Depresyonun fiziksel etkileri nelerdir, depresyon tedavi yöntemleri ile ilgili Doç. Dr. Adnan Çoban'ın video içeriğine web sayfamızdan ulaşabilirsiniz.
Depresyonun Fiziksel Belirtileri Nelerdir?

<p>Depresyon öyle bir rahatsızlıktır ki, kendisini sadece ruhsal ve zihinsel olarak göstermez, insan bedenini de etkiler. Bu etkiler daha çok hormonal yollarla ortaya çıkar. Örneğin, depresyonda iki stres hormonu da artar: adrenalin ve kortizol. Bu hormonların artmasına bağlı olarak bazı değişiklikler meydana gelir. Mesela, kortizol hormonu fazla arttığında kişinin kan yağlarında artış görülür. Bu durum sık sık kolesterol yüksekliği olarak adlandırdığımız kan kolestrol seviyesinde yükselmelere neden olabilir. Şekerin yükselmesi yine kortizolun etkisi altındadır; şekerin gereksiz yere kana fazla salgılanması ve buna bağlı olarak şeker yükseklikleri meydana gelir. Vücutta sıvı dengesizliği de görülür; aşırı sıvı tutulması tansiyon yüksekliklerine sebep olabilir. Özellikle kadınlarda adet döneminde bu sıvı tutulması aşırı şişkinlik şeklinde kendini gösterebilir.</p> <p>Depresyonun adrenalin hormonunun fazla salgılanmasıyla da ilişkilendirilen önemli bedensel yakınmalardan biri, kalbin gereksiz yere aşırı hızlanması ve yorulmasıdır. Ayrıca damarlarda büzüşmeye ve buna bağlı olarak tansiyonun yükselmesine neden olabilir. Kapiller damarlardaki aşırı baskı kasılmasından dolayı da vücutta uyuşmalar, karıncalanmalar, bel ağrıları, sırt ağrıları, baş ağrıları gibi çeşitli ağrılar yaşanabilir. Mide ve bağırsaklarda ortaya çıkan rahatsızlıklar da depresyonun önemli etkilerindendir. Özellikle kronik depresyonda bazı insanlar depresyonu mide rahatsızlığı şeklinde deneyimleyebilirler. Midedeki asidin fazla salgılanması karın ağrısı, şişkinlik, bulantı, kusma gibi belirtilere neden olabilir.</p> <p>Uykuda da depresyonun etkileri görülür. Kişinin uyku düzeni bozulabilir; uyku sorunları, uykuya dalma sorunu, sık sık uyanma veya gece uyanıp tekrar uyuyamama gibi problemler ortaya çıkabilir. Aşırı derecede fazla uyuma da görülebilir; kişi günde 15-16 saat uyuyabilir ve kendisini uykudan alamamakla birlikte aşırı yorgun, bitkin ve enerjisi tükenmiş hissedebilir. Bir başka önemli belirti de iştahın değişmesidir; kişide aşırı iştahsızlık veya aşırı yeme görülebilir. Bu da kilo kaybı veya kilo alımına neden olabilir. Cinsel fonksiyon bozuklukları da depresyonun bir belirtisi olabilir. Ürolojik kliniklerde ve cinsel fonksiyonla ilgili merkezlerde başvuran birçok insanın aslında depresyon hastası olduğu bilinmektedir. Depresyon kişinin cinsel isteğini ve ilgisini azaltabilir; bu da cinsel fonksiyon sorunlarına yol açabilir. Erkeklerde geçici iktidarsızlık ve ereksiyon sorunları, kadınlarda ise isteksizlik, orgazm olamama, cinsellikten zevk alamama gibi belirtiler görülebilir.</p>

corona-virus-stresi-ile-bas-edebilmek-icin-neler-yapilabilir
Corona virüs stresi ile baş edebilmek için neler yapılabilir?

<p>selam sevgili dostlar merhaba malumunuz dünyayı sarsan bir salgınla karşı karşıyayız corona virüs.&nbsp;Bunlar top yekûn insanlık olarak mücadele ediyoruz inşallah bu mücadeleyi kazanacağız ve sevdiklerimizle birlikte de bizim elimizdeki en büyük hakkımız olan yaşamlarımızı da kurtararak güzel günlerde yine güzel şeyler yaşamaya devam edeceğiz. Ancak o zamana kadar bazı önlemler almamız bazı tedbirlere riayet etmemiz gerekiyor. Bunları zaten Hepimiz konuşuyoruz kitle iletişim araçlarında bütün herkese artık onlar da bilinçli duruma geldi bu uygulamaların insanlar olsada çoğunluğumuz uyguladığını görüyoruz.&nbsp;O da bu uygulayanların sayısının artmasını temenni ediyoruz. Peki şimdi evde kalça ağrısına ve ettiğimizin çoğunuz evdeyiz evimizdeyiz evimizde olduğumuz zaman tabi insan hareket bir defa azalmış oluyor hareketi azaldığı için hep aynı şeylerle karşı karşıya olduğumuzu aynı şeyleri yaptığınız aynı ortamda yapacakmış bir takım stresli durumlarda söz konusu oluyor zaten dışarıda dış dünyada bizi tehdit eden bir unsur söz konusu. Onun verdiği bir stres var ve evde olmanın vermiş olduğu stres topu bire güneşinde tabi ki sıkıntılar baş gösterebiliyor, hatta gerginlikler ve öfkelenme der sinirlendiren çatışmalar kavgalar dahi olabilir. Peki bunların önüne geçebilmek için neler yapabiliriz kurumla ilgili size birkaç öneride bulunacağım ilk defa evet belki korona virüs salgını sebebi de biz evlerimize mahsur kaldık dışarı çıkmaya gayret ediyoruz ama bu fırsata çevirebiliriz, nasıl çevirebiliriz sevdiklerimizde sair zamanlarda çok yoğun otobüsün böyle sıkça bir araya gelmiyor. Çok uzun zamanlar böyle belki birçok arkadaşımız dostumuz aynısıyla belki uzun zamandır Bucak bu kadar birlikte zaman geçirmek durumunda kalmadı bu aslında bizim için bir fırsat. Ailemizde çocuklarımızla ikimiz de sevdiklerinizle birlikte olmanın bu özelliğini hissediyoruz her ne kadar bize. Corona virüs salgını bunu eş atmış olsa da biz bunu bir fırsata çevirebiliriz yani insanoğlu yaşamış olduğu her zaman ve zeminde ümidi kaybetmeden güzellikleri yaşayabilir paylaşalım ikincisi bu sevdiklerimizle bir arada olmanın güzelliğini yaşamaya kaynatılır ikincisi stresle mücadelede Sitesi azaltmada bazı yaklaşımlar var bunların başında müzik ve sanat gelir bu özellikle müzik dinlemek bildiğiniz gibi ve stresi azaltan bir aktivitedir birçok çalışma var bu konuda müzik dinlemenin kortizol gibi stres hormonlarını azaltarak insanlarda bir rahatlama yarattığınız stresin etkilerini insanlarda zayıflattığını ve bu yolla da immün sistemi bağışıklık sistemini güçlendirin çok iyi biliyoruz biz bu yönüyle müzik dinlemeyi her türlü bilimsel hastalıkta iskeleti hastalıkta tavsiye ediyoruz mesela kanser hastalarında müzik dinlemeden müzik aktivitelerini kanser hastasındaki yaşam süresini uzattı ile ilgili yayınlarım çalışmaları araştırma çok iyi bir o yüzden evde olduğunuzu süre içerisinde müzik dinlemenizi özellikle tavsiye 4 son zamanlara sosyal medyada o&nbsp;saçların çok güzel konserleri söz konusu oluyor bunları dinlemek Bunlar Seni sevdiğimiz müzikleri müzikleri dinlemek evdeki kayıtlarımıza ispat etmek son derece bir rahatlatıcı olacaktır bunun özellikle tavsiye ederim ama beraberlik şarkı söylemekte Hepimiz bir şekilde sevdiğiniz şarkılar vardırç Bu şarkıları söylüyoruz Evde ev halkıyla birlikte şarkılar sevdiğiniz şarkıları söylememiz Türkleri söylememiz de bizi rahatlatacak bir etkinliktir. Hatta şarkı söylemenin Emin sistemi çok güçlendirdiği mesela immünglobulin adetimiz antikor seviyesine yüzde 250 artırdığını çok iyi bir ama sonuçta bu müzik dinlemek ve müzik şarkı söylemek ne ofu günlerde belki yapacağımız en güzel ses ve mücadele aktivitelerinden birisi yine spor bu çok iyi biliyoruz spor dediğimiz zaman kompleks sporları kastetmiyoruz işte evde volta atar gibi yürümek bile aslında çok son derece stresi atman açısından önemli küçük böyle fazla yüklenmiş yüklenmeden küçücük hareketleri yapmak birtakım kaslarını çalıştırmak etmek ve sahibim bunlar ve son derece stresi azaltan aktivitelerdir bir nefes egzersizleri gevşeme egzersizleri bu özellikle söylüyorum günün belli saatlerinde sabah öğle akşam olabilir 10'ar dakikalık nefes ve gevşeme egzersizlerini sizlere tavsiye ediyorum stresi azaltma noktasında son derece etkili yaklaşımlar evet efendim bu öneriler ışığında İnşallah evde kal çağrısına hepimiz ziyaret ederiz. Bu kötü günlerin atlatırız ve sağlıklı bir şekilde yine bir arada oluruz. Ben de soğana bir ilave de bulunayım evde kal müzik çal İyi günler.</p>

depresyonun-zihinsel-belirtileri-nelerdir
Depresyonun Zihinsel Belirtileri Nelerdir?

<p style="margin-top:13px; text-align:left"><span style="line-height:100%">Depresyonun zihinsel belirtileri bizim için son derece önemli belirtilerdir. Çünkü bu belirtilere müdahale edilmediği takdirde kişide kalıcı bir takım zihinsel sorunlar baş gösterebilmektedir. Bunların başında dikkat ve konsantrasyon sorunları gelmektedir. Kişi dikkat ve konsantrasyon sağlamada güçlük yaşar ve buna bu sebepten hafıza hücrelerininde fonksiyon bozukluğu, fonksiyon işlev bozukluğu eşlik ettiğinde bir unutkanlık Tablosu da eklenebilir. Yani dikkat sorunları ve beraberindeki unutkanlık, hafıza sorunları depresyonun en önemli zihinsel belirtileridir. Bu belirtiler kendisini farklı şekillerde gösterebilir. Mesela kişi eşyalarını sağda solda unutmaya başlayabilir. Efendim bir takım dalgınlıklar baş gösterebilir. Ev hanımları efendim ocakta sık sık yemek yakmaya işte Yemekleri unutmaya başlayabilir. Veya dolabı açar. Ya ben ne alacaktım buradan? Odaya girer, buraya niçin gelmiştim tarzında sorular bu tarz yaşantılar. Kendini sıkça göstermektedir. Aynı zamanda çalışan insanlarda da mesela öğrencilerde özellikle çalıştıkları şeyleri unutma durumunu sıklıkla görebilmekteyiz. Veya muhasebeci diyelim. Bir yerde hesap kitap işiyle ilgileniyor. Sık sık hata yapmaya başladığını görebiliriz. Sonuçta İlerleyen yaşlarda depresyon belirtileri, zihinsel belirtiler o kadar ileri bir safhaya gelebilir ki bazen biz bu tabloları, bunama, demans tablolarıyla bile eh karıştırabiliriz ki biz buna demans diyoruz. Yani depresyonda, ileri derecede unutkanlığın olduğu tablolara yani yalancı bunama adını veriyoruz. O yüzden depresyonun zihinsel belirtilerinin tanınması ve buna yönelik bi takım eh tetkiklerin yapı testlerin yapılması ve bununla beraber destek tedavisinde bulunması son derece önemlidir.</span></p>

Şizofreni hastalığı evet çok ciddi bir rahatsızlıktır ama tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır. Son yıllarda keşfedilen ilaç yöntemleri ve bir takım mm psikososyal rehabilitasyon metotlarıyla şizofreni hastaları artık eskisinden çok daha güzel bir şekilde tedavi edilebiliyor ve topluma kazandırılabiliyor. Eskiden bazı ilaçlar vardı. Bunlar sadece dopamin seviyesini ayarlıyordu. Ancak seviyesini ayarlarken Parkinsonizm gibi bir takım yan etkilere sebep oluyordu. Kişinin çok uyuşturuyor, uyutuyor ve eh sosyal hayattan tamamen koparıyordu. Şimdi ise hem etkinliği olan şizofreni tedavi eden hem de yan etkileri çok minimal düzeyde olan ilaçlar eh söz konusudur. Biz bunlara yeni kuşak şizofreni ilaçları diyoruz. Bu ilaçlar şizofrenin biyolojik tedavisinde son derece etkili olmuştur ve bir şekilde şizofreni tedavisinin pratikmasını değiştirmiştir. Eskiden şizofreni hastalığı tedavi edilemez. Kronik bir hastalık olarak düşünülürken hatta depo hastanelerde zincirleri bulmuş bir şekilde şizofren hastaları mm toplumdan tecrit edilirken şimdi artık tedavi edilebilir bir hastalık olarak mm psikiyatri dünyasında mm algılanmaktadır. Peki ilaç tedavisiyle napıyoruz? Dopamin ve beyindeki diğer kimyasalların düzeyini mm düzenleyerek kişiyi bu hezeyan halisinasyon, sosyal çekilme, agresif davranma veya diğer bir takım bozukluklardan, belirtilerden kurtarmış oluyoruz. Yani tabloyu öncelikle bir düzeltmiş oluyoruz. Beraberinde aileyi eğiterek, sosyal çevreyi düzenleyerek, kişinin kendisiyle ilgili becerilerini yeniden kazanmasını sağlayıcı bir takım terapileri devreye sokarak eh sosyal şifa dediğimiz en azından şifa noktasına getirebiliyoruz. Yani şizofrensların bugün yüzde yirmi beşi şifa bulabiliyor. Yüzde ellisi sosyal şifa dediğimiz yani tedavisine devam ediyor ama sosyal olarak diğer işte evlenebiliyor, çocuk sahibi olabiliyor, işe girebiliyor, okuyabiliyor. Diğer yüzde yirmi beşi de eskisinden çok daha iyi bir şekilde tedavi ediliyor ama kronikleşip bizim arzu ettiğimiz seviyeye gelmese de en azından belirtilerle mücadele noktası da olabiliyor.