adnan çoban,psikolog,psikiyatrist,online terapi,anksiyete,sosyalkaygı
TMU Tedavisi Dirençli Depresyonda Etkili midir?

<p>Majör depresyon; mutsuzluk, hayattan tat alamama, hiçbir şeyden zevk alamama, isteksizlik, uyku ve iştah problemleri, dikkat konsantrasyon ve bellek bozuklukları, enerji azlığı, sosyal mesleki ve ailevi işlevsellikte azalma belirtileri ile seyreden bir psikiyatrik bozukluktur. En yaygın psikiyatri bozukluklardandır. Dünyadaki bütün hastalıklar arasında maluliyetin en önemli 2 sebebidir. Dünya Sağlık Örgütü yakın zamanda maluliyette 1. sıraya geçeceğini işaret etmektedir. Depresyon tedavi edilemediği takdirde sık sık tekrarlayan, yaşam kalitesini bozan, sosyal ilişkilerde ve ekonomik durumda bozulmaya ve hatta sakatlık ve ölümlere sebep olan çok ciddi bir psikiyatrik bozukluktur. O yüzden çok iyi takip ve tedavi edilmelidir. Depresyonda iyileşme kriteri toplam belirti şiddetinin en az %50'sinin azalmasıdır. Eğer bu düzelme %25-50 arasında ise yetersiz cevap %25'in altında ise tedaviye cevapsızlık yani tedaviye direnç olarak değerlendirilir. Depresyon tedavisi de bizim hedefimiz ise tamamen düzelmedir. Ancak araştırmalar uygun ve yeterli dozda ilaç tedavisine rağmen depresyonlu bireylerin sadece %30 40'ında iyileşme elde edilebildiğini göstermektedir. Depresyon tedavisi alan kişilerin %5-10’u tedaviye dirençli depresyondur. Tedaviye dirençli depresyon en az iki farklı gruptan antidepresanın yeterli doz ve sürede kullanılmasına rağmen düzelme elde edilemeyen depresyondur. Tedaviye dirençli depresyon söz konusu ise antidepresan etkiyi güçlendirici tedavilerin devreye sokulması şarttır. Tedaviye dirençli depresyonda direnci açmaya ve tedaviyi güçlendirmeye yönelik etkili yöntemlerden biri de transkranyal manyetik stimülasyon ya da diğer adıyla TMU tedavisidir. FDA 2008 yılında mevcut antidepresan tedavi protokolüne TMU'nun eklenmesini onaylamıştır. Tedaviye dirençli depresyonda FDA onay almış olan TMU tedavi direncinin aşılmasında önemli katkılar sunmaktadır. Depresyonda beynin sol ön bölgesinin arka yan kısmının işlevselliğinde bir bozulma söz konusudur. TMU tedavisinde depresyonda işlevselliği bozulmuş olan bu bölgeye belli frekans ve şiddette manyetik uyarılar verilerek o bölgenin kimyasal ve elektriksel işlevi arttırılmaya çalışılmaktadır. Ayrıca depresyonla ilişkili sinir hücrelerinin hücre çeperlerindeki ikinci habercilerin işlevleri de düzenlenerek antidepresan ilaçları olan direnç ortadan kaldırılmaya çalışılır. Dirençli depresyonda FDA'dan onay almış olan TMU, etkin güvenli bir güçlendirme tedavisi olarak mutlaka düşünülmelidir.</p>

Depresyonun fiziksel etkileri nelerdir, depresyon tedavi yöntemleri ile ilgili Doç. Dr. Adnan Çoban'ın video içeriğine web sayfamızdan ulaşabilirsiniz.
Depresyonun Fiziksel Belirtileri Nelerdir?

<p>Depresyon öyle bir rahatsızlıktır ki, kendisini sadece ruhsal ve zihinsel olarak göstermez, insan bedenini de etkiler. Bu etkiler daha çok hormonal yollarla ortaya çıkar. Örneğin, depresyonda iki stres hormonu da artar: adrenalin ve kortizol. Bu hormonların artmasına bağlı olarak bazı değişiklikler meydana gelir. Mesela, kortizol hormonu fazla arttığında kişinin kan yağlarında artış görülür. Bu durum sık sık kolesterol yüksekliği olarak adlandırdığımız kan kolestrol seviyesinde yükselmelere neden olabilir. Şekerin yükselmesi yine kortizolun etkisi altındadır; şekerin gereksiz yere kana fazla salgılanması ve buna bağlı olarak şeker yükseklikleri meydana gelir. Vücutta sıvı dengesizliği de görülür; aşırı sıvı tutulması tansiyon yüksekliklerine sebep olabilir. Özellikle kadınlarda adet döneminde bu sıvı tutulması aşırı şişkinlik şeklinde kendini gösterebilir.</p> <p>Depresyonun adrenalin hormonunun fazla salgılanmasıyla da ilişkilendirilen önemli bedensel yakınmalardan biri, kalbin gereksiz yere aşırı hızlanması ve yorulmasıdır. Ayrıca damarlarda büzüşmeye ve buna bağlı olarak tansiyonun yükselmesine neden olabilir. Kapiller damarlardaki aşırı baskı kasılmasından dolayı da vücutta uyuşmalar, karıncalanmalar, bel ağrıları, sırt ağrıları, baş ağrıları gibi çeşitli ağrılar yaşanabilir. Mide ve bağırsaklarda ortaya çıkan rahatsızlıklar da depresyonun önemli etkilerindendir. Özellikle kronik depresyonda bazı insanlar depresyonu mide rahatsızlığı şeklinde deneyimleyebilirler. Midedeki asidin fazla salgılanması karın ağrısı, şişkinlik, bulantı, kusma gibi belirtilere neden olabilir.</p> <p>Uykuda da depresyonun etkileri görülür. Kişinin uyku düzeni bozulabilir; uyku sorunları, uykuya dalma sorunu, sık sık uyanma veya gece uyanıp tekrar uyuyamama gibi problemler ortaya çıkabilir. Aşırı derecede fazla uyuma da görülebilir; kişi günde 15-16 saat uyuyabilir ve kendisini uykudan alamamakla birlikte aşırı yorgun, bitkin ve enerjisi tükenmiş hissedebilir. Bir başka önemli belirti de iştahın değişmesidir; kişide aşırı iştahsızlık veya aşırı yeme görülebilir. Bu da kilo kaybı veya kilo alımına neden olabilir. Cinsel fonksiyon bozuklukları da depresyonun bir belirtisi olabilir. Ürolojik kliniklerde ve cinsel fonksiyonla ilgili merkezlerde başvuran birçok insanın aslında depresyon hastası olduğu bilinmektedir. Depresyon kişinin cinsel isteğini ve ilgisini azaltabilir; bu da cinsel fonksiyon sorunlarına yol açabilir. Erkeklerde geçici iktidarsızlık ve ereksiyon sorunları, kadınlarda ise isteksizlik, orgazm olamama, cinsellikten zevk alamama gibi belirtiler görülebilir.</p>

obsesif-kompulsif-bozukluk-takinti-hastaligi-tedavisi
Obsesif Kompulsif Bozukluk (Takıntı) Hastalığı Tedavisi

<p>Takıntı hastalığının tedavisi klasik, psikiyatrik, prensiplere göre yapılır. Ne demiştik? Takıntı hastalığının en önemli biyolojik sebebi serotonin maddesinin düşmesidir. O yüzden serotonin maddesi düştüğünü varsayarak ne yapıyoruz? Anti opsesyonel ilaçlar kullanıyoruz. Serotonin düşüklüğü obsesif kompülsif bozuklukta, depresyondan çok daha eee fazla olduğu için bu tedavide biraz daha yüksek dozda antidepresan tedavi alması gerekiyor. Bundan dolayı korkmaya gerek yok. Çünkü bu ilaçlar, antidepresanlar güvenilir ilaçlardır. Yüksek dozlarda bile artık böyle gördüğümüz çok önemli yan etkiler söz konusu olmamaktadır. Diğer önemli tedavi yaklaşımı ise bilişsel davranışçı terapiler ve travma terapileridir. EMDR terapisi. Bilişsel davranışçı terapiler bu obsesyonların sebep olduğu olumsuz veya obsesyonlara sebep olan olumsuz düşünceli Inançları müdahale edip, bunların yerine olumlu düşünceleri koyma, Prensiplerinden hareketle işlev görür. Napar? Mesela kişide özellikle mikropla karşılaştığı zaman mesela bir tehdit ve sanki tehlikedeymiş eh algısı söz konusu olur. Kişinin bunun farkına varması ve bunun yerine olumlu. Yani ben güvenilir bir ortamdayım, güvendeyim. Kendime güvenebilirim. Kendimden eminim gibi bi takım düşünceleri yerleştirmesi sağlanır. Davranışçı yöntemlerle terapist dediğimiz yani belli bir aşama kaydettikten sonra kişinin mesela elini defalarca yıkıyorsa diyelim yirmi defa yıkıyorsa bunu efendim normal saydı diyelim iki üç sayısına düşürmesi için birtakım üzerine gitme çalışmaları yapıyor. Obsesif kompulsif bozuklukta önemli bir ayrıntı tedavide özellikle önemli. Bir ani de şudur. Birçok ııı hastanın ilaç tedavi veya bilişsel davranışlı terapilere cevap vermediğini eee görebiliyoruz. Bu tür durumlarda mutlaka bu hastaların geçmişten getirdikleri bir travma olup olmadığını araştırmak lazım. Özellikle tedaviye cevap vermeyen obsesif kompulsif bozukluk vakalarında geçmiş dönemde yaşanmış olan ve kirlenme suçluluk, yetersizlik, güvende hissetmeme, kendini efendim işte emniyette hissetmeme, tehdit altında, tehlike altında hissetme eee düşünce sıklıkla görebiliyoruz. O zaman böyle bir durumda ne yapıyoruz? Eğer bir travma söz konusuysa travmayı nötralize etmek için travmayı etkisini yok edebilmek için terapisi adını verdiğimiz bir terapi devreye sokuyoruz. Son yıllarda keşfedilmiş ve son derece etkili kısa süreli sonuç veren bir yöntem olarak terapisi, EMDR terapisi karşımıza çıkmaktadır.</p>

Takıntı hastalığının tedavisi klasik, psikiyatrik, prensiplere göre yapılır. Ne demiştik? Takıntı hastalığının en önemli biyolojik sebebi serotonin maddesinin düşmesidir. O yüzden serotonin maddesi düştüğünü varsayarak ne yapıyoruz? Anti opsesyonel ilaçlar kullanıyoruz. Serotonin düşüklüğü eee obsesif kompülsif bozuklukta, depresyondan çok daha fazla olduğu için bu tedavide biraz daha yüksek dozda antidepresan tedavi alması gerekiyor. Bundan dolayı korkmaya gerek yok. Çünkü bu ilaçlar, antidepresanlar güvenilir ilaçlardır. Yüksek dozlarda bile artık böyle gördüğümüz çok önemli yan etkiler söz konusu olmamaktadır. Diğer önemli tedavi yaklaşımı ise bilişsel davranışçı terapiler ve travma terapileridir. EMDR terapisi. Bilişsel davranışçı terapiler bu obsesyonların sebep olduğu olumsuz veya obsesyonlara sebep olan olumsuz düşünceli Inançları müdahale edip, bunların yerine olumlu düşünceleri koyma, prensiplerinden hareketle işlev görür. Napar? Mesela kişide özellikle mikropla karşılaştığı zaman mesela bir tehdit ve sanki tehlikedeymiş eh algısı söz konusu olur. Kişinin bunun farkına varması ve bunun yerine olumlu. Yani ben güvenilir bi ortamdayım, güvendeyim. Kendime güvenebilirim. Kendimden eminim gibi bi takım düşünceleri yerleştirmesi sağlanır. Davranışçı yöntemlerle terapist dediğimiz yani belli bir aşama kaydettikten sonra kişinin mesela elini defalarca yıkıyorsa diyelim yirmi defa yıkıyorsa bunu efendim normal saydı diyelim iki üç sayısına düşürmesi için birtakım üzerine gitme çalışmaları yapıyor. Obsesif kompulsif bozuklukta önemli bir ayrıntı tedavide özellikle önemli. Bir ani de şudur. Birçok hastanın ilaç tedavi veya bilişsel davranışlı terapilere cevap vermediğini görebiliyoruz. Bu tür durumlarda mutlaka bu hastaların geçmişten getirdikleri bir travma olup olmadığını araştırmak lazım. Özellikle tedaviye cevap vermeyen obsesif kompulsif bozukluk vakalarında geçmiş dönemde yaşanmış olan ve kirlenme suçluluk, yetersizlik, güvende hissetmeme, kendini efendim işte emniyette hissetmeme, tehdit altında, tehlike altında hissetme düşünce sıklıkla görebiliyoruz. O zaman böyle bir durumda ne yapıyoruz? Eğer bir travma söz konusuysa travmayı nötralize etmek için travmayı etkisini yok edebilmek için terapisi adını verdiğimiz bir terapi devreye sokuyoruz. Son yıllarda keşfedilmiş ve son derece etkili kısa süreli sonuç veren bir yöntem olarak terapisi, EMDR terapisi karşımıza çıkmaktadır.