Psikiyatride birçok ekol vardır. B u ekoller ruhsal hastalıkların sebeplerini farklı nedenlere bağlarlar. Travma ekolleri ruhsal sıkıntıların temelinde geçmişte yaşanan travmatik yaşantıların olduğunu öner sürmektedir. Geçmişte yaşadığımız sıkıntıların birçoğunu beyin halleder. Ancak bazı durumlarda bunu başaramaz. Halk arasında bazı teselli sözleri vardır:” yaşanacağı varmış, geçti, geçmişte kaldı” şeklinde. İşte böyle durumlarda olay geçmiş olmuyor ve olayın etkileri bugünü ve yarını etkilemeye devam ediyor. Klinik deneyimler ve uygulamalar travma modelinin geçerliliğini gösteriyor. Herhangi güncel bir neden olmaksızın kişiler psikolojik sıkıntılar ve semptomlar yaşamakta, geçmiş olumsuz duygu birikimleri psikoterapide çalışıldıkça bu sıkıntı ve semptomlar ortadan kalkmaktadır.
Psikolojik Travma Nedir?
Psikolojik travma, kişinin beklemediği bir olaya sınırlarını zorlayan bir şekilde maruz kalmasıdır. Travma, Amerikan Psikiyatri Birliği (1980) tarafından normal insan deneyiminin ötesinde seyreden olaylar olarak tanımlanmıştır. Bu olaylar doğal afetler, trafik kazası, yangın, tacize uğrama gibi durumlardır. Söz konusu tanıma göre, bir olayın travmatik olması için olayı yaşayan kimse tarafından fiziksel bütünlüğünü tehdit eder şekilde algılanması ve kişide dehşet, çaresizlik, korku gibi yoğun duygulara yol açması gerekmektedir. Yaşanan hadise ile insanın buna verdiği tepkiyi birbirinden ayırmak, psikolojik travma tanımını daha anlaşılır kılacaktır. Klinik deneyimlerin yol göstericiliğiyle, travmayı daha geniş çerçevede ele alırsak; insan hayatının çocukluktan erişkinliğe uzanan yaşantısında, kişinin baş edebileceğinin ötesinde etki yaratan olayların pek çoğunun travmatik sonuçlar doğurduğunu görebiliriz. Mesela, “negatif” olarak nitelendirilen hallerle karşılaşmak kadar, gelişimimizde yer tutan ihtiyaçların karşılanmaması da aynı travmatik etkiyi uyandırabilir. Mesela bir çocuğun okula gönderilmemesi, ihtiyaçlarının karşılanmaması, sevgiden ve ilgiden mahrum bırakılması da travma etkisi yaratabilmektedir. Ancak burada püf noktası kişinin duygusal ve ruhsal olarak baş edebileceğinden çok daha fazla olumsuzluğa maruz kalması ve bunun sonucunda oluşan düşünsel, duygusal ve fiziksel ezilmişlik durumunun olmasıdır. Bu noktada mağdurun hayatına, varlık sebebine, elzem olan yaşamsal ihtiyaçlarına, beden bütünlüğüne, sevdiklerine, inanç sistemine yönelik tehdit içeren her olay ve durum travmatiktir. Psikolojik travma bir defada olan saldırı, şiddet olayları, ameliyat, ölüm, ayrılık, ihanet, doğal afetler, haksız suçlanma, taciz, kaza ve benzeri olaylarla olduğu gibi; ihmal, duygusal istismar, çatışmalı ilişkiler, savaş, çaresiz kalma, aşağılanma, hayatı tehdit eden hastalıklar, uzun süren yoksunluklar gibi kronik ve tekrarlayan deneyimlerle de olmaktadır.
Travmanın Sebep Olduğu Ruhsal Hastalıklar;
- Depresyon
- Korkular
- Panik Bozukluğu
- Sosyal Fobi
- Travma Sonrası Stres Bozukluğu
- Takıntı Hastalığı
- Psikosomatik hastalıklar (deri döküntüleri, mide-barsak hastalıkları, ağrılar v.s.)
- Kaygı Bozukluğu
Travma Tedavisinde EMDR
Travma tedavisi denildiğinde ilk akla gelen uygulama EMDR’dir. Bu uygulama beyni geçmişteki travmatik olayların etkisinden kurtarmakta, bu olaylara bağlı olumsuz duygu ve düşünceleri düzeltmekte ve kişinin tazelenmiş, temizlenmiş ve arınmış bir beyinle hayatına devam etmesine imkan sağlar.
DOÇ. DR. ADNAN ÇOBAN
PSİKİYATRİST-PSİKOTERAPİST
Depremin Ruhsal Yaralarını Sarmak
İzmir depremi yine bizleri kahreden kayıplarla derinden...
Depremde Yaraları Sarmak
Van depremi insanlığı tehdit eden bu afeti acı bir blançoyla tekrar ka...
Yeni Kollektif Travmamız: Deprem
Travma bir bireyin fiziksel, ruhsal ve zihinsel bütünlüğünün tehdit al...