster önemli bir ayırt edici özellik panik atağı yaşayan kişilerin ağrıları hareketle geçer hareket ettikçe Bu kişiler yürüdükçe rahatlarlar kalp krizi geçiren neredeyse hareketle ve eforla ağrı daha da şiddetlenir dinlendikleri zaman bu arı gece bu çok önemli bir ayırt edici özellikler yine tansiyonun durumu da ayırt edici bir özellik olarak karşımıza çıkar panik atak belirtileri ne sayarken oynak tansiyondan bas panik atak esnasında Azrail'i fazla salgılandığı için tansiyon yükselir kalp krizi esnasında ise tam tersi tansiyon düşer ve kişi buna bağlı olarak Şok'a çok tablosu kalp krizi ile panik atağa arasındaki farklılıklar bunlardır ki çok önemli farklılıklar çok bariz parktadır bir kardiyolog bunu çok net bir görüp aslında kişiyi yönlendirmesi gerekir çoğu zaman kendi işimizi Maalesef bazen kendimiz koymak durumunda olabiliyoruz panik atak yaşayan bir insan eğer bunu bilirsen bir psikiyatra başvurur uygun tedavi ile bu şikayetlerden kurtul.</p>

Kişinin madde bağımlılığı olduğu nasıl anlaşılır ile ilgili video içeriğine web sayfamızdan ulaşabilirsiniz.
Kişinin Madde Bağımlılığı Olduğu Nasıl Anlaşılır?

<p>Kişinin madde bağımlısı olduğunu dan şüphelendiren çok tipik bir takım davranışlar vardır nedir bunlar mesela kişi gece hayatına çok fazla düşmeye başlamış sık sık barlarda gezmeye başladık efendim gecenin bir vakti bir telefon gelir apar topar gider anlamsız bir şekilde uzun bir süre geri dönmez yine çok sık çok çok fazla para harcamaya ve çok fazla para istemeye başlar, arkadaşları değişmeye eski arkadaşlar arkadaşları değişmeye eski arkadaşlarından birer birer uzaklaşıp yeni çok kendi çevresine uymayan bir takım arkadaşlıklar zararlı arkadaşlıklar edinmeye başlar ya kişinin uykuları bozulur az uyuma sürekli geceleri gezinme iştahsızlık iştah kaybı zayıflama efendim Sosyal çekinmeler Aile ile iletişimin menimizi olması en aza inmesi efendim gözler de kızarıklık yüzde efendim kızarmalar veya çocuğun aşırı agresif olması aşırı sinirli olması aşırı efendim saldırgan olması o zamana kadar var olmayan huylarını ortaya çıkması yine aşırı depresif mutsuz üzüntülü hüzünlü olması bunlar Bir anne babanın veya bir aile ferdinin çevresindeki bir kişide böyle bir bağımlılık olmadığından şüphelendiren özelliklerdir fakat altını çizmemiz gereken önemli bir şey daha iyi husus daha var o da şu hiçbir aile hiçbir anne baba hiçbir kişi çevresindeki bir insanın kesinlikle böyledir karşılaşmayacağı gibi bir yanlış uyuşturucu bağımlılığı toplumun bütün katmanlarını muhafazakar liberal bütün katmanlarını etkileyen son derece tehlikeli bir rahatsızlıktır.</p> <p>&nbsp;</p>

Travmalar, elimizde olmadan ve beklenmedik bir biçimde başımıza gelebilecek olaylardır. Tabii ki başımıza bu tür olayların gelmesini istemeyiz, ama hayatın bir gerçeği bu. Bazı dönemlerde, gerek deprem ve afetler sebebiyle, gerekse kişisel hayatımızda yaşadığımız olaylar sebebiyle, bu tür travmalarla ve sonrasında travmatik yaşantılarla karşılaşabiliyoruz. Travmatik olaylar, insanın incinmesine, hayattan kopmasına, korkmasına, yalnızlaşmasına ve kaynaklarının bloke olmasına sebep olabilir. Ancak insan beyni, her türlü acıyı, travmayı bir bilgeliğe ve deneyime dönüştürebilecek donanıma sahiptir. Travmanın üstesinden gelinmesine en büyük gücümüz, beynimizdir. Onu ne kadar destekler ve devreye sokarsak, iyileşmeye o kadar yaklaşmış oluruz. Bu amaçta, yalnız kalmamak, sevenlerimizle daha çok birlikte olmak, hayallerimizden vazgeçmemek, iyi uyuyarak ve iyi beslenerek bedenimizi desteklemek, inanç ve ritüellerimize sıkı sıkıya sarılarak şükür ve kanaat gibi değerlerimizi unutmamak, gerektiğinde yardım almak ve her şeyden önemlisi, insanın içindeki en büyük gücün yaşamak olduğunu bilmek, bizi travmadan bilgeliğe taşıyacaktır.