Yaygınlaşmış kaygı bozukluğu hayatın her alanında endişe verici, üzücü bir durumla karşılaşılacak olma kaygısının yaşandığı bir ruhsal rahatsızlıktır. “Her şeyden endişe ediyorum. İçimde her an kötü bir olay olacakmış korkusu var. Çocuğum biraz geç kalsa acaba bir şey mi oldu… Eşim aramasa acaba başına bir şey mi geldi… Trafik kazası mı geçirdi diye kaygılanıyorum. Günde 10 defa annemi arıyorum acaba sağlıklı mı diye, gece eşimin veya çocuklarımın ölecekler diye nefeslerini kontrol ediyorum. İşlerim yolunda gidiyor, ancak her an bir şey olacak ve ben işimi kaybedeceğim diye korkuyorum” şeklindeki ifadeler bu rahatsızlıkta sıkça karşılaştığımız ifadelerdir.
Bu durum özellikle aşırı mükemmeliyetçi, detaycı, titiz, tez canlı, aşırı duyarlı kişiliklerde görülür. Bu kişilerde kontrolcülük davranışı aşırıdır. Eğer bir stresli dönemden geçerlerse beyin kimyaları bozulur. Bu kimyasal bozulma kendisini “hayattaki hiçbir şeyi kontrol edemeyeceğim” düşüncesiyle gösterir. Sonuçta hayatın her alanında kaygıyla giden bu rahatsızlık oluşur.
Belirtileri şu şekildedir:
- Uyku bozuklukları: Uykuya dalamama, sık sık uyanma, korku ile uyanma, çok sık kabus görme gibi belirtiler oluşur. Sabahları uyandıklarında kendilerini dinlenmemiş ve hatta daha çok yorulmuş hissederler.
- Bitkinlik: Aşırı kaygılı bir durum olduğu için vücutta ve beyinde gereksiz bir hareketlilik söz konusudur. Bu hareketlilik aşırı enerji tüketimine yol açtığı için kişilerde yorgunluk, bitkinlik, enerji azlığı ve tükenmişlik gibi belirtiler ortaya çıkar.
- Baş ağrısı: Kafa derisinin altındaki kaslardaki kasılmalara bağlı olarak kan akımında azalmalar olur. Bu da gerilim tipi baş ağrılarına sebep olur.
- Kalp atımında hızlanma olur.
- Problemlere yoğunlaşmakta ya da karar almakta zorluk çekme: Aşırı kaygılı düşünceler beyni meşgul ettiği için zihinsel performans düşer. Dikkat ve konsantrasyon zayıflar ve unutkanlıklar oluşur.
- Kişinin bir karar almasında, bu kararın endişe kaynağı haline gelmesi: Kişi her attığı adımda bir tehlikeli durumla karşılaşacağını düşündüğünden karar vermede zorlanma yaşar. Hem zihinsel performansın düşmesi hem de bu tehlike algısı karar verme yetisini zayıflatır. Sıradan iş yükümlülükleri, ekonomik durum, aile üyelerinin ya da kişinin kendisinin sağlığı, basit ev işleri gibi durumlar bile endişe doğurabilir.
Tedavide Neler Yapılır?
Öncelikle beyin kimyasını düzenleyen antistres ilaçlar başlanmalıdır. Bunun yanında olumsuz kişilik özelliklerini revize eden, geçmişteki travmatik yaşantıların etkilerini nötralize eden psikoterapi yöntemleri de başlanmalıdır. Son yıllarda travma tedavisinde son derece etkili olan EMDR yöntemi bu konuda da çok başarılı sonuçlar alınmasını sağlamaktadır.
PROF. DR. ADNAN ÇOBAN
PSİKİYATRİST-PSİKOTERAPİST
Psikiyatrist & Psikoterapist • EMDR (Avrupa EMDR Derneği sertifikalı)
Prof. Dr. Deniz Adnan ÇOBAN
Travma ve EMDR, rTMS, bağımlılıklar, depresyon ve anksiyete bozuklukları (OKB, panik, fobiler), bipolar bozukluk, şizofreni, çift terapileri; spor ve havacılık psikolojisi, müzik terapi.