Panik atak sırasında neler yapılmalı, nelere dikkat edilmeli ile ilgili Doç. Dr. Adnan Çoban'ın videosunu web sayfamızdan izleyebilirsiniz.
Panik Atak Sırasında Neler Yapılmalı?

<p>Panik atak aslında beynin Yanlış alarm ne yapıyor beyin herhangi bir tehlikeli durum söz konusu olmaksızın tehlikeli bir durum varmış korkulacak bir durum var mı Sinyali ortaya çıkarıyor ve kişi bu sinyali alıp aşırı bir korku tablosu derse giriyor buna bir örnek verelim işte bir binanın 30 katında sınız ve bir yangın alarmı söz konusu oldu Ne yaparsınız önce korkar kaygılarımızın endişeli kaçma için takım şeyler çaba sarf eder ancak sonra anons Hadise'den 8 bu yanlış aylardır yanlışlıkla alarma basılmıştır o zaman ne yaparız rahatlarız yangın olmadığını düşünürüz ve bir şekilde yolumuza devam panik atak esnasında bunun bir Yanlış alarm olduğunu bilmek öncelikle çok önem arz ediyor yani bunun bir panik atak olduğunu yanlışlıkla verilen bir alarmı olduğunu bildiğimiz ne zaman sıfır ona geçmiş panik at mücadelesi buna mukabil aynı şekilde beynin vücutta oluşturmuş olduğu belirtilere müdahale ederek de biz panik atağın şiddetini ve suresini panik atak esnasında kişiler çok sık yüzeysel nefes alırlar bu aslında vücudun işte oksijen ve karbon monoksit dengesini bozup fabrikadan daha da şiddetlendirme şiddetlenmesine sebep oluyor biz ne yapıyoruz böyle durumlarda kişinin deri baba az nefes alması dakikada 456 nefes alıp derin nefes alabilen kişi panik atak süresi ve şiddeti düşürmeyi başarabiliyor yine hastanede aşırı bir gerginlik söz konusu olabiliyor İşte buna müdahale ederek gevşeme egzersizleri kasları gevşeterek yine biz Panik atağı sure ve şiddetini düşürebiliriz panik atak esnasında demir ısısı düşüyor biliyorsunuz bunu işte panik atak yaşayan insanlar çok iyi bilir soğuk terleme dediğimiz dur kendini gösterir bu ısısını düşmesinden kaynaklanan bir durumdur ne yapıyoruz o zaman kişinin o üşümüş olan yerlerin ısıtılması da yine Periferik etkili çevresel etki ile beni rahatlama mesajı gönderiyor ve kişinin kısa süre içerisinde panik ataktan kurtulmasını sağlayabilir uçaksınız ve panik atak geçiyorsunuz bu çok sık karşılaşılan bir şey o filmlerde de görmüşsünüzdür bunu sıkça işte kese kağıdı toplatma sahneler aslında bu etkili bir yöntemdir şu açıdan etkidir panik hasar esnasında kişi çok sık ve yüzeysel nefes alıyor Bu Sırt ve yüzeysel nefes alma esnasında oksijen ve karbondioksit dengesi kanda bir şekilde bozuluyor çok Argon düşmüş olan karbondioksit dengesini yükseltebilmek için düzeltebilmek için kese kağıdı kobrat bak girişiminde faydalı olabileceğini düşünüyoruz kullanılabilecek bir yöntemdir işte sonuçta bu müdahalelerin esprisi şudur beyinden direk merkezi olarak rahatta sinyalini veremediğimiz zaman biz elif Erdem yani çevresel etkilerle beyler rahatlasın yani bu şekilde gönderebiliyoruz Bu da kişinin panik atağın süresini ve şiddetini azalt</p>

sizofreni-hastaliginin-tedavisi
Şizofreni Hastalığının Tedavisi

<p>Şizofreni hastalığının tedavisini, akut dönem tedavisi ve uzunlamasına tedavi olarak ikiye ayırabiliriz. Akut dönem tedavisi dediğimiz şey, kişinin alevlenme yaşadığı dönemdir. Yani halüsinasyonların, hezeyanların, pik yaptığı ve kişinin aşırı sosyal içe çekilme veya aşırı saldırganlık kendini koruma davranışları içerisine girdi. Kendisine ve çevresine zarar verme riskinin söz konusu olduğu dönemlere biz AKUT alevlenme dönemleri diyoruz. İlk Akdağ. Kişinin alınıp hastaneye yatırılması. Böyle bir durumda çünkü mutlaka bizim eh klinik gözlemler almamız gerekiyor hastamızı. Hastaneye yatırılması ve gerekli müdahalenin yapılması son derece önemlidir. Bunun altını çizmek istiyorum çünkü ilk atakta genelde aileler hastalığı konduramıyorlar, hatta gizleme eğilimi içerisine giriyorlar ve hastanın hastalığın kronikleşmesine sebep oluyorlar. Peki bu AKUT alevlenme döneminde ne yapıyoruz? Kişiyi mutlaka klinik müşahede altına alıyoruz, hastaneye yatırıyoruz. Bu hastane ortamında neler yapıyoruz? Tabii hastane ortamında yoğun bir ııı girişim söz konusu olmak zorunda. Çünkü kişi kendisine de zarar verme noktasına geliyor. Ne yapıyoruz? İlaç tedavisi. Yoğun bir ilaç tedavisi. Kontrol altına alınacak ilaç tedavisi. İlaç tedavileri artık eskisi gibi yan etkileri olan ilaçlar söz konusu değil. Şimdi artık güvenlidir.<br /> <br /> Yan etkisi minimal düzeyde olan ve etkinliği yüksek olan ilaçlar var. Ama beraberinde eğer çok aktif bir mm süreç söz konusuysa mm halk arasında elektroşok adını ve verdiğimiz elektrokonizm terapi. Bizim mutlaka uygulamamız gerekiyor. Bakın bu tedavi hakkında da çok yanlış inançlar söz konusu. Yani bu elektroşok adından hareket de kişiyi şoka soktuğu veya işte kişinin beynindeki bütünlüğü bozdu. Geri dönüşümsüz birtakım hasarlara sebep olduğu gibi birtakım inanışlar var. Bunların hiçbir tanesi gerçeği yansıtmamaktadır. Elektroşok tedavisi, elektro kondisp terapi, EKT dediğimiz son derece güvenilir ve hayat kurtarıcıdır. Bu sürecin hastanedeki sürecin kısalmasına yardımcı olur. Hatta biz hamile kadınlarda ilaç kullanamıyoruz, Bazen elektrokomisi terapiyle onların depresyondan ve şizofrenden kurtulmalarını sağlayabiliyoruz.<br /> <br /> Yaşlı insanlarda bile elektrokom ve terapi kullanılabiliyor. Bu parantezten sonra devam etmek gerekirse bu hastane periyodunda hastanın belirtilerinin azalmasını, periyodunda hastanın belirtilerinin azalmasını, şiddetinin azalmasını sağlıyoruz. Belli bir aşamaya gördüğümüzde artık yani dışarı çıkabilir, dışarda tedavisine devam edebilir kanaatine eh vardıktan sonra hastayı taburcu ediyoruz. Ancak bu hastane eh periyodunda bir hekimin yapması gereken çok önemli bi şey var. O da nedir? Aileyi eğitmek. Burada aileyle kooperayon hekim, aileden efendim gerekli bilgileri alıyor. Onların&nbsp;çarpıkları varsa mücadele noktasında sorunları söz konusuysa onları&nbsp;kendilerine öğretiyor ve çıktıklarında ne yapacağını bir şekli gelmiş oluyor. Eğer bir hekim bunu yapmazsa şizofren hastasının ailesiyle görüşmezse tedaviyi eksik bırakmış olur. Sonuçta hasta, hastaneden çıktıktan sonra artık bizim psikoterapötik ve psikososyal rehabilitasyon yöntemlerini devreye sokmamız lazım.</p>

depresyonun-zihinsel-belirtileri-nelerdir
Depresyonun Zihinsel Belirtileri Nelerdir?

<p style="margin-top:13px; text-align:left"><span style="line-height:100%">Depresyonun zihinsel belirtileri bizim için son derece önemli belirtilerdir. Çünkü bu belirtilere müdahale edilmediği takdirde kişide kalıcı bir takım zihinsel sorunlar baş gösterebilmektedir. Bunların başında dikkat ve konsantrasyon sorunları gelmektedir. Kişi dikkat ve konsantrasyon sağlamada güçlük yaşar ve buna bu sebepten hafıza hücrelerininde fonksiyon bozukluğu, fonksiyon işlev bozukluğu eşlik ettiğinde bir unutkanlık Tablosu da eklenebilir. Yani dikkat sorunları ve beraberindeki unutkanlık, hafıza sorunları depresyonun en önemli zihinsel belirtileridir. Bu belirtiler kendisini farklı şekillerde gösterebilir. Mesela kişi eşyalarını sağda solda unutmaya başlayabilir. Efendim bir takım dalgınlıklar baş gösterebilir. Ev hanımları efendim ocakta sık sık yemek yakmaya işte Yemekleri unutmaya başlayabilir. Veya dolabı açar. Ya ben ne alacaktım buradan? Odaya girer, buraya niçin gelmiştim tarzında sorular bu tarz yaşantılar. Kendini sıkça göstermektedir. Aynı zamanda çalışan insanlarda da mesela öğrencilerde özellikle çalıştıkları şeyleri unutma durumunu sıklıkla görebilmekteyiz. Veya muhasebeci diyelim. Bir yerde hesap kitap işiyle ilgileniyor. Sık sık hata yapmaya başladığını görebiliriz. Sonuçta İlerleyen yaşlarda depresyon belirtileri, zihinsel belirtiler o kadar ileri bir safhaya gelebilir ki bazen biz bu tabloları, bunama, demans tablolarıyla bile eh karıştırabiliriz ki biz buna demans diyoruz. Yani depresyonda, ileri derecede unutkanlığın olduğu tablolara yani yalancı bunama adını veriyoruz. O yüzden depresyonun zihinsel belirtilerinin tanınması ve buna yönelik bi takım eh tetkiklerin yapı testlerin yapılması ve bununla beraber destek tedavisinde bulunması son derece önemlidir.</span></p>

Bağımlılık, dünyanın en büyük ruh sağlığı sorunudur. Sadece erişkinleri değil, artık çocuk ve ergenleri de etkileyen bir boyuta gelmiştir. Dünyada her yüz kişiden birinin, daha beşinin alkol, eroin, kokain, esrar gibi maddelere bağımlı olduğu görülmekte ve her geçen yıl bağımlı insan sayısında artış yaşanmaktadır. Bu kadar önemli bir ruhsal soruna rağmen, bağımlılıkta uygulanan genel tedavi yaklaşımları arzu edilen başarı oranını yakalayamamıştır. Bugün her yüz bağımlıdan seksen beşi bir yıl içerisinde tekrar kullanmaya başlamaktadır. Yani mevcut tedavilerin başarı şansı yüzde on beş gibi çok küçük bir orandadır. Bu nedenle, genel tedavi yaklaşımlarını destekleyen yeni tedavilere ihtiyaç vardır. Son yıllarda bağımlılığa yönelik güçlü ilaçlar geliştirilmiştir. Önceden sadece depresyon, anksiyete ve dürtü kontrolüne destek olacak ilaçlar kullanılırken, artık direkt bağımlılığın belirtilerine müdahale eden ilaçlar geliştirilmiştir. Bu ilaçlar, yoksunluk ve aşerme reaksiyonlarını önleyerek bağımlıların tedavi uyumunu arttırmakta ve onları konusunda cesaretlendirmektedir. Galaxon, eroin bağımlılarında yoksunluğu ve aşermeyi azaltmaktadır. Çift formuyla, gerekse üç ayda bir yapılan depo iğne formuyla eroin bağımlarında büyük ümit vaat etmektedir. Yine önemli bir ilaç, Nanmeden, alkol, eroin ve esrar bağımlılığından üç ayda bir kullanılan demo iğne formuyla yüz güldüren sonuçlar ortaya koymaktadır. Bu anoksenin, özellikle kokain bağımlılığında aşerme ve yoksunluğu önleyerek tedaviye büyük katkı sunduğu belirtilmektedir. Bana yükseldiğim konsta formu üç ayda bir kişiye uygulanarak tedaviye uyuma destek vermektedir. Bu ilaçlar, yoksunluk, aşerme gibi direkt bağımlılık semptomlarına etki ettiği için tedavi başarısına büyük katkı sunmaktadırlar. Son yıllarda bağımlılık tedavisinde yıldızı parlayan bir yöntem de TMS tedavisidir. TMS tedavisinin aşerme ve aşırı istek konusunda önemli bir azaltıcı etkisinin olduğu bildirilmektedir. Beynin belli bölgelerinden belli frekanslarda manyetik uyarım verilerek yapılan TMS tedavisi, eroin, alkol, kokain ve kumar bağımlılığındaki aşerme reaksiyonlarında etkili bulunmuştur. TMS, sadece ajanma özelinde değil, bağımlı bireylerde bulunan depresyon, obsesif-kompulsif bozukluk yani takıntı hastalığı ve kompozitif madde kullanımının önlenmesinde de etkili görülmüştür. Bu nedenle bağımlı bireylerde, el ele tedaviye direnç söz konusuysa, bağımlılık semptomları çok şiddetliyse, ilaç tedavisinin yanı sıra TMS tedavisi önerilmektedir. Son yıllarda geliştirilen bağımlılığın tedavisine yönelik ilaçlar ve TMS tedavisi, bağımlılığın biyolojik tedavisinde son derece umut vaat etmektedir. Bu nedenle bağımlı bireylerin bu tedavilerden haberdar olmaları ve bu konuda uzman psikiyatrlarla iletişime geçmeleri son derece önemlidir. Biz çok iyi biliyoruz ki travmalar, bağımlılığın en önemli sebeplerindendir. Hem kişiyi bağımlılığa götürürler hem de bağımlılık tablosunu şiddetlendirirler. Yerden terapisi, geçmiş travmalara müdahale ederek kişinin ruhsal olarak güçlenmesini sağlamakta ve bağımlılığın şiddetini azaltmaktadır. Bağımlılıkta yaşanan aşerme, yoksunluk, intoksikasyonlar, tıbbi sorunlar, yeniden başlamalar ve adli durumlar birer travma etkisi yaratarak kişinin maddeyi bırakma arzusunu engelleyebilmektedirler. Bağımlılık odaklı EMDR protokolleri, bunlara müdahale ederek kişinin bırakma isteğini ve inancını artırmaktadırlar. Sonuç olarak PNDR terapisti, hem bağımlılığa sebep olan travmaları hem de bağımlılığın sebep olduğu travmaları işlemleyerek tedavi başarısını büyük oranda arttırmaktadır. Bağımlılık tedavisi bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Geliştirilmiş özel ilaçlar, TMS tedavisi ve EMDR terapisi gibi yöntemlerle kişiyi bağımlılıktan kurtarıp özgür ve mutlu bir birey olarak hayata bağlamak mümkündür. Hadi zincirleri kıralım ve özgürlüğe yelken açalım.