Travmalar, elimizde olmadan ve beklenmedik bir biçimde başımıza gelebilecek olaylardır. Tabii ki başımıza bu tür olayların gelmesini istemeyiz, ama hayatın bir gerçeği bu. Bazı dönemlerde, gerek depremler, afetler sebebiyle, gerekse kişisel hayatımızda yaşadığımız olaylar sebebiyle, bu tür travmalarla, travmatik yaşantılarla karşılaşabiliyoruz. Travmatik olaylar, insanın incinmesine, hayattan kopmasına, korkmasına, yalnızlaşmasına ve kaynaklarının bloke olmasına sebep olabilir. Ancak insan beyni, her türlü acıyı, travmayı bir bilgeliğe ve deneyime dönüştürebilecek donanıma sahiptir. Travmanın üstesinden gelinmesine en büyük gücümüz, beynimizdir. Onu ne kadar destekler ve devreye sokarsak, iyileşmeye o kadar yaklaşmış oluruz. Bu amaçta, yalnız kalmamak, sevenlerimizle daha çok birlikte olmak, hayallerimizden vazgeçmemek, iyi uyuyarak ve iyi beslenerek bedenimizi desteklemek, inanç ve ritüellerimize sıkı sıkıya sarılmak, şükür, kanaat gibi değerlerimizi unutmamak, gerektiğinde yardım almak ve her şeyden önemlisi, insanın içindeki en büyük gücün yaşamak olduğunu bilmek, bizi travmadan bilgeliğe taşıyacaktır.