corona-virus-salgini-icin-psikolojik-onlemler
Corona Virüs Salgını İçin Psikolojik Önlemler

<p>Bu görünebilir saldırıyla mücadelede kırmızı çizgimiz neresi gerekli olan tedbirler önlemlerin alınması işte ellerimizi yıkamak sık sık yıkamamız. Elimize yüzümüze ağzımıza gözümüze sürmemiz ve kalabalık ortamlarda bulunmamız bir mesafeyi bilmez 2 metrelik mesafeyi korumamız gibi bir çabuk önem var bu önlemlerin nasıl alınması gerektiğini hepimiz biliyoruz bu önlemler alınması. Hayati öneme sahiptir. Eğer bu önlemleri almazsak vermiş olduğunuz hiçbir emeğin karşılığını alamayabiliriz &nbsp;10 kişilik bir aile olduğunu düşünün on kişilik ailede 9'u Efendim önlemleri alıyor Arif'in uyguluyor ama birisi uygulanıyorsa diğer dokuz kişilik uygulamasını hiçbir anlamı yok biliyorsunuz. O yüzden bir insanın coronavirüs bu versiyonuyla mücadelesi bu tedbirleri alması hem kendini korumasını hem de toplumu koruması çevresindeki insanları koruması açısından son derece önemli. Yani Corona virüs salgını karşısında o tedbirlere önlemleri uyulması bir insanı görebilir bunu hiçbir zaman unutmayalım salgılar psikolojik gönderin olduğunu Unutmamak gerekir acil eylem planları da mutlaka Psikolojik destek programlarında yer alması gerekir nasılki deprem sel gibi doğal afetlerde Psikolojik destek programlarının ilk etapta devreye sokuyoruz olabilir salgınında da çok destek yöntemlerinin yan önce devreye sokmamız Çünkü sosyal etkenler davranış modelleri kişilerin davranış patenleri ile olaya bakış şekilleri tedbirleri uyulması konusu belirleyen en önemli faktörler bu Eğer Siz istediğiniz kadar anlattım basın-yayın da olsun işte bilmem ya iletişim araçlarıyla olsun senin kadar anlattığım eğitmeye çalışın Eğer kişilerde davranış açısından bir direnci söz konusuysa Siz o zaman o anlattığımız bir verdiğiniz bilgilerin hiçbiri M tarifesi olur yani kişilerin psikolojik gençlerini de psikolojik çarpıklıkları da ortadan kaldırmamız gerekiyor özellikle akut stres yak sonu ya da travma sonrası stres bozukluğu gelişmiş olan insanlar da plastik desteği bir an önce devreye sokmak gerekiyor Bu kişilerde tramva odaklı psikoterapi programı uygulanmaya hemen bir an önce başlanmalıdır İslam odaklı terapi yöntemlerine daha çok Bilişsel davranışçı terapi yaklaşımıyla yem diğer terapisi yaklaşımını tavsiye ediyor vakit kaybetmek da her bir kişide ulusal kahramanın yaratmış olduğu etkiler görmeye başladıysa Hemen işi terapi programına alınmalıdır bilgi kimliği ve bitlerin önüne geçilmesi son derece önemlidir bu konuda sağlık bakanımız çok iyi bir performans göstermiştir Hatta dünyaya örnek olacak bir performans söz konusudur Sağlık Bakanlığının o günlük bilgilendirmeleri toplumsal Psikolojinin rahatlaması açısından büyük katkısı olmuştur bunun devam etmesi daha da artırılması önemlidir yine Basın Yayın ve kitle iletişim araçları araçlarıyla olayı psikolojik yönleri ele alan programlar yapılması son derece önemlidir Çünkü biz programlara baktığımızda genelde kaygıyı empoze eden ve o işte olayı ne kadar büyük olduğunu İşte bu salgının ne kadar önemli olduğunu ne kadar öldürücü olduğunu anlatan bir takım programlarla karşılaşıyoruz var ama bunun yanında bizi çözüm odaklı insanları rahatlatan O paniği ortadan kaldıracak bir takım programları da devreye sokmamız gerekiyor yani olayın Psikolojik destek boyutunu da sıklıkla işlemimiz gerekiyor Bu kısa zaman içerisinde televizyon programlarına radyo programlarına daha da artmasını tavsiye ediyoruz ümitsizlik değil Ümit aşılanmalı ancak olabildiğince de şeffaf olmak gerekir gerçekleri göz ardı eden Ümit söylemleri kişileri rağbete sevk edebilir korka biliriz faydalanabiliriz Ama bu tedbir almamız engelleyecek düzeyde olmalıdır korkmak salgını bitmez ama korunmamak o yüzden korkmaktan korkmayalım önlemlere uymamaktan korkalım salgılar hayatın bittiği anlamına gelmez hayatın güzelliklerini yaşamak her zaman mezhebinde mümkündür Damla müzik dinlemek sevdiklerimizde salgın haricinde sohbet etmek güzel filmler izlemek kitap okumak kalabalık olmaz ortamlarda yürümek nefes ve gevşeme egzersizleri yapmak Sebze ve meyveden zengin beslenmek bol su içmek hem bağışıklık sistemini güçlendirmede hem de kişinin moral ve motivasyonunu yükseltmede bir katkı sağlar Evet biz bu Corona virüs enfeksiyonu bu kullanabilir salgını sebebi de evlerimize takılmış olabiliriz Bu virüs bizim belki dışarı çıkmamızı engelliyor olabilir ama ba sevdiklerimizle birarada olmanın da keyfini kalabiliriz Tabii ki temennimiz en kısa zamanda bu virüs enfeksiyonu kontrol altına almak hiçbir vatandaşı diş sağlığına zarar gelmeden bu salgını bertaraf etmek ve sağlıklı günlerde güzel şeyleri paylaşacak zeminlerde bir araya gelmek bunun için yapacağımız çok şey var o yüzden öncelikle tedbirlere uyuyalım sorumluluk alalım ve birbirimizle dayanışmayı bırakmayalım sağlıklı günler diliyorum</p>

adnan çoban,psikolog,psikiyatrist,online terapi,anksiyete,sosyalkaygı
TMU Tedavisi Dirençli Depresyonda Etkili midir?

<p>Majör depresyon; mutsuzluk, hayattan tat alamama, hiçbir şeyden zevk alamama, isteksizlik, uyku ve iştah problemleri, dikkat konsantrasyon ve bellek bozuklukları, enerji azlığı, sosyal mesleki ve ailevi işlevsellikte azalma belirtileri ile seyreden bir psikiyatrik bozukluktur. En yaygın psikiyatri bozukluklardandır. Dünyadaki bütün hastalıklar arasında maluliyetin en önemli 2 sebebidir. Dünya Sağlık Örgütü yakın zamanda maluliyette 1. sıraya geçeceğini işaret etmektedir. Depresyon tedavi edilemediği takdirde sık sık tekrarlayan, yaşam kalitesini bozan, sosyal ilişkilerde ve ekonomik durumda bozulmaya ve hatta sakatlık ve ölümlere sebep olan çok ciddi bir psikiyatrik bozukluktur. O yüzden çok iyi takip ve tedavi edilmelidir. Depresyonda iyileşme kriteri toplam belirti şiddetinin en az %50'sinin azalmasıdır. Eğer bu düzelme %25-50 arasında ise yetersiz cevap %25'in altında ise tedaviye cevapsızlık yani tedaviye direnç olarak değerlendirilir. Depresyon tedavisi de bizim hedefimiz ise tamamen düzelmedir. Ancak araştırmalar uygun ve yeterli dozda ilaç tedavisine rağmen depresyonlu bireylerin sadece %30 40'ında iyileşme elde edilebildiğini göstermektedir. Depresyon tedavisi alan kişilerin %5-10’u tedaviye dirençli depresyondur. Tedaviye dirençli depresyon en az iki farklı gruptan antidepresanın yeterli doz ve sürede kullanılmasına rağmen düzelme elde edilemeyen depresyondur. Tedaviye dirençli depresyon söz konusu ise antidepresan etkiyi güçlendirici tedavilerin devreye sokulması şarttır. Tedaviye dirençli depresyonda direnci açmaya ve tedaviyi güçlendirmeye yönelik etkili yöntemlerden biri de transkranyal manyetik stimülasyon ya da diğer adıyla TMU tedavisidir. FDA 2008 yılında mevcut antidepresan tedavi protokolüne TMU'nun eklenmesini onaylamıştır. Tedaviye dirençli depresyonda FDA onay almış olan TMU tedavi direncinin aşılmasında önemli katkılar sunmaktadır. Depresyonda beynin sol ön bölgesinin arka yan kısmının işlevselliğinde bir bozulma söz konusudur. TMU tedavisinde depresyonda işlevselliği bozulmuş olan bu bölgeye belli frekans ve şiddette manyetik uyarılar verilerek o bölgenin kimyasal ve elektriksel işlevi arttırılmaya çalışılmaktadır. Ayrıca depresyonla ilişkili sinir hücrelerinin hücre çeperlerindeki ikinci habercilerin işlevleri de düzenlenerek antidepresan ilaçları olan direnç ortadan kaldırılmaya çalışılır. Dirençli depresyonda FDA'dan onay almış olan TMU, etkin güvenli bir güçlendirme tedavisi olarak mutlaka düşünülmelidir.</p>

panik-atak-hakkinda
Panik Atak Hakkında

<p>Merhaba. Bugün sizlere panik ataktan ve panik bozukluğundan bahsedeceğim. Panik atak kişinin kendisini güvende hissedememesine bağlı olarak gelişen aşırı bir korku, bunaltı ve kaygı halidir. Insan beyninde güvenlikten sorumlu bir bölge vardır. Bu bölgenin kimyasal dengesi bozulduğunda veya bir travma sonrasında işleyişinde bir bozulma söz konusu olduğunda beyin herhangi korkulacak bir durum olmamasına rağmen tehlikeli durum varmış gibi vücudu alarma geçirir. Bu alarm durumunda ne olur? Bi insan ölüm tehlikesiyle karşılaştığında ne olursa o olur. Adrenalin deşarjına bağlı olarak kalpte hızlanma, çarpıntı, tansiyon yükselmesi, kaslarda aşırı gerginlik, uyuşmalar, karıncalanmalar, baş dönmesi, göğüs ağrısı, mide, bağırsak ve idrar yollarında hızlanma ve birçok hızlanmayla ilgili sistemin aktivasyonuyla ilgili bir takım belirtiler ortaya çıkar. Bu panik tablosu o kadar dehşetli ve şiddetli bir tablodur ki kişide ölüm korkusuna, delirme korkusuna, aklını kaybetme korkusuna ve kontrolünü kaybetme korkusuna yol açar. Bu dehşetli panik atak tablosu, kişi de öyle bir korku yaratır ki kişi bir daha bu atağı yaşamamak için aşırı önlemler almaya başlar. Nedir bu önlemler Mesela başına bir durum geldiğinde kaçamayacağını düşündüğü yerlere girmekten kaçınır. Asansör, uçak, feribot, metro, köprü veya tünel gibi yerlere girmekten kaçınmaya başlar. Yalnız başına evde kalmaktan kaçınır. Veya yalnız başına herhangi bi yere gitmekten kaçın. Mutlaka bi yere giderken yanında birini de götürür. Yakınlarından biri olmadan dışarı çıkmaz. Pazara gitmez. Doktora gitmez. Veya herhangi bi yere gideceği zaman gittiği yerlerde mutlaka bir hastanenin bi sağlık teşekkülünün olmasını ister. Gitmeden önce de bunu araştırır. Eğer gideceği yerde bir hastane veya sağlık teşvikü yoksa oraya gitmez. Ya kişide bu panik atan bir daha yaşanması noktasında aşırı bir korku gelişir. Bu korkunun sebep olduğu kaçınmalar da işte panik bozukluğu dediğimiz tabloyu meydana getirir. Peki panik bozukluğunu nasıl tedavi ediyoruz? Panik bozukluğu artık panik atakların kişinin işlevselliğini son derece bozduğu ve beyninde de bir kimyasal bozulmanın işareti olduğu için mutlaka bu tür durumlarda serotonin dengesini düzenleyen dengesini düzenleyen ilaçları tedavide kullanıyoruz. Yani bugün antidepresan dediğimiz ilaçlar panik bozukluğu tedavisinde de son derece etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Bu antidepresanlar artık güvenilir ilaçlar olarak biliniyor. Yan etki açısından son derece emniyetli. Kişide kalıcı etkileri olmıyan tedavi edici etkileri olan, mideye, bağırsağa, karaciğere, kalbe zararı olmayan ve bağımlılık yapmayan ilaçlardır. O yüzden halk arasında bu ilaçlardan çok korkulur ancak depresyon ve panik bozukluğunun tedavisinde bu ilaçlar son derece hayat kurtarıcıdır ve kişiyi tekrar hayata bağlayan ilaçlardır. Ancak tek başına ilaç tedavisiyle panik bozukluğunu tamamen ortadan kaldırmak, panik bozukluğunun etkisini beyinden temizlemek mümkün değildir. Bunu nereden biliyoruz? Çünkü sadece ilaç tedavisi kullanan panik hastalarının bir kısmı sonra tekrar ilacı bıraktıktan sonra tekrar hastalanabiliyorlar. O yüzden bizim ne yapmamız lazım? Sonucu düzelttiğimiz gibi yani kimyasal bozulmayı düzelttiğimiz gibi sebepleri de ortadan kaldırmamız gerekiyor. Peki panik bozukluğunun sebepleri nelerdir? Panik bozukluğunun sebepleri genel olarak baktığımızda kişinin hayatında yaşamış olduğu olumsuz olaylar, travmatik olaylar veya travmatik Uzun süren stresli dönemlerde kişilerde beyin kimyasının aşırı tüketilmesine bağlı olarak bir eksiklik söz konusu olmakta. Bu da panik atak ve panik bozukluğu şeklinde karşımıza çıkmaktadır. O zaman yapmamız gereken şey nedir? Panik bozukluğuna götüren travmatik olayları, etkenleri tespit edip bunların beyni etkilemesini önlemektir. Bu noktada diğer terapisi gibi Travma odaklı terapiler, panik bozukluğun tedavisinde son derece etkili olmaktadır. Travmalar ne yapıyorlar? Yanlış öğrenmelerle, negatif şartlanmalarla, kişinin gerçeğine uymayan, rasyonel olmayan birtakım düşünceleri kişiye dayatıyorlar. Yani kişinin emniyetini bozan, güvenliğini bozan herhangi bir durum olmadığı halde herhangi bir tehlikeli durum söz konusu olmadığı halde, kişi kendisini güvende değilmiş, emniyette değilmiş gibi hissetmeye başlıyor. Işte bu güven ayarlarının bozulması da panik atak, panik bozukluğu gibi tablolara sebep olur. O zaman ne yapmamız gerekiyor? Bizim terapisiyle önce bu travmaları işlemleyip kişiyi bu irrasyonel gerçek olmayan, doğru olmayan düşüncelerden, inanışlardan kurtarmamız gerekiyor. İşi bu negatif inanışlardan kurtuldukça yavaş yavaş kaybetmiş olduğu güvenlik duygusunu tekrar kazanmaya başlıyor. Yavaş yavaş çevreyi algılaması olguları, algılayışı, kendini algılayışı düzelmeye başlıyor. Bunun düzelmesi ne demektir? Kişinin artık panik ataklardan yavaş yavaş kurtulması demektir. Geçmiş travmaları çalıştıktan sonra artık sıra panik ataklara geliyor. Neden panik ataklara göre? Çünkü panik bozukluğuna sebep olan şey neydi? Panik atağın ta kendisiydi. O yüzden. Panik atağa karşı da kişiyi duyarsızlaştırmak gerekiyor. Çünkü panik atak tablosu kendisi bir travma olarak etki gösteriyor. Bi insan düşünün, kalbi hızlanmış, tansiyonu yükselmiş, başı dönüyor, mide, bağırsak hızlanmış, vücudunda soğuk terlemeler, karıncalanmalar oluyor ve birazdan öleceği gibi bir hisse kapılmış. Bu insan için bu tablo bir travma değildir de nedir? Zaten kişileri korkutan tablo da o panik atak tablosu. Onu bir travmatik yaşantı gibi düşünüyolar kişiler ve bir yaşamamak için aşırı tedbir almaya başlıyorlar. Işte bizim burada bu noktada kişinin yaşamış olduğu panik atakları bir travmatik yaşantı olarak düşünüp onlara karşıda bir duyarsızlaştırma çalışması yapmamız gerekiyor. Ne yapıyoruz? İşte kişinin ilk yaşamış olduğu panik atağı, yaşadığı en şiddetli, en dehşetli panik atak tablosunu, son dönemde yaşamış olduğu panik atak tablolarını belirleyip bunlara karşı da kişiyi terapistle duyarsızlaştırıyoruz. Panik karşı duyarsızlaşma bittikten sonra da tetikleyicilere karşı duyarsızlaştırmaya çalışıyoruz. Çünkü panik atak esnasında kişi bazı ortamlardan kaçınmaya başladı. O ortamları da kendisi için bir eee travmatik alan olarak düşünmeye başlamıştı. Nedir bunlar? Kapalı alanlar veya yalnız evde kalmak, yalnız bi yere gitmek gibi durumlarda. Kişiyi napmamız gerekiyo? Bu durumlara karşı da duyarsızlaştırmamız gerekiyo. Bu duyarsızlaştırma neyi sağlıyor? Bu ortamları artık travmatik olarak değil de normal sıradan Bir ortam olarak algılamasını sağlıyor. Bütün bu işlemler bittikten sonra kişinin zaten çok ileri derecede rahatladığını korkularından arındığını, panik atak yaşama noktasındaki duyarlılığın neredeyse sıfıra indirgendiğini ve artık işlevselliğine kavuştuğunu görebiliyoruz. Aslında bütün bu çalışmalarımız kişiye dehşet veren o panik atak korkusundan kurtarma çabasıdır. Çünki panik atak yaşayan insanlardaki en büyük sorun bu panik atağın bir daha gelmesinden aşırı korkmaktır. Halbuki panik atak tablosu ölümcül bir tablo değildir. Kişiyi öldürmez. Kişiyi efendim varlığını tehdit eden bir durum değildir. O yüzden biz birinci aşamada panik atağın gelmesine karşı kişiyi duyarsızlaştırmış oluyoruz. Panik atağı duyarsızlaşan kişi, panik atak gelirse gelsin. Yapacak çok şeyin var. Panik atak öldür Bir şey değil. Panik atak beni efendim kalp krizine sevk edecek bir durum değil. Veya benim felç yapacak bir durum değil. Gelirse gelsin ben de gereken neyse yaparım. Bilincine kavuşmasını sağlayarak aslında beynin ona oynamış olduğu oyunu ortadan kaldırmasını sağlamaktadır. Panik atağa karşı duyarsızlaştırmayla aslında biz beynin insana oynamış olduğu oyunu bozmuş oluyoruz. Yani panik atak gelirse gelsin. Panik atak ölümcül bir şey değil. Ben elimden gelen neyse yaparım. Yapacağım çok şey var. Kendime güveniyorum demek panik atağı bir anda değersizleştirmeyi, sıradanlaştırmayı getiriyor. Panik atan sıradanlaşması da kişinin kaçınmaları bırakmasını, yoluna devam etmesini ve işlevselliğin tekrar kazanmasını sağlıyor. Özetler Panik bozukluğu, ilaç tedavisine ilave eMDR terapisi gibi travma odaklı terapilerle tamamen düzelebiliyor ve kişi bir daha panik atak yaşamayacak hale gelebiliyor. Nice sağlıklı günler diliyorum.</p>

Uyku nedir, sağlıklı uyku ve uyku bozuklukları nasıl tanımlanır ile ilgili Doç. Dr. Adnan Çoban'ın bilgilendirici video içeriğine sayfamızdan ulaşabilirsiniz.
Uyku nedir?

<p>Uyku hayatımızın en önemli devresi. Beynimizin belki de ihmalinin yapıldığı işte tamirin tamirinin yapıldığı dönemdir. Eğer etkili geçmezse uyku günümüzü etkin bir şekilde alamazsak işte bildiğimiz birçok ruhsal ve bedensel hastalıklara girim çıkartmış oluyoruz. Peki uyku sorunları kendini nasıl gösterir? Genellikle uykunun ya başında ya ortasında ya da sonunda mesela başında sorun olursa uykuya dalma güçlüğü. Uykuya dalamama, dalarken aniden uyanma şeklinde kendini gösterir. Veya sık sık uyandı. Eğer beyin eh ortasındaysa sık sık uyanmalar. Mesela iki saatte bir, bir saatte bir uyanıp kişiyi tekrar uyumakta güçlükler çekilir. Veya efendim rüya pazında bir takım sıkıntılar söz konusu olduğunda, ne neler olur? İşte kötü rüyalar, kabuslar görmek veya aşırı rüya görüyor. Kendini gösterilir. Son dönemdeki bir uyku bozukluğu uyanma döneminde veya derin uyku döneminde bir sorun varsa ne olur? Mesela gecenin uyanır kişi. Bir daha uykuya dalamaz. Tekrar uyumak ister ama uyuyamaz bir türlü. İşte bu tarz uykusuzluklar genellikle beynin kimyasını bozan durumlar söz konusu olduğunda ortaya çıkar. Çünkü serotonin maddesi, melatonin maddesi gibi bir maddeler beynin uyumasından sorumlu maddeler. Hangi durumlarda olur bu? Mesela depresyon. Bu depresyonda hem uykuya dalma güçlüğü, hem sık sık uyanma ve hem de erken uyarıp uyarak uyuyamama gibi sıkıntılar çok sık görülür ki B depresyonun belki de en önemli belirtisidir. Eh uyku sorunu. Depresyonun tedavisiyle birlikte uyku sorunu da ortadan kalkmaktadır. Veya efendim eh kaygı bozuklukları işte panik bozukluğu veya efendim işte korkular, karanlık korkusu veya kişinin bazı insanlarda şu vardır. Mesela ölüm korkusu vardır. Uyuduğu zaman işte öleceğini düşünür. Bu kişiler de uykuyu düzenleyici bir ilaç tedavisi, psikoterapiyle uyku sorunu ortadan kalkmaktadır. Mesela alkol, alkol kullanımı hem uyku sorununa sebep olur. Hem de beraberinde işte uyku sorunu sonrasında depresyona sebep olur. İnsan beyni gece uyurken yüzde seksen kapasiteyle çalışır. Gündüz ise yüzde yirmi kapasiteye düşer. Yani gece beynimiz çalışır. Gündüz de bedenimiz çalışır. Eğer alkol alırsak ne yapmış oluyoruz? Beynimizi uyuşturmuş oluyoruz. Uyuşan bir beyin gece çalışamadığı için uyku esnasında ertesi güne eksikle kalkmaktadır. O yüzden alkal sürekli alkol alır. Mesela her gün iki üç duble rakı veya işte üç dört tane bira viski içen insanlar da sürekli bir şekilde alıyoruz. Her gün alıyorsa bir zaman sonra alkolsüz uyuyamamak durumu söz konusu olur. Kişi alkol izine de sürükleyen bir durumdur. O yüzden uykusuzluk önemli bir sorundur. Tedavi edilmediği takdirde kişinin hem ruhsal hem de bedensel sağlanan bozar. Bir an önce bir uzmana başvurup bu konuda yardım alınmasında fayda vardır.</p>

Hocam, doğru ve etkili antidepresan seçimi için genetik testlerin önemi nedir? Her ilaç grubu gibi antidepresanlar da genetik yapıya göre farklı kişilerde farklı etkiler gösterebilir.Her ilaç grubu gibi antidepresanlar da genetik yapıya göre farklı kişilerde farklı etkiler gösterebilir. Özellikle tedaviye dirençli depresyon vakalarında hem etkin hem metabolik açıdan uygun hem de yan etki açısından emniyetli antidepresanın tespitini sağlamaktadır. Etkin antidepresan genetik olarak direnç göstermeyen antidepresandır. Metabolik açıdan uygun antidepresan ise vücutta istenilen hızda metabolize edilen antidepresandır.Bunu belirleyen ise CHP2C19 ve CHP2D6 gibi enzimlerin genetik varyasyonlarıdır. Bu enzimler antidepresanların metabolizmasında önemli rol oynar.Farmakogenetik testler bu enzimlerin genetik varyasyonlarını saptayarak antidepresanların o vücutta hangi hızda metabolize edileceğini belirler. Bu da etkili ve emniyetli dozun belirlenmesine yardımcı olur. Genetik testlerin ortaya koyduğu bütün bu veriler doktorların en uygun tedavi planını oluşturmalarına yardımcı olur ayrıca tedavi etkinliğini artırır ve tedaviye etki süresini kısaltır hastanın bir an önce arzu ettiği yaşam kalitesine kavuşmasını mümkün kılar.