corona-virus-salgini-bencillik-saldirganlik-ve-damgalamaya-sebep-oluyor
Corona virüs salgını bencillik, saldırganlık ve damgalamaya sebep oluyor!

<p>Koronavirüs salgınında ortaya çıkan iki davranıştan yıkıcı davranıştan bahsetmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi ölüm korkusunu yaratmış olduğu, aşırı saldırganlık ve bencillik. Diğeri de yine ölüm korkusunu yarattı. Damgalama. Aşırı saldırganlık ve bencillik bu tür afet olaylarında veya travmatik, büyük travmatik olaylarda çok sık olarak gördüğümüz bir davranıştır. Konya'da bir olay oldu biliyorsunuz. Bir Güney Koreli Çinli zannedilip bir grup insan tarafından dövüldü. Bu aslında çok trajikomik bir olay. Ama sadece hamasetten veya cehaletten kaynaklanan bir olay değil. Bunun arka planında ölüm ordusuyla korkan, bencilleşen ve saldırganlaşan bir insan profili var. Yani insanlar doğal afetle dönemlerinde veya koronavirüs salgını gibi salgınlarda bencilleşirler ve saldırganlaşırlar. Bir diğer olayda bir diğer davranışta. Damgalama davranışıdır. Tarihte yaşanmış olan veba ve kolera. Salgını çok meşhur biliyorsunuz. İnsanlık için aslında bunlar kolektif bir travmadır. Yani o yüzden insanlar salgın gibi afetlerden çok korkmuşlar. Hastaları dışlamışlar. Hatta yok etmeye çalışmışlardır. Koronavirüs salgınının da böyle bir damgalamaya sebep olduğunu söylemek mümkün E damgalama insanlara nasıl yansıyor? Kişilerin enfeksiyonundan daha da korkmalarına ve hastalığı gizlemelerine sebep oluyor. Birçok kişinin bu yüzden hastalıkların son ana kadar gizlediklerini ve sağlık kuruluşlarına son raddeye kadar baş vurmadıklarını biliyoruz. Halbuki erken başvurular hem kişinin kendisini hem de bulaştıracağı bileceği insanları korumak adına en hayati tedbirdir. Koronavirüs bir eksiklik, bir zayıflık, bir kişilik sorunu değildir. Bir viral enfeksiyondur. Bir sağlık sorunudur. O yüzden bu damgalamanın etkisinde kalmayınız. Ve herhangi bir belirti gördüğünüzde hemen hastaneye sağlık kurumlarına müracaat ediniz.</p>

corona-virus-salgini-akut-stres-reaksiyonuna-sebep-oluyor
Corona Virüs Salgını Akut Stres Reaksiyonuna Sebep Oluyor

<p>Bu coronavirüs algının yarattığı en önemli psikolojik tablo akut stres reaksiyondur akut Sitesi aksiyonu Bir canlının kendisinin ya da yakınının ölümcül bir olaya maruz kalması yada maruz kalanlara Tanık olmasında yaşamış olduğu Çaresizlik güvensizlik yoğun korku ve endişe halidir insan Normal şartlar altında zihnindeki ölüm korkusunu bastırabilir kontrol edebilir ölümden korkarız ama sürekli bunu gündeme getirmeliyiz bir şekilde bunu kontrol etmeye başlarız ancak Hatip durumlarda bu ölüm korkusu daha da şiddetlenir ve kontrol kontrol edilemez hale getir o zaman ölüm korkusunu uzantısı olarak birtakım şikayetler ortaya çıkar Bu şikayetler ortaya çıktı alıyordu okul stresi direksiyonu adını veriyoruz nedir bu Sheikh Ben de uykusuzum cpu kabuslar görmeye sürekli bir üste ilgili salgınla ilgili görüntülerin ve felaket senaryolarının hatırlanması atla gelmesi hastalığın kendisine ya da yakınlarına buluşacağı ve yakınlarını kaybedecek korkusu endişesi kolayca irkilme çabuk sinirlenme gelecek korkusunda aşırı Karamsarlık ümitsizlik yalnızlaşma yabancılaşma ve aşırı kaçınma davranışları Bu tepki genelde bu akut stres Reaksiyon dediğimiz durum genelde üç ila 30 lira arasında yaşanır ve zaman içerisinde Eğer beyin bu travmayı bir şekilde hazm ederse işlemleri Ya tabi tutarsa Vakıa Suresi aksiyonu gelişir kişi normale döner ama baert romanın şiddeti çok de uzun sürüyorsa ve sosyal destek konularında yeterince kişi güçlendirilmiş yorsa desteklemiyorsa o zaman bu akut stresi aksiyonların bir kısmı travma sonrası stres bozukluğu adını verdiğimiz Bir genetik bozukluğa dönüşür Ramo sonrası stres bozukluğu ya işin yaşam kalitesi son derece düşüren ve depresyon madde bağımlılığı gibi bir çok sert rahatsızlıklara da zemin hazırlayan önemli bir siyatik Davut O yüzden akut stres reaksiyonu yaşayan işçilere bu dönemde tramvayla karşılaştıkları ve hala maruz kaldıkları dönemde teknolojik destek verilmesi gram odaklı davranışçı Bilişsel davranışçı terapiler bu terapisi gibi yine travmaları işlemeye yönelik desteklerin verilmesi son derece önemlidir.</p>

Panik bozukluğun tedavisi ile ilgili Doç. Dr. Adnan Çoban'ın video içeriğine web sayfamızdan ulaşabilirsiniz.
Panik Bozukluğunun Tedavisi

<p>Panik bozukluğun tedavisinde sebebir ve sonuca yönelik bir takım müdahaleler söz konusudur. Nedir sebepler? Sebepler genellikle kişinin çocukluğundan beri yaşamış olduğu travmalar ve bu travmaların kişiye yüklemiş olduğu olumsuz inanışlardır. Olumsuz düşüncelerdir. Bu düşüncelerle ve bu travmalarla mücadele son derece önem arz etmektedir. Ama bu travmanın, bu olumsuz düşüncelerin yarattığı bir kimyasal dengesizlik de söz konusudur. Yani bir bir insan panik atak yaşıyorsa o insanın beyninde mutlaka bir kimyasal bozulma söz konusu olmuştur. O zaman birzim bu kimyasal zemini de düzeltmemiz gerekiyor. Işte burada devreye panikte kullandığımız işte depresyonda kullandığımız birtakım ilaçlar giriyor. Bu ilaçlar ne yapıyor paniğe sebep olan, beyindeki serotonin ve maddesinin düşmesini ortadan kaldırıyorlar ve bu maddelerin dengesini sağlayarak kişinin panik tablosundan kurtulmasına yardımcı oluyorlar. Ilaç tedavisinin yanında tabiri ki sadece ilaç tedavisi paniğin sebeplerini ortadan kaldırılıyor. Yani çünkü ilaçlar, hiçbir ilaç kişinin travmasını ortadan kaldırmaz. Hiçbir ilaç kişideki Negatif inanışları, olumsuz düşünce kalıplarını ortadan kaldırmaz. O zaman ne yapıyoruz? Ilacın yanında bu olumsuz inanışları düzeltecek birtakım psikoterapi yöntemlerini devreye sokuyoruz. Bu psikoterapi yöntemleri de genellikle işte olumsuz düşüncelere ve davranışlara yönelik birlişsel davranışçı terapi adını verdiğimiz terapi yöntemi devreye giriyor. Ne yapıyor? Burada kişinin efendim olumsuz düşünceleri varsa bunların yerine kişinin daha çok Kullanabirlecek, kişiye faydalı olabirlecek olumlu düşünceleri, düşünce kalıplarını yerleştirmeye çalışıyoruz. Örnek verelim, mesela bir kişi kendisi yetersiz, tehdit altında. güvende değilmiş gibir hissediyorsa işteki emniyette olduğunu, kendine elinden emin olduğunu, kendine işte efendim yeterli olduğunu, güçlü olduğunu gibir birtakım düşünce ve kalıplarını yerleştirmeye çalışıyoruz. Davranışçı terapide de kişinin kaçındığı korku yaşadığı durumlara karşı sistematik ve düzenli bir şekilde üzerine gitme tedavisi yapıyoruz. Mesela bir kişi eğer kapalı yerden korkuyorsa veya işte dışarı çıkmaktan korkuyorsa sistematik olarak onu birz dışarı çıkmasını sağlıyoruz. Üzerine gitme çalışmalarıyla. Ancak birlişsel davranışlı terapilerin başarılı olabirlmesi, bu zeminde var olan travmatik yaşantıların işlenebirlmesiyle mümkündür. Şöyle bir örnek verelim. bir kişinin bacağı kırıldığı zaman o önce ne yapıyorsunuz? Uyluk kemiğini düzeltiyorsunuz. Efendim onu alçıya alıyorsunuz. Kemiğin kaynamasını bekliyorsunuz. Kaynadıktan sonra kaynadığına emin olduktan sonra alçıyı çıkarıyorsunuz. Kişiye pasif egzersizler veriyorsunuz. Daha sonra aktif egzersizler ve zaman içerisinde yürüme, sporla o kaslarının güçlendirmesini sağlıyorsunuz. Bu sinsi de bu sıra çok önemlidir. Yani kişinin efendim önce kaslarını için yürütmüyorsunuz. Kemiğini Işte psikiyatrik rahatsızlıklarda da bu prensip geçerlidir. Yani eğer kişinin bir ruhsal travması varsa zeminde ve bu travma sürekli kişiye olumsuz düşünceleri empoze ediyorsa sizin önce bu travmayı düzeltmeniz gerekiyo. Bu travmayı düzeltmeden eğer üzerine gitme, efendim işte bir takım eh negatif düşüncelerle mücadele etme gibir bir takım telkin dayalı terapi yöntemlerini devreye soktuğunuz zaman çoğu zaman başarısız olunuyor ve kişinin kendine olan Tedavi olan inancı da ortadan kalkıyor. Işte bu travmaların tedavisinde, terapisinde en önemli yöntem olarak da terapisti de görüyoruz. EMDR terapisinin yanında belli bir aşama kaydettikten sonra birlişsel davranışlı tedavileri devreye soktuğumuzda son derece başarılı bir şekilde panik bozukluğu tedavi edebirliyoruz.</p>

adnan çoban,psikolog,psikiyatrist,online terapi,anksiyete,sosyalkaygı
TMU Tedavisi Dirençli Depresyonda Etkili midir?

<p>Majör depresyon; mutsuzluk, hayattan tat alamama, hiçbir şeyden zevk alamama, isteksizlik, uyku ve iştah problemleri, dikkat konsantrasyon ve bellek bozuklukları, enerji azlığı, sosyal mesleki ve ailevi işlevsellikte azalma belirtileri ile seyreden bir psikiyatrik bozukluktur. En yaygın psikiyatri bozukluklardandır. Dünyadaki bütün hastalıklar arasında maluliyetin en önemli 2 sebebidir. Dünya Sağlık Örgütü yakın zamanda maluliyette 1. sıraya geçeceğini işaret etmektedir. Depresyon tedavi edilemediği takdirde sık sık tekrarlayan, yaşam kalitesini bozan, sosyal ilişkilerde ve ekonomik durumda bozulmaya ve hatta sakatlık ve ölümlere sebep olan çok ciddi bir psikiyatrik bozukluktur. O yüzden çok iyi takip ve tedavi edilmelidir. Depresyonda iyileşme kriteri toplam belirti şiddetinin en az %50'sinin azalmasıdır. Eğer bu düzelme %25-50 arasında ise yetersiz cevap %25'in altında ise tedaviye cevapsızlık yani tedaviye direnç olarak değerlendirilir. Depresyon tedavisi de bizim hedefimiz ise tamamen düzelmedir. Ancak araştırmalar uygun ve yeterli dozda ilaç tedavisine rağmen depresyonlu bireylerin sadece %30 40'ında iyileşme elde edilebildiğini göstermektedir. Depresyon tedavisi alan kişilerin %5-10’u tedaviye dirençli depresyondur. Tedaviye dirençli depresyon en az iki farklı gruptan antidepresanın yeterli doz ve sürede kullanılmasına rağmen düzelme elde edilemeyen depresyondur. Tedaviye dirençli depresyon söz konusu ise antidepresan etkiyi güçlendirici tedavilerin devreye sokulması şarttır. Tedaviye dirençli depresyonda direnci açmaya ve tedaviyi güçlendirmeye yönelik etkili yöntemlerden biri de transkranyal manyetik stimülasyon ya da diğer adıyla TMU tedavisidir. FDA 2008 yılında mevcut antidepresan tedavi protokolüne TMU'nun eklenmesini onaylamıştır. Tedaviye dirençli depresyonda FDA onay almış olan TMU tedavi direncinin aşılmasında önemli katkılar sunmaktadır. Depresyonda beynin sol ön bölgesinin arka yan kısmının işlevselliğinde bir bozulma söz konusudur. TMU tedavisinde depresyonda işlevselliği bozulmuş olan bu bölgeye belli frekans ve şiddette manyetik uyarılar verilerek o bölgenin kimyasal ve elektriksel işlevi arttırılmaya çalışılmaktadır. Ayrıca depresyonla ilişkili sinir hücrelerinin hücre çeperlerindeki ikinci habercilerin işlevleri de düzenlenerek antidepresan ilaçları olan direnç ortadan kaldırılmaya çalışılır. Dirençli depresyonda FDA'dan onay almış olan TMU, etkin güvenli bir güçlendirme tedavisi olarak mutlaka düşünülmelidir.</p>

Şizofreni hastalığı tedavi edilebilir mi ile ilgili Doç. Dr. Adnan Çoban'ın bilgilendirici video içeriğini web sayfamızdan izleyebilirsiniz.
Şizofreni Hastalığı Tedavi Edilebilir Mi?

<p>Şizofreni hastalığı çok ciddi bir rahatsızlıktır ama tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır. Son yıllarda keşfedilen ilaç yöntemleri ve bir takım mm psikososyal rehabilitasyon metotlarıyla şizofreni hastaları artık eskisinden çok daha güzel bir şekilde tedavi edilebiliyor ve topluma kazandırılabiliyor. Eskiden bazı ilaçlar vardı. Bunlar sadece dopamin seviyesini ayarlıyordu. Ancak seviyesini ayarlarken Parkinsonizm gibi bir takım yan etkilere sebep oluyordu. Kişinin çok uyuşturuyor, uyutuyor ve eh sosyal hayattan tamamen koparıyordu. Şimdi ise hem etkinliği olan şizofreni tedavi eden hem de yan etkileri çok minimal düzeyde olan ilaçlar eh söz konusudur. Biz bunlara yeni kuşak şizofreni ilaçları diyoruz. Bu ilaçlar şizofrenin biyolojik tedavisinde son derece etkili olmuştur ve bir şekilde şizofreni tedavisinin pratikmasını değiştirmiştir. Eskiden şizofreni hastalığı tedavi edilemez. Kronik bir hastalık olarak düşünülürken hatta depo hastanelerde zincirleri bulmuş bir şekilde şizofren hastaları mm toplumdan tecrit edilirken şimdi artık tedavi edilebilir bir hastalık olarak mm psikiyatri dünyasında mm algılanmaktadır. Peki ilaç tedavisiyle napıyoruz? Dopamin ve beyindeki diğer kimyasalların düzeyini mm düzenleyerek kişiyi bu hezeyan halisinasyon, sosyal çekilme, agresif davranma veya diğer bir takım bozukluklardan, belirtilerden kurtarmış oluyoruz. Yani tabloyu öncelikle bir düzeltmiş oluyoruz. Beraberinde aileyi eğiterek, sosyal çevreyi düzenleyerek, kişinin kendisiyle ilgili becerilerini yeniden kazanmasını sağlayıcı bir takım terapileri devreye sokarak eh sosyal şifa dediğimiz en azından şifa noktasına getirebiliyoruz. Yani şizofrensların bugün yüzde yirmi beşi şifa bulabiliyor. Yüzde ellisi sosyal şifa dediğimiz yani tedavisine devam ediyor ama sosyal olarak diğer işte evlenebiliyor, çocuk sahibi olabiliyor, işe girebiliyor, okuyabiliyor. Diğer yüzde yirmi beşi de eskisinden çok daha iyi bir şekilde tedavi ediliyor ama kronikleşip bizim arzu ettiğimiz seviyeye gelmese de en azından belirtilerle mücadele noktası da olabiliyor.</p>

Madde ve alkol bağımlılığı kişinin zihinsel, ruhsal,sosyal ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılayarak olur. Yani bu tedavi bütüncül bir tedavidir. Yani sadece ruhsal tedaviyle olmaz. Veya Sadece ilaçla madde bağımlılığını tedavi edemezsiniz. Peki öncelikle sürekli konuşulan bir mevzu vardır. Kişinin önce kendisini istemesi lazım. Ben buna katılmıyorum. Kişinin Kendisinin istendiğini beklersek o kişi  ölümle ölüm riskiyle  karşı karşıya bırakmış oluruz ki buna hiçbir şekilde hakkımız yok. Bir Ruhsal uzman olarak en azından ben  isteğinin bırakma isteğinin getirilmesini ve tedavinin bir parçası olduğunu düşünüyorum ve çoğu zaman kişiler kendileri istemiyorlar.O zaman ne oluyor? Eğer ileri derecede bir ölümle yani ölüm riskiyle karşı karşıya ise işte efendim  polis işte güvenlik güçlerinden veya işte savcılıktan bir takım yetkiler alınarak kişinin efendim hastaneye sevgi sağlanabiliyor. Ailelerin çoğu zaman  çaresiz kaldıkları meselelerden bir tanesi bu.Yani kişiyi hastaneye tedaviye sevk etme noktasında sorun yaşıyorlar. Burada tabii hekimle birlikte kooperatif olarak bu aşamanın geçilmesi söz konusu olabilmektedir.Bu aşamayı geçtik.Hasta Efendim eğer madde uzaklaşıyorsa ne yapmamız gerekiyor? Onu bir şekilde birini müşahede  gözlem altına almamız gerekiyor. Çünkü orada klinik mücadele altında dışarıda olduğundan çok daha emniyetli olacaktır. Burada ne yapıyoruz? Yoksulluk ataklarını sağlıklı bir şekilde atlatmasını sağlıyoruz kişinin.Çünkü yoksulluk döneminde kişilerde efendim birtakım fiziksel belirtiler mesela işte alkol bağımlısı olan insanlar dediğimiz işte  şoka kadar  varabilen kişinin ölümüne bile sebep olabilen yoksunluk belirtileri sözkonusu oluyor. Bunun mutlaka bir hastane ortamında Tedavi Edilmesi, bu yoksunluğu giderecek  bir takım ilaç tedavilerinin eklenmesi gerekiyor. Yine efendim serum tedavisiyle kişinin  bu maddeden arınması, vücudundaki toksik maddeden uzaklaştırılması da son derece önemli bir tedavi protokoldür.Bunun yanında hastanede yattığı süre içerisinde sadece ilaç tedavisi ve kişiyi tecrit etmek son derece yetersiz bir tedavi yaklaşımıdır. Biz ne yapıyoruz? Bu süreçte kişiye aktif bir ruhsal destek veriyoruz. Psikoterapi uygulaması yapıyoruz. Özellikle işte bir kişi hastaneye yattığı zaman tedavi için en az altı hafta kadar hastanede yatılıyor. Bu altı haftalık süre bizim için son derece önemli bir kritik bir süredir.Altı haftada biz bir insana bir yıllık psikoterapi desteği verebiliyoruz. İşte Travmalarını tespit ediyoruz.Travmalarını efendim işte  giderecek işte EMDR gibi EMDR gibi birtakım yöntem kişinin travmalarından arınmasını sağlıyoruz. Yine Efendim işte yanlış inanışları kendine işte efendim yanlış tanımlamalarıyla ilgili sorunlar varsa bilişsel davranışçı terapilerle bunların düzeltilmesinde son derece yardımcı oluyoruz. Aynı zamanda madde bağımlılığında çok sık olarak gördüğümüz dikkat ve konsantrasyon zafiyeti, beyin performansının düşmesi, beyin gücünün azalması  için de beyin terapi dediğimiz yani beynin güçlendirilmesi  terapileri. Bunlar bilgisayarlı modüllerle kişinin dikkat, hafıza ve diğer konsantrasyon birtakım  beyin fonksiyonlarının güçlenmesini sağlıyoruz. Yani kişi dışarıya çıktığında amiyane bir tabirle maça  bir sıfır galip bir şekilde başlamış oluyor. Daha sonrasında tabii yapmamız gereken en önemli şey aile ile olan bağları tekrar güçlendirmek, aileyi eğitmek ve sosyal kişinin bağımlılıktan uzaklaşacağı sosyal bir ortamı tesis etmek oluyor.