Şizofreni içinde farklı belirtileri olan farklı bir bozukluk olarak görülen Defisit Şizofreni (Eksiklik Sendromu) negatif belirtilerin ön planda olduğu şizofreni tablosudur. Defisit Şizofreni olarak da isimlendirilir. İlk epizotta %15, kronik vakalarda da %25 ila %30 arasında görülür.

Defisit şizofrenililer pozitif belirtili şizofreniden hem belirti niteliği hem de bazı sosyo-demografik özellikler açısından farklılıklar gösterir.

Defisit şizofrenide daha çok anhedoni görülürken daha az depresyon, intihar düşüncesi ve sosyal içerikli sanrılar görülür. Depresyon ve intihar oranı daha düşük olmasına rağmen işlevsellikleri ve sosyal uyumları çok kötüdür. Bu hastalarda tardiv diskinezi gibi ilaç yan etkileri daha çok görülür.

Nörobilişsel testlerden düşük puan alırlar. Beyinde işlevsel bozukluklar daha sıktır. Örneğin dorsolateral prefrontal-bazal ganglionlar-talamo-kortikal devrede işlev bozukluğu saptanmıştır. Bilişsel yetiler daha zayıftır. Bu kişilerin akrabalarında şizofreni riski daha fazladır.

Defisit şizofrenili hastaların psikotik olmayan akrabalarının karakter porfiline bakıldığında daha içe kapanık ve çekinik oldukları görülür. Aile içi hastalanma oranı 3 kat daha fazladır. Pozitif belirtilerle giden şizofrenili hastaların daha çok kış mevsiminde, defisit şizofrenili olanların ise yaz mevsiminde doğdukları belirlenmiştir.

Bu hastalar sıklıkla erkektir ve nondefisitlere göre daha az evlenir. Bu hastaların psikososyal terapilere uyumları ve tedaviye cevapları zayıftır. Prognozları daha kötüdür.

Şizofreninin Tanı Ölçütleri Nelerdir?

Şizofreni geniş bir belirti yelpazesine sahiptir. Belirtilerin bazılarının bipolar duygudurum bozukluğu, depresyon, madde kullanımı, demans, bazı organik beyin rahatsızlıkları ve tıbbî hastalıklarda da görülebiliyor olması çerçeveyi daraltmak ve tanıyı kolaylaştırmak için bazı sınıflandırmaların yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu sınıflandırmaların en yaygını ve ülkemizde de kabul göreni Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından yayınlanan Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı DSM’dir. DSM tarihi gelişim, araştırmalar ve klinik gözlemler ışığında şizofreni için bazı tanı kriterleri oluşturmuştur. Buna göre DSM-V şizofreninin tanı ölçütleri şöyle belirlemiştir:

A. Karakteristik Belirtiler:

Bir aylık bir sürenin önemli bir bölümünde aşağıdakilerden iki ya da daha çoğunun bulunması:

  • Sanrılar
  • Varsanılar
  • Dezorganize (dağınık- amaçsız) konuşma
  • İleri derecede dezorganize (dağınık- amaçsız) ya da katatonik (donakalma) davranış
  • Negatif belirtiler; duygusal küntlük, düşünce içeriğinin fakirleşmesi ya da istem yokluğu

B. Toplumsal/ meslekî işlev bozukluğu:

İş, kişiler arası ilişkiler ya da kendine bakım gibi önemli işlevsellik alanlarından birinde ya da daha fazlasında, hastalık öncesine göre belirgin bozulma. 

C. Süre:

Belirtiler en az 6 aydır sürüyor olmalıdır. Bu 6 aylık sürenin en az 1 aylık döneminde A tanı ölçütünü karşılayan belirtiler bulunmalıdır.

Şizoaffektif bozukluğu ve duygudurum bozukluğunun dışlanması ve madde kullanımının ve genel tıbbi duruma bağlı bozukluğun dışlanması gerekir.

Yani şizofreni belirtileri başka bir hastalığın ya da maddenin etkisine ikincil olarak belirmiş olmamalıdır. Örneğin parkinsonda kullanılan bazı ilaçlar (L-Dopa) dopamin etkinliğini artırdığından pozitif belirtilere sebep olabilirler. Ya da kokain ve psikostimülanlar (amfetamin gibi) da paranoid şizofreni benzeri tablolara sebep olabilir. Bunları şizofreni kategorisinde değerlendirmiyoruz. Çünkü ilaç ya da madde kesildiğinde bu belirtiler büyük ölçüde geriler.

Şizofreniye Benzer Bozukluklar Nelerdir?

(Şizofreni Spektrumu Bozuklukları)

Sanrı ve varsanı gibi psikotik belirtiler sadece şizofrenide görülmez. Şizofreni dışında bazı psikiyatrik bozukluklar da bu belirtilerle seyreder. Bunlara şizofreni spektrumu bozuklukları denir. Şizofreniform bozukluk, şizoaffektif bozukluk, sanrılı bozukluk, kısa psikotik bozukluk, paylaşılmış psikotik bozukluk, genel tıbbi bir duruma bağlı psikotik bozukluk ve madde kullanımının yol açtığı psikotik bozukluk bu grupta yer alan bozukluklardır.

Şizofreniform bozuklukta şizofreni belirtileri en az 1 ay en fazla 6 ay görülür ve düzeldikten sonra eski işlevselliğe geri dönülür.

Şizoaffektif bozuklukta ise hem şizofreni hem de depresyon, mani, mikst form gibi bir duygu durum bozukluğu belirtileri beraber görülür. Bu bozuklukta alevlenme olduğu dönemde en az iki hafta belirgin duygu durum belirtilerinin olmadığı sadece sanrı ya da varsanıların olduğu bir süreç söz konusudur.

Sanrılı bozukluk şizofreni gibi kronik bir bozukluktur ancak önde gelen belirti sanrıdır. Şizofreni için A tanı ölçütü hiçbir zaman karşılanmamıştır. Sanrılar daha çok kötülük ve düşmanlık görme şeklinde olduğundan “Paranoya”, “Paranoid Bozukluk” olarak adlandırıldığı olmuştur. Ancak grandiyöz, erotomanik, somatik ve kıskançlık niteliğinde sanrılar da görülebilir.  Sanrılı bozuklukta bizar sanrı görülmez. Ayrıca işlevsellikte belirgin bozukluk yoktur. Sanrılarla birlikte duygudurum epizodları da ortaya çıkabilir ancak bunların toplam süresi sanrısal dönemden daha kısadır.

Kısa psikotik bozukluk belirtilen 4 pozitif belirti olan sanrı, varsanı, dezorganize konuşma ya da enkoherans ve ileri derecede dezorganize ya da katatonik davranış belirtilerinden en az birisinin birden başlaması ile karakterizedir. Şizofrenik belirtiler 1 gün ila 1 ay arasında sürer. Kişi atak geçtikten sonra hastalık öncesi işlevsellik düzeyine tam olarak döner. Kısa sürmesine rağmen işlevsellikteki bozulma yoğun olabilir. Daha önceden var olan kişilik bozuklukları (paranoid, histriyonik, narsisistik, şizotipal ya da borderline) kısa psikotik bozukluğa zemin oluşturabilir.

Paylaşılmış psikotik bozukluk yakın çevrede yerleşik bir sanrıı olan kişi ya da kişilerle yakın ilişki çerçevesinde bir psikotik ilişkinin gelişmesidir. Sanrılar içerik olarak birbirlerine benzerdir. Kişilerin bulundukları inanç ve kültüre ters gelmeyen niteliktedir ve bizar özellik taşımaz. Örneğin psikozun etkisiyle sürekli ibadet eden, kuran okuyan, tesbih çeken birisinin evliya ya da seçilmiş kişi olma sanrısı bazı inanç ve kültür ortamlarında kolaylıkla kabul görebilir. Çünkü bu tür yaşantılar o çevrelerce yadırganmaz. Bu, psikotik paylaşımı kolaylaştıran en önemli unsurlardan biridir. Paylaşılmış psikotik bozuklukta çoğunlukla paranoid ya da hipokondriak sanrılar görülür. %95 aynı ailenin 2 üyesi arasında yaşanır ve bu iki kişiden genellikle psikotik olan baskın gelir.

Genel tıbbi bir duruma bağlı psikotik bozukluk tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı olarak sanrı ve varsanıların gelişmesidir. Halüsinasynolar bütün duyu tipleriyle ilgili olabilir (görme, koku, işitme gibi). Bazı hastalıklarda etkene bağlı tipik duyulara bağlı sanrılar olabilir. Örneğin temporal lop epilepsisinde lastik yanığı kokusu, dini sanrılar, sağ parietal beyin lezyonunda da bedenin karşı tarafını yok sayma (kontlateral yok sayma sendromu) görülebilir.

Madde kullanımının yol açtığı psikotik bozukluk bir maddenin (kötüye kullanılabilen bir madde-ilaç, tedavi için kullanılan bir ilaç ya da toxinle karşılaşmak) doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı oluşan sanrı ve varsanıların olmasıdır. LSD, kokain, amfetamin türevi psikostimülanlar, hatta esrar psikotik tablolara sebep olabilirler. Sanrılarla giden, varsanılarla giden, entoksikasyon sırasında başlayan ve yoksunluk sırasında başlayan olmak üzere dört tipi mevcuttur.

Başka türlü adlandırılamayan psikotik bozukluk özgül bir tanı koymak için yeterli veri olmayan, klasik tanı ölçütleriyle çelişen ya da herhangi bir özgül psikotik bozukluk için tanı ölçütlerini karşılamayan psikotik tabloları kapsar.

Psikiyatri Tarihinde Şöhreti Olan Psikotik Tablolar Nelerdir?

Otopsikotik psikoz kişinin kendi vücudunun bir parçasını ya da tümünü (fantom olarak adlandırılır) sanki aynada görüyormuş gibi algılamasıdır. Görüntü genellikle renksiz ve saydam, ancak belirgindir. Herhangi bir ön uyaran olmadan birden ortaya çıkar ve kişinin davranışlarını taklit eder. Görsel olduğu gibi işitsel ya da diğer duyumlarla ilgili de olabilir. Kişi yaşadıklarını şaşkınlıkla ve üzüntüyle karşılar, bunun saçma olduğunu bilir.

Capgras Sendromunda kişi, çevresindeki kişilerin gerçek kendileri olmadığına, başkalarının onların yerine geçtiğine inanır. Parietal lop işlev bozukluğundan da kaynaklanabilir.

Fregoli (Binbir Surat) Sendromu kişinin, kendisine kötülük yapacağına inandığı kişinin bir aktör gibi değişik yüzler takındığına, değişik suratlara büründüğüne inanmasıdır.

Likantropi kişinin “kurt adam” olduğuna ilişkin varsanıdır. Kişi, kendisini ya da başkalarını kurt adama dönüştürebileceğine inanır.

Ötoskopi kişinin bir kendisi gibi bir eşinin olduğuna inanmasıdır.

Cotard Sendromu kişinin bütün varlığının, toplumdaki yerinin ve gücünün yanısıra kalbini, kanını ve bağırsaklarını yitirdiğinden yakınmasıdır. Megalomanik düşüncenin bir uzantısı olan immortalite (ölümsüzlük) sanrıları ile birlikte olabilir. Bu sendrom, nihilistik bir sanrısal bozukluk olarak da sınıflandırılmıştır. Genellikle şizofrenik ya da depresif bir epizodun hemen öncesinde ortaya çıkar. Tedavi edilinceye kadar devam eder. Altta yatan sebep tedavi edildiğinde kaybolur.

Şizofrenide Tedavi Yaklaşımları Nelerdir?

Şizofrenili hastaların %25-30’u tamamen iyileşir. Hiçbir tedavi yardım...

Şizofrenide Duygular Nasıl Etkilenir Ve Duygudurum Belirtileri Nelerdir?

Duygular, zihinsel işlevlerin en önemli malzemeleridir ve yönetsel faa...

Şizofrenide Ekt (Elektro Konvülsif Tedavi=Elektroşok) Nedir?

Elektro konvülsif tedavi (EKT), halk arasındaki tabirle “elektroşok” “...