Aşırı derecede şişmanlamaktan korkmayla karakterize bir bozukluktur. Kişinin beden ölçülerini algılaması bozulmuştur. Kemikleri sayılacak derecede zayıf olmasına rağmen aynaya baktığında kendisini şişman olarak görür. Bunun sonucunda yemeyi reddeder ve hayatı tehdit eden kilo kayıpları gelişir. Ruhsal bozukluklar içinde ölümle sonuçlanabilecek nadir bozukluklardandır. 

Kişi aşırı zayıflamasına karşın yemek yememekte ısrar eder. Yeterli miktarlarda yediği zamanlarda suçluluk ve kilo alma korkusuyla yediklerini çıkartır.

Kusmayı kişinin kendi isteğiyle ya da gayri ihtiyari olabilir. Kişilerde genel olarak vücudu şişman olarak algılamanın yanında bedeninin bazı bölümlerini şişman olarak algılama da olabilir. Mesela bacakları kalın, yüzü geniş, kafası büyüktür. Bazı kişilerde şişmanlık nedeniyle sürekli bir hareket hali söz konusudur. Aşırı derecede aerobik, jimnastik, plates gibi spor etkinliklerinde bulunur. Vakaların yarısında idrar söktürücü ve ishal yapıcı ilaç alımı gözlenir. Anoreksiya atakları sırasında kişi gizli gizli yer ve ailesiyle birlikte sofraya oturmaz. Tek başına yer ve kusar. 

Hastalığın görülme sıklığı, endüstrileşmiş ülkelerin orta ve üst sosyoekonomik sınıflarında binde bir ila beş olarak bildirilmektedir. Kadınlarda erkeklerden yirmi kat daha fazla rastlanır. Batı kültürüne uzak toplumlarda nadir görülen bir bozukluk olarak kabul edilmekle beraber doğu toplumlarında da hızla artmaktadır. 

Genellikle ergenlik dönemlerinde ve ortalama 17 yaşlarında başlar. Bedenle uğraşının arttığı, kişide beğenilme arzusunun süt noktaya çıktığı ergenlik dönemi bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. 40 yaşından sonra pek görülmemektedir. 
Bu kişilerin zihinleri sürekli yeme ve kilo alma ile meşguldür. Birçoğunda bedeninin kontrolünün elden gideceği tehdidi vardır. Başlangıç genellikle fazla kilolu veya şişman olduğunu düşünen kişinin diyete başlamasıyla tetiklenir. Erkek arkadaştan ayrılma, aileden birini kaybetme, cinsel taciz veya fiziksel tacizler hastalığı ortaya çıkarıcı etken olarak karşımıza çıkar. Özellikle küçük yaşlarda yaşanan travmalar kendisini bu şekilde gösterebilmektedir.

Manken Haberleri Bir Risk Etkeni

Ülkemizde ve dünyada abartılı magazin haberleri bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu programlarda reyting materyali haline getirilmiş olan mankenler, ergen kişilere bir idol gibi dayatılmaktadır. Beden ölçülerinin genetik bir yönünün olduğu, kişiden kişiye görüntünün ve ideal ölçülerin değişebileceği gerçeği adeta yok sayılmaktadır. Bu ergeni idealize ettiği mankenlerin beden ölçülerine ulaşma arzusu ve gayreti içine itmektedir. Sonuçta yatkınsa anoreksiya ortaya çıkmaktadır. 

Prenses Diana, ünlü mankenlerden Selin Tokyay meşhur anoreksiya hastalarından.

Tedavide etken olan sebepler araştırılır, travmatik bir yaşantı varsa ortaya çıkarılır ve çözümlenme çalışmaları yapılır. Son yıllarda travma yönelimli terapiler büyük başarı sağlamaktadır. Özellikle EMDR gibi yöntemler kişinin bilinçdışında yaşadıkları çatışmaları tespit etmede ve gidermede son derece etkilidir.

DOÇ. DR. ADNAN ÇOBAN

PSİKİYATRİST-PSİKOTERAPİST

Anoreksia Nervosa Nedir? Hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsanız eğer ki; İlgili linke tıklayabilirsiniz.

https://www.adnancoban.com.tr/anoreksia-nervosa