bonzai-bagimliligi
Bonzai Bağımlılığı Hakkında Merak Ettikleriniz

<p><span style="line-height:100%">Bozai bağımlılığı zaten son yıllarda sık sık efendim medyada gündeme gelen ve maalesef birçok ailenin karşılaştığı bir felaket. Diğer uyuşturucu maddeler kadar zararlı ama onlardan çok daha önemli olan bir zararı düzenli bir şekilde içildiği zaman kesin ölümle sonuçlanması. Yani bonzai öldüren bir uyuşturucu madde. Ve son yıllarda maalesef on iki on bir yaşlarında bile çocukları zehirleyen bir madde haline geldi. Biz bonzai bağımızı çocukla çok karşılaşıyoruz tabii. Maalesef son yıllarda. Ve geldiklerinde bu çocukların diğer bağımlılıklarda var olan birtakım mekanizmalara yaşadıklarını görüyoruz. Mesela birçoğu kız arkadaşından ayrılma veya erkek arkadaşından ayrılma gibi çok basit bir basit görebileceğimiz, sıradan görebileceğimiz bir travma veya efendim annesini veya babasını kaybetme gibi bir hayat olayıyla olumsuz bir hayat olayıyla başlıyor. Bu madde. Bu çocuklarda eğer sahiplerime ve efendim çocukların bütün bu ruhsal sorunlarını net bir şekilde ortaya koyabilme başarısını sağlayabilirsek tedavide de bu oranda yüz güldürücü sonuçlar alabiliyoruz. Fakat bu bonzai bağımlılığında diğer bağımlı madde bağımlılıklarında olduğu gibi kaçırılmaması gereken bir husus var. O da aile hususu. Bonzai bağımlılığında ailelerin aktive edilmesi, yönlendirilmesi, bilinçlendirilmesi, tedavi açısından son derece önemli bir eh olgudur. Biz eh çoğu zaman bize gelen çocuklarımızı işte hastane tedavisi ya işte arındırma, boşaltı yani temizlenme tedavisi ve beraberinde psikoterapi yardımında bulunurken aynı zamanda aileleri de bilinçlendiriyoruz. Aileleri bilinçlenen ve arzu ettiğimiz eh destek seviyesine giren çocukların yüzde doksanın üzerinde tedavi olduklarını biz eh bizatihi klinik uygulamamızda görüyoruz. O yüzden diyoruz ki Bonzai'de klasik tedavinin yanında, aile desteği, aile bağlarının güçlendirilmesi ve ailenin aktive edilmesi son derece önemlidir.</span></p> <p>&nbsp;</p>

adnan çoban,psikolog,psikiyatrist,online terapi,ergenlikte bağımlılık,travma,psikolojiktravma,travmatedavisi
Travma Sonrası Stres Bozukluğu Tedavi Edilmemesi Durumunda Kalıcı Hale Gelir mi?

<p>travma sonrası stres bozukluğu müdahale edilmediği takdirde kronikleşen ve insan hayatını çok büyük sıkıntıya sokan bir psikiyatrik bozukluktur bedensel bir takım yakalarda başlayıp bütün zihinsel alanlara kadar birçok alanımızı etkiler mesela dikkat performansımızı düşürür beraberinde unutkanlığa sebep olur uyku kalitesi bozulabilir iştah kalitesi bozulabilir kişinin beden sağlığı bozulabilir bir takım metabolik rahatsızlıklar gelişebilir yine depresyon alkol ve madde bağımlılığı ilerleyen dönemlerde bir takım daha derin psikiyatrik rahatsızlıklar da kronikleşmiş olan travma sonra stres bozukluğunda kendini gösterebilir tedavi edilmemiş travma sonrası stres bozukluğu insanın bedeninde bir takım bozulmalar yaratabilir mesela ağrılar sızılar işte Fibromiyalji gibi bir takım rahatsızlıklar bu travma sonra stres bozukluğu tedavi edilmediğinde karşımıza çıkabiliyor ruhsal durumu bozabilir işte depresyon gibi madde bağımlılıkları gibi birçok psikiyatrik rahatsızlığa zemin hazırlar Yine Korkular kaygılar endişeler kişi in kaçınmalarını sebep olabilir sosyal performansını düşürebilir mesela iş Özel Yaşam dengesini bozabilir ki travma sonrası stres bozukluğu olan insanlarda en sık gördüğümüz şey emosyonel uyuşma halsizlik bitkinlik yorgunluk tükenmişlik ve sorumluluk alamama davranıştır en çok kendisini gösterdiği belirti budur O yüzden travma sonra stres bozukluğunun bir an önce tedavi edilmesi kronikleşmesi izin verilmemesi gerekiyor</p>

takinti-nedir
Takıntı nedir?

<p>Takıntı hastalığı takıntılarla seyreden bir ruhsal bir rahatsızlıktır. Takıntı ne demektir? Takıntı insanın aklına istenmeden gelen davetsiz misafir şeklinde gelen ve kişiyi de aşırı bunaltıyor. Sıkıntı yaratan düşüncelerdir. Böyle düşüncelerdeki düşünceler kişiyi bu sıkıntıdan, aşırı sıkıntıdan&nbsp; sıkıntı gidermek üzere birtakım davranışlara sürükler. Mesela aşırı kirlendiğini düşünen, sürekli kirlendiğini düşünen bir kişide sürekli el yıkama veya yıkanma davranışı ortaya çıkarır. Veya hastalıkla Gibi takıntılar ortaya. Yani sen hastasın. Sende bir rahatsızlık var şeklinde bir&nbsp; düşünce söz konusu oluyorsa o zaman ne olur? Sürekli hasta olduğuyla ilgili düşünceler, hasta olmadığını, kanıtlamaya dayalı davranışlar oluşur. Veya&nbsp; dini obsesyonlar verip, dinitakutlar dediğimiz bir ağız takıntılar vardır. Nedir bu?Mesela tanrıyla ilgili küfürler ortaya çıkar.&nbsp; mukaddes gördüğü şey kavramlarla ilgili birtakım kül küfürler, ileri geri konuşmalar şeklinde düşünceler ortaya çıkar. Budüşünceler Kişinin&nbsp; sürekli estağfurullah, tövbe,tövbegibi bir takım şeyleri söylenmeden, sürekli duaetmelerine ve hatta işte aşırı ibadet yapmalarına&nbsp; sebep olur. İşte biz bu&nbsp; mesela temizlik düşüncesine takıl tadı veriyoruz. Kirlenmişlik düşüncesine sürekli el yıkama olayına da kondisyon adını veriyoruz. O yüzden bu rahatsızlığımız obsesif kompulsif bozukluk adını veririz. Peki takıntı hastalığı&nbsp; neden birçok&nbsp; nedeni vardır. Bunun başında kimyasal nedenler var. Maddesinin aşırı düşmesinden dolayı beyin bazı alanlarında düşünceyi kontrol eden alanlarında sıkıntılar söz konusu ve bu sefer olumsuz düşünceler işte bu takıntı dediğimiz olumsuz düşünceler ortaya çıkar. Yine geçmiş&nbsp; dönemde yaşanmış travmalar.Mesela bir insanın yasak bir ilişki yaşaması o insanda bir temizlik obsesyonu, temizlik takıntısı şeklinde ortaya çıkartır.&nbsp; geçmişte yaşadığımız&nbsp; bizde bazı konularda hassasiyet ve takıntı dediğimiz&nbsp; düşüncelere sebebiyet veriyorlar. Peki tedavisi nasıl bu takıntı hastalığı? Tedavisi aslında çok kolay. Çok&nbsp; karmaşık bir tablo olmasına rağmen&nbsp; tedavisi bir yöntem oluşturulabilir bir tedavi programı&nbsp; çok&nbsp; basittir ve başarı oranı çok yüksektir. İlaç tedavisi olmazsa olmazdır burada. Kimyasal durumu düzeltmemiz şarttır. İlaç Tedavisine ilave eden düşünceler bu Negatif Düşünceler üzerinde yoğunlaşan kooperatif davranışı talepler ve travmaya bağlı bir&nbsp; eğer takıntı rahatsızlığı söz konusuysa travmayı çözmeye yönelik travmanın etkisini duyarsızlaştırmaya yönelik&nbsp; EMDR gibi travma terapilerinden son derece faydalanılmaktadır. İlaç artı terapiyle, tedavibaşarısı aşağı yukarı yüzde seksen, doksanlara kadar ulaşabilmektedir.</p>

Obsesif kompulsif bozukluk takıntı hastalğı belirtileri nelerdir ile ilgili Doç. Dr. Adnan Çoban'ın bilgilendirici videosunu web sayfamızdan inceleyebilirsiniz.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (Takıntı) Hastalığının Sebepleri Nelerdir?

<p>Takıntı hastalığının tedavisi klasik, psikiyatrik, prensiplere göre yapılır. Ne demiştik? Takıntı hastalığının en önemli biyolojik sebebi serotonin maddesinin düşmesidir. O yüzden serotonin maddesi düştüğünü varsayarak ne yapıyoruz? Anti opsesyonel ilaçlar kullanıyoruz. Serotonin düşüklüğü eee obsesif kompülsif bozuklukta, depresyondan çok daha fazla olduğu için bu tedavide biraz daha yüksek dozda antidepresan tedavi alması gerekiyor. Bundan dolayı korkmaya gerek yok. Çünkü bu ilaçlar, antidepresanlar güvenilir ilaçlardır. Yüksek dozlarda bile artık böyle gördüğümüz çok önemli yan etkiler söz konusu olmamaktadır. Diğer önemli tedavi yaklaşımı ise bilişsel davranışçı terapiler ve travma terapileridir. EMDR terapisi. Bilişsel davranışçı terapiler bu obsesyonların sebep olduğu olumsuz veya obsesyonlara sebep olan olumsuz düşünceli Inançları müdahale edip, bunların yerine olumlu düşünceleri koyma, prensiplerinden hareketle işlev görür. Napar? Mesela kişide özellikle mikropla karşılaştığı zaman mesela bir tehdit ve sanki tehlikedeymiş eh algısı söz konusu olur. Kişinin bunun farkına varması ve bunun yerine olumlu. Yani ben güvenilir bi ortamdayım, güvendeyim. Kendime güvenebilirim. Kendimden eminim gibi bi takım düşünceleri yerleştirmesi sağlanır. Davranışçı yöntemlerle terapist dediğimiz yani belli bir aşama kaydettikten sonra kişinin mesela elini defalarca yıkıyorsa diyelim yirmi defa yıkıyorsa bunu efendim normal saydı diyelim iki üç sayısına düşürmesi için birtakım üzerine gitme çalışmaları yapıyor. Obsesif kompulsif bozuklukta önemli bir ayrıntı tedavide özellikle önemli. Bir ani de şudur. Birçok hastanın ilaç tedavi veya bilişsel davranışlı terapilere cevap vermediğini görebiliyoruz. Bu tür durumlarda mutlaka bu hastaların geçmişten getirdikleri bir travma olup olmadığını araştırmak lazım. Özellikle tedaviye cevap vermeyen obsesif kompulsif bozukluk vakalarında geçmiş dönemde yaşanmış olan ve kirlenme suçluluk, yetersizlik, güvende hissetmeme, kendini efendim işte emniyette hissetmeme, tehdit altında, tehlike altında hissetme düşünce sıklıkla görebiliyoruz. O zaman böyle bir durumda ne yapıyoruz? Eğer bir travma söz konusuysa travmayı nötralize etmek için travmayı etkisini yok edebilmek için terapisi adını verdiğimiz bir terapi devreye sokuyoruz. Son yıllarda keşfedilmiş ve son derece etkili kısa süreli sonuç veren bir yöntem olarak terapisi, EMDR terapisi karşımıza çıkmaktadır.</p>

Bu üçlü, mizaç bozukluğu veya panik depresif bozukluk, tıbbi adıyla bipolar bozukluk, psikiyatrinin belki de en önemli rahatsızlıklarından biridir. Sorun, kişinin duygu durumunu ayarlayan sisteminin bozulmasıdır. İnsanda iki türlü, iki uçlu bir duygu durumu vardır. Mesela neşe, coşku duygusu da vardır, işte keder, üzüntü duygusu da. Normalde, normal bir beyinde insan, günlük içerisinde sınırları aşmaya giriş çıkışlar yaşar. Bazen düzdür, ama bu sınırları aşmaz, belli bir limiti vardır. Bu limiti aşmaya başladığında, eğer insandaki coşku, hareketlilik, sevinç, neşe duygusu veya öfke duygusu üst limitini düzenlemek çıkmaya başladığında, biz orada mani dediğimiz veya taşkınlık dediğimiz durumu görürüz.

Bu taşkınlık durumda ne olur? İnsanın düşüncelerinde, duygularında ve davranışlarında hızlanmalar söz konusudur. Mesela, iki uçuş mesleğinde bir durum söz konusudur, sürekli bir fikirlerin uçuştuğunu ve bunların dile getirildiğini düşünürse çıkacağız. Sürekli konuşan, sürekli bir şeyler anlatmaya çalışan, sürekli hareket eden, aşırı enerjiye sahip olabilir. Mesela, çok mülayim bir insansa, sürekli türkü şarkı okuyan, dans eden biri. İki saat uyur ama çok uyumuş gibi günlerce uyumaz, sanki saatlerce uyumuş gibi zinde olduğunu düşünürler.

Bu durum tabii ki psikososyal açıdan zararlara götürebilecek bir durumdur, mutlaka tedavisi gereklidir. Eğer böyle bir kontrolsüz bir tablo söz konusu ise, kişinin bir hastanede gözetim altında kalması, ilaç tedavisinin düzenlenmesi ve sonra düzgün bir psikiyatrik takip programını alması gerekebilir. Bu tablonun maliyeti yüksek olabilir, tedavi edildiği takdirde kişinin hastalığın izlerini tamamen sıfırlanır ve hiç hasta değilmiş gibi yaşayabilir. O yüzden hastanın ilaç tedavisine devam etmesi ve psikiyatri ile iyi bir diyalogda olması son derece önemlidir. Bu hastalıkta yüz güldürücü en önemli taraf şudur: İyi bir tedavi ile hastalığı belirtileri tamamen sıfırlanmış kişiler hayatlarına devam edebilirler. Burada tek bir şart vardır, ilaç tedavisine dikkat etmek ve hekimle ilişkiyi kesmemektir.