Alzheimer sinsi ilerleyen bir hastalıktır. Önce belli belirsiz bir unutkanlıkla başlar ve yıllar geçtikçe ağırlaşır. Tabi ki olmazsa olmaz ve en önelmiş belirtisi unutkanlıktır. İlk dönemlerde randevularını, yemeğin altını, bakkaldan alacaklarını unutur. Bu dönemde kimse aldırmaz. Ancak zamanla yeni bilgi kaydedememe ve bariz unutkanlıklar gündeme gelince anlaşılır. Birçok kişi bu aşamada da anlaşılamayabilir. Çünkü insanların yaşlılarda unutkanlığı doğal görme gibi bir eğilimi vardır. Tamam yaşlılıkta unutkanlık bir miktar olur, ama bu işlevselliğe etki edecek boyuta ulaşmaz. Alzheimer’de bilgiler en sondan başlayıp geriye doğru unutulur. O yüzden hasta yakınları sıklıkla “hocam çok zeki, ilkokulda ezberlediği şiiri bile takır takır okuyor” diye gelirler. Halbuki Alzheimer tipi demansın en tipik özelliğidir bu. Eski bilgilerin unutulması yeni bilgilerin kaydedilememesi kişinin en temel rükünleri bile unutmasına yol açar. Mesela elbisesini giyip çıkarmayı, dişini fırçalamayı, saçını taramayı, elini yüzünü yıkamayı, temizlenmeyi, tıraş olmayı unutur. İleri dönemlerde yemeyi, içmeyi hatta nefes almayı bile unutur hale gelir. Unutkanlığın yeni başladığı dönemlerde kişiler bunu kabullenmezler ve inkar yoluna giderler. O yüzden kendilerine sorulan soruları cevaplayamadıklarında sinirlenirler ve tepki verirler. Unutmamak için aşırı gayret sarf ederler. Takvim yapraklarını her gün okurlar. Gazeteleri eskisinden daha sıkı takip ederler. Televizyondaki haberlere daha çok dikkat kesilirler. Unutkanlığa zamanla muhakeme bozukluğu da eklenir. Kişi gücünün yetmediği ve yapamayacağı işlere kalkışır. Araba sürmek ister, tek başına tatile gitmeye yeltenir, iş kurma girişimlerinde bulunur. Algılar bozulur ve şüpheler başlar. Kendisine kötülük yapılacağı ve eşyalarının çalındığı şeklinde paranoyalar gelişir. Hastalık ilerledikçe kişi içe kapanmaya, donuklaşmaya, durgunlaşmaya ve sessizleşmeye başlar. En son aşamada beslenme bozukluğunun yarattığı infeksiyon hastalıkları, hareketsiziğe bağlı yaralar ve vitamin eksikliklerine bağlı hastalıklar gündeme gelir. Kişiler genellikle bu hastalıklardan dolayı yaşamlarını kaybederler.

Tedavide Neler Var?

Alzheimer hastalığının henüz kesin tedavisi yoktur. Ölmüş ölen hafıza hücrelerini geri kazanmak mümkün değildir. Ancak devam etmekte olan süreci yavaşlatmak ve kişilerin yaşam kalitelerini artırabilmek mümkündür.

İlaçlar: Yeni çıkan ve ilerlemeyi yavaşlatan ilaçlar koruma amaçlı mutlaka başlanır. Bunun yanında hafıza hücrelerini destekleyen bitkisel orijinli ilaçlar, depresyon varsa antidepresanlar, eksiklik varsa vitamin ilaçları tedaviye eklenir.

Kişilerin yaşam kalitelerini artırmada psikososyal etkinlikler çok başarılı olmaktadır. Müzik, sanat etkinlikleri bunların başında geliyor. Özellikle ritim ve dans etkinliklerinin Alzheimerli kişilerde beden algısını, farkındalığı ve dış dünyayla iletişim becerilerini geliştirdiği bilinmektedir. Klasik terapilerden ziyade müzikterapi Alzheimer’de en etkin yöntemlerden biri olarak kabul edilmiştir. Müzikterapi, kişinin var olan potansiyelini güçlendirme ve beynin dayanıklılığını artırmada çok etkin bulunmuştur. O yüzden Alzheimer’li kişilerle en azından haftada bir müzikterapi planlanabilir. Eğer yapılandırılmış bir müzikterapi uygulaması yapılamıyorsa ritim, dans, müzikle gevşeme ve şarkı söyleme gibi müzikal faaliyetler de bulunulmalıdır.

Son olarak Alzheimer tedavisinde altın standart olan prensibi hatırlatalım: kişiyi kaderine terk etmemek, yalnız bırakmamak ve hayatın içinde tutmak.

DOÇ. DR. ADNAN ÇOBAN

PSİKİYATRİST-PSİKOTERAPİST

Emeklilik Ruhsal Bozukluk Sebebi Olabiliyor

Emeklilik hayatın önemli kırılma noktalarından biridir. Kişiler çoğu z...

Yaşlılık ve Ruhsal Hayat

Son yıllarda gelişen teknoloji ve sağlık bilincinin güçlenmesi hayat s...

İleri Yaş Depresyonu Alzheimer Riskini Artırıyor: Yalancı Bunama

65 yaşın üzerinde gelişip de tedavi edilmeyen depresyonlar Alzheimer r...