depresyonun-zihinsel-belirtileri-nelerdir
Depresyonun Zihinsel Belirtileri Nelerdir?

<p style="margin-top:13px; text-align:left"><span style="line-height:100%">Depresyonun zihinsel belirtileri bizim için son derece önemli belirtilerdir. Çünkü bu belirtilere müdahale edilmediği takdirde kişide kalıcı bir takım zihinsel sorunlar baş gösterebilmektedir. Bunların başında dikkat ve konsantrasyon sorunları gelmektedir. Kişi dikkat ve konsantrasyon sağlamada güçlük yaşar ve buna bu sebepten hafıza hücrelerininde fonksiyon bozukluğu, fonksiyon işlev bozukluğu eşlik ettiğinde bir unutkanlık Tablosu da eklenebilir. Yani dikkat sorunları ve beraberindeki unutkanlık, hafıza sorunları depresyonun en önemli zihinsel belirtileridir. Bu belirtiler kendisini farklı şekillerde gösterebilir. Mesela kişi eşyalarını sağda solda unutmaya başlayabilir. Efendim bir takım dalgınlıklar baş gösterebilir. Ev hanımları efendim ocakta sık sık yemek yakmaya işte Yemekleri unutmaya başlayabilir. Veya dolabı açar. Ya ben ne alacaktım buradan? Odaya girer, buraya niçin gelmiştim tarzında sorular bu tarz yaşantılar. Kendini sıkça göstermektedir. Aynı zamanda çalışan insanlarda da mesela öğrencilerde özellikle çalıştıkları şeyleri unutma durumunu sıklıkla görebilmekteyiz. Veya muhasebeci diyelim. Bir yerde hesap kitap işiyle ilgileniyor. Sık sık hata yapmaya başladığını görebiliriz. Sonuçta İlerleyen yaşlarda depresyon belirtileri, zihinsel belirtiler o kadar ileri bir safhaya gelebilir ki bazen biz bu tabloları, bunama, demans tablolarıyla bile eh karıştırabiliriz ki biz buna demans diyoruz. Yani depresyonda, ileri derecede unutkanlığın olduğu tablolara yani yalancı bunama adını veriyoruz. O yüzden depresyonun zihinsel belirtilerinin tanınması ve buna yönelik bi takım eh tetkiklerin yapı testlerin yapılması ve bununla beraber destek tedavisinde bulunması son derece önemlidir.</span></p>

corona-virus-salgininda-korkmaktan-degil-korunmamaktan-korkalim
Corona Virüs Salgınında Korkmaktan Değil Korunmamaktan Korkalım

<p>Bir insan bir çatışma durumunda veya bir kaotik durumda veya işte yaşamış olduğumuz korona virüs salgını gibi bir travmatik olayla karşılaştığında kendini korumak adına ve karşılaştığı sorunu çözmek, onunla başa çıkmak adına birtakım mekanizmalar ortaya koyar. Biz bunlara savunma mekanizmaları diyoruz.<br /> <br /> Savunma mekanizmaları aslında kişiyi korumaya yöneliktir. Ancak bazı savunma mekanizmaları paradoksal bir şekilde kişiyi koruyalım derken aslında çözümden uzaklaşmaya götürür, sorunun ve krizin daha da büyümesine sebep olur. Örneğin bu korona virüs salgını esnasında inkar mekanizmasını çok sık bir şekilde gördük. Yani görmezden gelmek, yokmuş gibi davranmak,&nbsp;yadsımak, deore etmek, değersizleştirmek önemli bir şey yok, korkacak bir şey yok,&nbsp;bu kadar da büyütmeyin, tarzı yaklaşımları veya kadercilik bize bir şey olmaz, zaten öleceğiz,&nbsp;allah bizi korur, ölüme bir çare yok zaten. Şeklinde düşünceler&nbsp;ve davranışlar karşımıza sıklıkla çıkıyor. Bunlar bizim ilkel davranış&nbsp;modellerinden veya ilkel başa çıkma modellerinden bazıları. Bu tür durumlarda insanlar yaşamış oldukları çaresizliğe ve ümitsizliğe, tevekkül maskesini giydirerek bunu görmezden gelerek olayı küçümseyerek kaderci bir şekilde yaklaşarak sözde kendilerini korumaya çalışıyorlar. Ama bu koruma mekanizması, bu savunma mekanizması kişileri tedbir almaktan önlem almaktan uzaklaştırıyor. O zaman da krizin şiddeti daha da artıyor. Ve bu kişi hem kendisi için tehlikeli bir durum yaratıyor hem de başkaları için tehlikeli bir insan haline geliyor. Yapmamız gereken mutlaka korkacağız ve kaygılanacağız.</p>

antidepresan,depresyon tedavisi,istanbul psikiyatrist
Doğru ve Etkili Antidepresan Seçimi İçin Genetik Testlerin Önemi

<p>Hocam doğru ve etkili anti depresyon seçimi için genetik testlerin önemi nedir? Her ilaç grubu gibi antidepresanlar da genetik yapıya göre farklı kişilerde farklı etkiler gösterebilir. Genetik testler bireyin DNA' sını analiz ederek kişinin genetiğine uygun antidepresanlarının belirlenmesine yardımcı olur. Özellikle tedaviye dirençli depresyon vakalarında hem etkin hem metabolik açıdan uygun hem de yan etki açısından emniyetli antidepresan tespitini sağlamaktadır. Etkin&nbsp;antidepresan genetik olarak direnç göstermeyen antidepresandır. Metabolik açıdan uygun antidepresan ise vücutta istenilen hızda metabolize edilen antidepresandır. Bunu&nbsp;<a href="http://belirleyenise.ch/" rel="noreferrer ugc nofollow" target="_blank" title="‌">belirleyen ise ch</a>p 2, c 19 ve chp 2 d 6 gibi enzimlerin genetik varyasyonlarıdır. Bu enzimler antidepresanların metabolizmasında önemli rol oynar. Farmakogenetik testler bu enzimlerin genetik varyasyonlarını saptayarak, antidepresanların o vücutta hangi hızla metabolize edileceğini belirler. Bu da etkili ve emniyetli dozun belirlenmesine yardımcı olur. Genetik testlerin ortaya koyduğu bütün bu veriler doktorların en uygun tedavi planını oluşturmalarından yardımcı olur. Ayrıca tedavi etkinliğini arttırır ve tedaviye etki süresini kısaltır. Hastanın bir an önce arzu ettiği yaşam kalitesine kavuşmasını mümkün kılar.</p>

Şizofreni hastalığının tedavisini, akut dönem tedavisi ve uzunlamasına tedavi olarak ikiye ayırabiliriz. Akut dönem tedavisi dediğimiz şey, kişinin alevlenme yaşadığı dönemdir. Yani halüsinasyonların, hezeyanların, pik yaptığı ve kişinin aşırı sosyal içe çekilme veya aşırı saldırganlık kendini koruma davranışları içerisine girdi. Kendisine ve çevresine zarar verme riskinin söz konusu olduğu dönemlere biz AKUT alevlenme dönemleri diyoruz. İlk Akdağ. Kişinin alınıp hastaneye yatırılması. Böyle bir durumda çünkü mutlaka bizim eh klinik gözlemler almamız gerekiyor hastamızı. Hastaneye yatırılması ve gerekli müdahalenin yapılması son derece önemlidir. Bunun altını çizmek istiyorum çünkü ilk atakta genelde aileler hastalığı konduramıyorlar, hatta gizleme eğilimi içerisine giriyorlar ve hastanın hastalığın kronikleşmesine sebep oluyorlar. Peki bu AKUT alevlenme döneminde ne yapıyoruz? Kişiyi mutlaka klinik müşahede altına alıyoruz, hastaneye yatırıyoruz. Bu hastane ortamında neler yapıyoruz? Tabii hastane ortamında yoğun bir ııı girişim söz konusu olmak zorunda. Çünkü kişi kendisine de zarar verme noktasına geliyor. Ne yapıyoruz? İlaç tedavisi. Yoğun bir ilaç tedavisi. Kontrol altına alınacak ilaç tedavisi. İlaç tedavileri artık eskisi gibi yan etkileri olan ilaçlar söz konusu değil. Şimdi artık güvenlidir.

Yan etkisi minimal düzeyde olan ve etkinliği yüksek olan ilaçlar var. Ama beraberinde eğer çok aktif bir mm süreç söz konusuysa mm halk arasında elektroşok adını ve verdiğimiz elektrokonizm terapi. Bizim mutlaka uygulamamız gerekiyor. Bakın bu tedavi hakkında da çok yanlış inançlar söz konusu. Yani bu elektroşok adından hareket de kişiyi şoka soktuğu veya işte kişinin beynindeki bütünlüğü bozdu. Geri dönüşümsüz birtakım hasarlara sebep olduğu gibi birtakım inanışlar var. Bunların hiçbir tanesi gerçeği yansıtmamaktadır. Elektroşok tedavisi, elektro kondisp terapi, EKT dediğimiz son derece güvenilir ve hayat kurtarıcıdır. Bu sürecin hastanedeki sürecin kısalmasına yardımcı olur. Hatta biz hamile kadınlarda ilaç kullanamıyoruz, Bazen elektrokomisi terapiyle onların depresyondan ve şizofrenden kurtulmalarını sağlayabiliyoruz.

Yaşlı insanlarda bile elektrokom ve terapi kullanılabiliyor. Bu parantezten sonra devam etmek gerekirse bu hastane periyodunda hastanın belirtilerinin azalmasını, periyodunda hastanın belirtilerinin azalmasını, şiddetinin azalmasını sağlıyoruz. Belli bir aşamaya gördüğümüzde artık yani dışarı çıkabilir, dışarda tedavisine devam edebilir kanaatine eh vardıktan sonra hastayı taburcu ediyoruz. Ancak bu hastane eh periyodunda bir hekimin yapması gereken çok önemli bi şey var. O da nedir? Aileyi eğitmek. Burada aileyle kooperayon hekim, aileden efendim gerekli bilgileri alıyor. Onların çarpıkları varsa mücadele noktasında sorunları söz konusuysa onları kendilerine öğretiyor ve çıktıklarında ne yapacağını bir şekli gelmiş oluyor. Eğer bir hekim bunu yapmazsa şizofren hastasının ailesiyle görüşmezse tedaviyi eksik bırakmış olur. Sonuçta hasta, hastaneden çıktıktan sonra artık bizim psikoterapötik ve psikososyal rehabilitasyon yöntemlerini devreye sokmamız lazım.