panik-atak-hakkinda
Panik Atak Hakkında

<p>Merhaba. Bugün sizlere panik ataktan ve panik bozukluğundan bahsedeceğim. Panik atak kişinin kendisini güvende hissedememesine bağlı olarak gelişen aşırı bir korku, bunaltı ve kaygı halidir. Insan beyninde güvenlikten sorumlu bir bölge vardır. Bu bölgenin kimyasal dengesi bozulduğunda veya bir travma sonrasında işleyişinde bir bozulma söz konusu olduğunda beyin herhangi korkulacak bir durum olmamasına rağmen tehlikeli durum varmış gibi vücudu alarma geçirir. Bu alarm durumunda ne olur? Bi insan ölüm tehlikesiyle karşılaştığında ne olursa o olur. Adrenalin deşarjına bağlı olarak kalpte hızlanma, çarpıntı, tansiyon yükselmesi, kaslarda aşırı gerginlik, uyuşmalar, karıncalanmalar, baş dönmesi, göğüs ağrısı, mide, bağırsak ve idrar yollarında hızlanma ve birçok hızlanmayla ilgili sistemin aktivasyonuyla ilgili bir takım belirtiler ortaya çıkar. Bu panik tablosu o kadar dehşetli ve şiddetli bir tablodur ki kişide ölüm korkusuna, delirme korkusuna, aklını kaybetme korkusuna ve kontrolünü kaybetme korkusuna yol açar. Bu dehşetli panik atak tablosu, kişi de öyle bir korku yaratır ki kişi bir daha bu atağı yaşamamak için aşırı önlemler almaya başlar. Nedir bu önlemler Mesela başına bir durum geldiğinde kaçamayacağını düşündüğü yerlere girmekten kaçınır. Asansör, uçak, feribot, metro, köprü veya tünel gibi yerlere girmekten kaçınmaya başlar. Yalnız başına evde kalmaktan kaçınır. Veya yalnız başına herhangi bi yere gitmekten kaçın. Mutlaka bi yere giderken yanında birini de götürür. Yakınlarından biri olmadan dışarı çıkmaz. Pazara gitmez. Doktora gitmez. Veya herhangi bi yere gideceği zaman gittiği yerlerde mutlaka bir hastanenin bi sağlık teşekkülünün olmasını ister. Gitmeden önce de bunu araştırır. Eğer gideceği yerde bir hastane veya sağlık teşvikü yoksa oraya gitmez. Ya kişide bu panik atan bir daha yaşanması noktasında aşırı bir korku gelişir. Bu korkunun sebep olduğu kaçınmalar da işte panik bozukluğu dediğimiz tabloyu meydana getirir. Peki panik bozukluğunu nasıl tedavi ediyoruz? Panik bozukluğu artık panik atakların kişinin işlevselliğini son derece bozduğu ve beyninde de bir kimyasal bozulmanın işareti olduğu için mutlaka bu tür durumlarda serotonin dengesini düzenleyen dengesini düzenleyen ilaçları tedavide kullanıyoruz. Yani bugün antidepresan dediğimiz ilaçlar panik bozukluğu tedavisinde de son derece etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Bu antidepresanlar artık güvenilir ilaçlar olarak biliniyor. Yan etki açısından son derece emniyetli. Kişide kalıcı etkileri olmıyan tedavi edici etkileri olan, mideye, bağırsağa, karaciğere, kalbe zararı olmayan ve bağımlılık yapmayan ilaçlardır. O yüzden halk arasında bu ilaçlardan çok korkulur ancak depresyon ve panik bozukluğunun tedavisinde bu ilaçlar son derece hayat kurtarıcıdır ve kişiyi tekrar hayata bağlayan ilaçlardır. Ancak tek başına ilaç tedavisiyle panik bozukluğunu tamamen ortadan kaldırmak, panik bozukluğunun etkisini beyinden temizlemek mümkün değildir. Bunu nereden biliyoruz? Çünkü sadece ilaç tedavisi kullanan panik hastalarının bir kısmı sonra tekrar ilacı bıraktıktan sonra tekrar hastalanabiliyorlar. O yüzden bizim ne yapmamız lazım? Sonucu düzelttiğimiz gibi yani kimyasal bozulmayı düzelttiğimiz gibi sebepleri de ortadan kaldırmamız gerekiyor. Peki panik bozukluğunun sebepleri nelerdir? Panik bozukluğunun sebepleri genel olarak baktığımızda kişinin hayatında yaşamış olduğu olumsuz olaylar, travmatik olaylar veya travmatik Uzun süren stresli dönemlerde kişilerde beyin kimyasının aşırı tüketilmesine bağlı olarak bir eksiklik söz konusu olmakta. Bu da panik atak ve panik bozukluğu şeklinde karşımıza çıkmaktadır. O zaman yapmamız gereken şey nedir? Panik bozukluğuna götüren travmatik olayları, etkenleri tespit edip bunların beyni etkilemesini önlemektir. Bu noktada diğer terapisi gibi Travma odaklı terapiler, panik bozukluğun tedavisinde son derece etkili olmaktadır. Travmalar ne yapıyorlar? Yanlış öğrenmelerle, negatif şartlanmalarla, kişinin gerçeğine uymayan, rasyonel olmayan birtakım düşünceleri kişiye dayatıyorlar. Yani kişinin emniyetini bozan, güvenliğini bozan herhangi bir durum olmadığı halde herhangi bir tehlikeli durum söz konusu olmadığı halde, kişi kendisini güvende değilmiş, emniyette değilmiş gibi hissetmeye başlıyor. Işte bu güven ayarlarının bozulması da panik atak, panik bozukluğu gibi tablolara sebep olur. O zaman ne yapmamız gerekiyor? Bizim terapisiyle önce bu travmaları işlemleyip kişiyi bu irrasyonel gerçek olmayan, doğru olmayan düşüncelerden, inanışlardan kurtarmamız gerekiyor. İşi bu negatif inanışlardan kurtuldukça yavaş yavaş kaybetmiş olduğu güvenlik duygusunu tekrar kazanmaya başlıyor. Yavaş yavaş çevreyi algılaması olguları, algılayışı, kendini algılayışı düzelmeye başlıyor. Bunun düzelmesi ne demektir? Kişinin artık panik ataklardan yavaş yavaş kurtulması demektir. Geçmiş travmaları çalıştıktan sonra artık sıra panik ataklara geliyor. Neden panik ataklara göre? Çünkü panik bozukluğuna sebep olan şey neydi? Panik atağın ta kendisiydi. O yüzden. Panik atağa karşı da kişiyi duyarsızlaştırmak gerekiyor. Çünkü panik atak tablosu kendisi bir travma olarak etki gösteriyor. Bi insan düşünün, kalbi hızlanmış, tansiyonu yükselmiş, başı dönüyor, mide, bağırsak hızlanmış, vücudunda soğuk terlemeler, karıncalanmalar oluyor ve birazdan öleceği gibi bir hisse kapılmış. Bu insan için bu tablo bir travma değildir de nedir? Zaten kişileri korkutan tablo da o panik atak tablosu. Onu bir travmatik yaşantı gibi düşünüyolar kişiler ve bir yaşamamak için aşırı tedbir almaya başlıyorlar. Işte bizim burada bu noktada kişinin yaşamış olduğu panik atakları bir travmatik yaşantı olarak düşünüp onlara karşıda bir duyarsızlaştırma çalışması yapmamız gerekiyor. Ne yapıyoruz? İşte kişinin ilk yaşamış olduğu panik atağı, yaşadığı en şiddetli, en dehşetli panik atak tablosunu, son dönemde yaşamış olduğu panik atak tablolarını belirleyip bunlara karşı da kişiyi terapistle duyarsızlaştırıyoruz. Panik karşı duyarsızlaşma bittikten sonra da tetikleyicilere karşı duyarsızlaştırmaya çalışıyoruz. Çünkü panik atak esnasında kişi bazı ortamlardan kaçınmaya başladı. O ortamları da kendisi için bir eee travmatik alan olarak düşünmeye başlamıştı. Nedir bunlar? Kapalı alanlar veya yalnız evde kalmak, yalnız bi yere gitmek gibi durumlarda. Kişiyi napmamız gerekiyo? Bu durumlara karşı da duyarsızlaştırmamız gerekiyo. Bu duyarsızlaştırma neyi sağlıyor? Bu ortamları artık travmatik olarak değil de normal sıradan Bir ortam olarak algılamasını sağlıyor. Bütün bu işlemler bittikten sonra kişinin zaten çok ileri derecede rahatladığını korkularından arındığını, panik atak yaşama noktasındaki duyarlılığın neredeyse sıfıra indirgendiğini ve artık işlevselliğine kavuştuğunu görebiliyoruz. Aslında bütün bu çalışmalarımız kişiye dehşet veren o panik atak korkusundan kurtarma çabasıdır. Çünki panik atak yaşayan insanlardaki en büyük sorun bu panik atağın bir daha gelmesinden aşırı korkmaktır. Halbuki panik atak tablosu ölümcül bir tablo değildir. Kişiyi öldürmez. Kişiyi efendim varlığını tehdit eden bir durum değildir. O yüzden biz birinci aşamada panik atağın gelmesine karşı kişiyi duyarsızlaştırmış oluyoruz. Panik atağı duyarsızlaşan kişi, panik atak gelirse gelsin. Yapacak çok şeyin var. Panik atak öldür Bir şey değil. Panik atak beni efendim kalp krizine sevk edecek bir durum değil. Veya benim felç yapacak bir durum değil. Gelirse gelsin ben de gereken neyse yaparım. Bilincine kavuşmasını sağlayarak aslında beynin ona oynamış olduğu oyunu ortadan kaldırmasını sağlamaktadır. Panik atağa karşı duyarsızlaştırmayla aslında biz beynin insana oynamış olduğu oyunu bozmuş oluyoruz. Yani panik atak gelirse gelsin. Panik atak ölümcül bir şey değil. Ben elimden gelen neyse yaparım. Yapacağım çok şey var. Kendime güveniyorum demek panik atağı bir anda değersizleştirmeyi, sıradanlaştırmayı getiriyor. Panik atan sıradanlaşması da kişinin kaçınmaları bırakmasını, yoluna devam etmesini ve işlevselliğin tekrar kazanmasını sağlıyor. Özetler Panik bozukluğu, ilaç tedavisine ilave eMDR terapisi gibi travma odaklı terapilerle tamamen düzelebiliyor ve kişi bir daha panik atak yaşamayacak hale gelebiliyor. Nice sağlıklı günler diliyorum.</p>

Bağımlılık nedir, bağımlılık nasıl tedav edilir ile ilgili Doç. Dr. Adnan Çoban'în video içeriğine web sayfamızdan ualaşabilirsiniz.
Bağımlılık Hakkında Merak Ettikleriniz

<p>Bağımlılık, bir kişinin bir maddeye, bir nesneye veya bir olguya aşırı bağlanmasıyla karakterize bir ruhsal sorundur. Özellikle beynin ön bölgesi dediğimiz frontal bölgenin bir fonksiyonel bozulması sonrasında ortaya çıkar. Yaşanmış olan travmalar veya stresörler bu bölgede beynin ön bölgesinde sıkıntıya sebep olur, ve bu da Uran kimyasını bozarak bağımlılığı ortaya çıkarır. Peki, beynin ön bölgesinin özelliği nedir? Beynin ön bölgesi, insanın dürtülerini kontrol etme ile ilgili bir bölgedir. Eğer kişi dürtüsünü kontrol etmede zorlanmaya başlarsa, yani iradesini kullanmada zorluk yaşarsa, işte bağımlılık dediğimiz tablo ortaya çıkar. Bu bazen madde bağımlılığı, bazen alkol bağımlılığı, bazen kumar bağımlılığı, bazen de seks bağımlılığı veya alışveriş bağımlılığı şeklinde ortaya çıkabilir. Ama hangi bağımlılık türü olursa olsun, hepsinde oluşma mekanizması aynıdır; yani beynin ön bölgesinde ortaya çıkan bir bozulmadır.</p> <p>Peki, bağımlılığın tedavisine ne yapacağız? Genelde bağımlılığın tedavisinde şöyle bir yanlış vardır: bir mit diyelim, yanlış inanış vardır; işte bağımlılık, Nasrettin Hoca'nın anlattığı gibi, "Ya tutarsa" şeklinde bir durumdur. Eğer tedavi olursa olur, olmazsa zaten bağımlılıktır, gibi bir inanış vardır. Bir başka yanlış inanış da, bağımlı olan insanların kişilik bozukluğu olduğu inanışıdır, hatta mesela antisosyal psikopat kişilikler olduğu inanışıdır. Bu kesinlikle yanlıştır; yapılan araştırmalar, bağımlılarda kişilik bozukluğunun ancak %20 ile 30'unda olduğunu ortaya koymuştur. Halbuki çoğunluğunda, bizim gibi normal insanlar oldukları, normal aile yapıları olduğu ve normal işler yaptıkları tespit edilmiştir.</p> <p>Peki, o zaman ne yapmak gerekiyor? Burada yapılması gereken şu: kişinin bağımlılığa gelmesine sebep olan etkenleri tespit etmek. Bunlar genellikle travmatik yaşantılardan kaynaklanır; araştırmalar, bağımlı kişilerin %20'a mutlaka bir travma ortaya koyduğunu göstermiştir. Mesela, çocuk yaşta babasını kaybetmiş olması, ya da çok kötü muameleye tabi tutularak büyütülmüş olması, duygusal ihtiyaçlarının karşılanmamış olması, ihmal edilmiş olması gibi durumlar söz konusu olabilir. O zaman bu tür olayları tespit edip, bunların beynindeki etkilerini nötralize etmek, bu konudaki hassasiyetleri ortadan kaldırmak ve beyin biyokimyasını düzeltmek ve destekleyici bir terapi programı uygulamak, bağımlılarda son derece başarılı sonuçlar almamızı sağlayacaktır. Genelde bugün yapılan yanlışlardan bir tanesi, ilaç verip kişinin işte bir ihtimal belki düzelir mantığıyla takipsiz bırakılmasıdır, sosyal destekten mahrum bırakılmasıdır. Eğer bu tür terapiler, ilaç tedavisiyle birlikte uygulandığı takdirde, bağımlıların düzelme ihtimali çok yüksektir. Kesinlikle bağımlı insanlara "biz düzelme, artık iflah olmayız" düşünceleri içerisinde olmamalarını, mutlaka etkin bir tedavi programı başvurularını tavsiye ediyoruz.</p>

Fobi nedir, fobi nasıl tedavi edilir ile ilgili Doç . Dr. Adnan Çoban'ın video içeriğine web sayfamızdan ulaşabilirsiniz.
Fobi Hakkında Merak Ettikleriniz

<p>Fobiler, yani korkular, birçok insanın hayatını etkileyen sıkıntılardır. Bazı insanlar yükseklikten korkar, bazıları kapalı yerde kalmaktan korkar. Bu duruma klostrofobi veya agorafobi adını veriyoruz. Bazı insanlar uçak korkusu yaşar, yüksek yerlerde olma korkusu da bu korkular arasındadır. Bazı insanlar tünel veya köprü gibi yerlerden geçmekten korkar. Bazıları ise yılan gibi böcek gibi şeylerin adının geçmesinden bile irkilir. Kalabalık korkusu olanlar da vardır. Bu spesifik korkular, belirli durumlarda belirli nesnelerle karşılaşıldığında ortaya çıkar. Genellikle panik veya aşırı korku duygusuyla karakterizedir.</p> <p>İnsanlar bu ortamları gördüklerinde panik veya kaygı reaksiyonu yaşarlar, bu durum genellikle geçmiş travmalarla ilişkilendirilir. Örneğin, bir çocuk 5 yaşındayken kilitli kaldıysa ve büyük bir kaygı yaşadıysa, ileriki dönemlerde kapalı yer korkusu geliştirebilir. Bu korkuları yaşayanlar genellikle geçmişteki travmaların etkisinden habersizdirler.</p> <p>Yapılması gereken, bu travmatik yaşantıları tespit etmek ve kişiyi bu korkulardan kurtarmaktır. Bu tür travmaları tespit edip kişiyi bu travmadan duyarsızlaştırıcı yöntemlerle kurtarabiliriz. Örneğin, bir kişi kapalı yerlerden korkuyorsa, üzerine gitme terapisi adı verilen bir terapi ile bu korkusunu yeniden formatlayabiliriz.</p> <p>Böylece, kişinin hayatında yeni bir algı oluşmasını sağlarız. Bu yaklaşımların, emdr gibi bazı yöntemlerle kısa sürede sonuç verdiğini gözlemlemişizdir. Birçok durumda, asansör korkusunu tek bir seansta iyileştirebiliriz. Yani, uzun süreli terapi gerektirmeyen, hatta birkaç seansta çözülebilen fobiler için çözüm mümkündür.</p>

depresyon-tedavisinde-ilac-kullanimi
Depresyon Tedavisinde İlaç Kullanımı

<p>Depresyon konusunda bilinmesi gereken en önemli hususlardan birisi de depresyonun beyindeki bir kimyasal bozulma sonrasında ortaya çıkan rahatsızlık olduğu gerçeğidir. Beyindeki mutluluk kimyasallarının bunlar serotonin vb. adını verdiğimiz bir takım hormonlardır bu hormonların şu veya bu sebeple azalması depresyon dediğimiz tablonun oluşumuna sebep oluyor haliyle tedavide temel prensip nedir önce biyolojik zemini düzeltilmesidir. Eğer bir kimyasal sorun söz konusuysa bir hormonal eksiklik söz konusuysa onu yerine getirmeniz gerekiyor işte bu nedenle bir takım ilaçlar keşfedilmiştir. Bu kimyasalların bu mutluluk kimyasallarının&nbsp; seviyesindeki düşükler ortadan kaldırıyor ve kişinin bu belirtilerden kurtulmasına ve yardımcı olurlar. İlaçlar diğer uyuşturucu işte Efendim bazı kötüye kullanılan maddeler gibi mutluluk kimyasallarını tüketerek değil mutluluk kimyasallarının tüketilmesini azaltarak her bir uyuşturucu bağımlılık yapıcı etkiye sahip değil bu antidepresanlar. Beyindeki bu kimyasalı daha iktisatta kullanılmasını sağlar Sonuçta antidepresanlar uyuşturucu olmayan bağımlılık yapmayan ve bedende kalıcı bir takım yan etkileri rahatsızlıklara sebep olmayan son derece güvenilir etkili depresyon ilaçlarıdır. Ve bedende kalıcı bir takım yan etkileri rahatsızlıklara sebep olmayan son derece güvenilir etkili depresyon ilaçlarıdır bunların Tabii tek bir şartı var bir hekimin bir psikiyatrinin kontrolünde kullanılması.</p>

corona-virus-salgini-irkilme-reaksiyonuna-sebep-oluyor
Corona Virüs Salgını İrkilme Reaksiyonuna Sebep Oluyor

<p>Koronavirüs salgınının büyük bir travma olduğundan ve bu büyük travmanın insanlarda akut stres reaksiyonu adını verdiğimiz psikiyatrik tabloya sebep olduğundan bahsetmiştik. Akut stres reaksiyonu olduğu dönemlerde insanlarda birçok şikayetler söz konusu oluyor. Ama bu şikayetlerin önemlilerinden bir tanesi de startle reaksiyonu. Yani irkilme reaksiyonudur. İrkilme reaksiyonu aslında kişinin kendisini korumak için yaptığı refleksif davranışlardır. Biz bunu nerede gördük? Depremlerde gördük. Deprem anında insanlar çok üst katlardan, binaların üst katlarından kendilerini dışarı attılar, aşağı atladılar ve depremden değil de buradan işte üst katlarını atladıkları için ölen işte ve sakat kalan birçok insan oldu. Bu işte bir startıl, birikilme reaksiyonudur. Peki biz koronavirüs salgınında bu irkilme reaksiyonunu nasıl gördük? Insanların marketlere hücum etmesi, rafları boşaltması, tuvalet kağıdı, dezenfektan, deterjan, sabun, eldiven, maske gibi temizlik malzemeleri stoklaması. Bir startle birikilme reaksiyonudur. Bu ikili reaksiyon refleksif olduğu için arka planda ölüm korkusu olduğu için tabii kişiyi can havliyle kendini garanti altına alma kendini güvenli bir noktaya getirmek davranış olarak karşımıza çıkıyor. Tabii böyle bir durumda insan daha da bencilleşiyor, bencilleşmesi insanının bencilleşmesi, toplumsal infialin daha da artmasına insanların kaygılarının yükselmesine, panik havasının daha da efendim etkili sebep olarak bizim krizle mücadelemize bir takım zararlar geliyor. O yüzden krizle mücadele edelim. Koronavirüs salgını gibi kaotik durumlarla mücadelede, travmalarla mücadelede tıbbi tedbirlerin yanı sıra mutlaka psikolojik tedbirlerin de alınması gerekiyor. Tıbbi tedbirlerin başarılı olması, önlemlerin başarılı olması, kişilerin önlemleri alabilme noktalarında belli bir seviyeyi yakalayabilmeleri onların psikolojik olarak rahat olmalarıyla çok ilişkilidir. Bu konuda psikolojik destek programlarına ihtiyacımız vardır.</p>

Gece gündüz her an corona virüsü ve etkilerini konuşuyoruz. Milyonlar endiye içinde eve kapanırken bu süreç ruh sağlığımızı nasıl etkileyecek? İşte bu sorunu...