Sosyal fobi tedavisi ile ilgili Doç. Dr. Adnan Çoban'ın bilgilendirici video içeriğine web sayfamıza ulaşabilirsiniz.
Sosyal Fobi Tedavisi

<p>Sosyal fobi hem ruhsal hem de fiziksel olarak birtakım belirtilere sebep olduğu için diğer psikiyatrik rahatsızlıklardaki prensiplere göre tedavi edilir. Eğer kişide aşırı bir anksiyete reaksiyonu söz konusuysa yani işte titreme, terleme, dikkat dağılması vesaire gibi bir takım durumlar yaşıyorsa ve kişinin hayatını ileri ileri boyutta çok şiddetli bir şekilde etkiliyorsa mutlaka ilaç tedavisini düşünmemiz gerekiyor. Fakat tek ilaç tedavisi sosyal fobinin tedavisinde yeterli değildir. Beraberinde bazı terapi yöntemlerinde devreye sokmak son derece yüz güldürücü olmaktadır. Yani ilaç tedavisi artık terapilerle yüzde doksanların üzerinde başarılar elde etmek mümkündür. Sosyal fobi kişilerin yanlış bildiği bir bilgiyi öncelikle vurgulayarak ortaya koymak istiyorum. Yani sosyal kopi tamamen tedavi edilebilen bir bozukluktur. Birçok benim durumum artık düzelmez. Ben tedavi olmam düşüncesiyle doktora birey müracaat etmiyorum. Ki bunların birçoğunda bu sosyal fobik rahatsız olan insanların birçoğunda depresyon gelişiyor ki bu çok önemli bir etkendir. Ve alkol madde bağımlılığı gelişiyor. Yani sosyal fobiden çok daha önemli arz eden birtakım önemlilik arz eden rahatsızlıklar da devreye giriyor. Mesela sosyal fobiliklerin yüzde on dokuzunda alkol ve madde da kendini gösteriyo. Çünkü sosyal fobik kişiler rahatlamak için alkol alkol alıyorlar. Alkol aldıkları zaman rahatlıklarını istediği bu şekilde eh insanlarla iletişime geçebildiklerini görüyorlar. Bu bir zaman sonra tabii alkol bağımlılığında eh tabloya eh ekliyor. Yine kişiler ümitsizliğe sevk olduğu için yüzde atmış altısına. Bak sosyal politlerin yüzde altmış altısında depresyon da tabloya ekleniyor. Yani sonuçta sosyal kovidler eh hem rahatsızlıklarından hem de eklenen rahatsızlıklarından dolayı son derece mutsuz bir hayat yaşıyorlar. Halbuki tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır bu. Terapi olarak da kısaca şunu vurgulamak istiyorum. Sebeplere yönelik terapi yöntemleri sosyal fobide en yüz güldürücü terapi yöntemleri oluyor. İşte bu konuda travmaları ele alan, travmaları keşfeden ve bunların beyinde işlemlenmesini sağlayan EMDR terapisi en etkili terapi yöntemlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Eh bu terapiyle çok kısa sürede efendim uzun süre tedavi olamamış sosyal pobiklerin tedavi olabildiklerini ve sosyal hayata tekrar eh katılabildiklerini eh biz eh müşahede ediyoruz. O yüzden eh bizim buradaki tavsiyemiz şudur, bir uzmana başvurup ilaç tedavisi artı bu tarz yöntemlerle hayata yeniden katılmayı başarmaları</p>

panik-atak-belirtileri-nelerdir
Panik Atak Belirtileri Nelerdir?

<p>Panik atak aslında beynin Yanlış alarm ne yapıyor beyin herhangi bir tehlikeli durum söz konusu olmaksızın tehlikeli bir durum varmış korkulacak bir durum var mı Sinyali ortaya çıkarıyor ve kişi bu sinyali alıp aşırı bir korku tablosu derse giriyor buna bir örnek verelim işte bir binanın 30 katında sınız ve bir yangın alarmı söz konusu oldu Ne yaparsınız önce korkar kaygılarımızın endişeli kaçma için takım şeyler çaba sarf eder ancak sonra anons Hadise'den 8 bu yanlış aylardır yanlışlıkla alarma basılmıştır o zaman ne yaparız rahatlarız yangın olmadığını düşünürüz ve bir şekilde yolumuza devam panik atak esnasında bunun bir Yanlış alarm olduğunu bilmek öncelikle çok önem arz ediyor yani bunun bir panik atak olduğunu yanlışlıkla verilen bir alarmı olduğunu bildiğimiz ne zaman sıfır ona geçmiş panik at mücadelesi buna mukabil aynı şekilde beynin vücutta oluşturmuş olduğu belirtilere müdahale ederek de biz panik atağın şiddetini ve suresini panik atak esnasında kişiler çok sık yüzeysel nefes alırlar bu aslında vücudun işte oksijen ve karbon monoksit dengesini bozup fabrikadan daha da şiddetlendirme şiddetlenmesine sebep oluyor biz ne yapıyoruz böyle durumlarda kişinin deri baba az nefes alması dakikada 456 nefes alıp derin nefes alabilen kişi panik atak süresi ve şiddeti düşürmeyi başarabiliyor yine hastanede aşırı bir gerginlik söz konusu olabiliyor İşte buna müdahale ederek gevşeme egzersizleri kasları gevşeterek yine biz Panik atağı sure ve şiddetini düşürebiliriz panik atak esnasında demir ısısı düşüyor biliyorsunuz bunu işte panik atak yaşayan insanlar çok iyi bilir soğuk terleme dediğimiz dur kendini gösterir bu ısısını düşmesinden kaynaklanan bir durumdur ne yapıyoruz o zaman kişinin o üşümüş olan yerlerin ısıtılması da yine Periferik etkili çevresel etki ile beni rahatlama mesajı gönderiyor ve kişinin kısa süre içerisinde panik ataktan kurtulmasını sağlayabilir uçaksınız ve panik atak geçiyorsunuz bu çok sık karşılaşılan bir şey o filmlerde de görmüşsünüzdür bunu sıkça işte kese kağıdı toplatma sahneler aslında bu etkili bir yöntemdir şu açıdan etkidir panik hasar esnasında kişi çok sık ve yüzeysel nefes alıyor Bu Sırt ve yüzeysel nefes alma esnasında oksijen ve karbondioksit dengesi kanda bir şekilde bozuluyor çok Argon düşmüş olan karbondioksit dengesini yükseltebilmek için düzeltebilmek için kese kağıdı kobrat bak girişiminde faydalı olabileceğini düşünüyoruz kullanılabilecek bir yöntemdir işte sonuçta bu müdahalelerin esprisi şudur beyinden direk merkezi olarak rahatta sinyalini veremediğimiz zaman biz elif Erdem yani çevresel etkilerle beyler rahatlasın yani bu şekilde gönderebiliyoruz Bu da kişinin panik atağın süresini ve şiddetini azalt.</p>

adnan çoban,psikolog,psikiyatrist,online terapi,ergenlikte bağımlılık,travma,psikolojiktravma,travmatedavisi
Travma Sonrası Stres Bozukluğu Tedavi Edilmemesi Durumunda Kalıcı Hale Gelir mi?

<p>travma sonrası stres bozukluğu müdahale edilmediği takdirde kronikleşen ve insan hayatını çok büyük sıkıntıya sokan bir psikiyatrik bozukluktur bedensel bir takım yakalarda başlayıp bütün zihinsel alanlara kadar birçok alanımızı etkiler mesela dikkat performansımızı düşürür beraberinde unutkanlığa sebep olur uyku kalitesi bozulabilir iştah kalitesi bozulabilir kişinin beden sağlığı bozulabilir bir takım metabolik rahatsızlıklar gelişebilir yine depresyon alkol ve madde bağımlılığı ilerleyen dönemlerde bir takım daha derin psikiyatrik rahatsızlıklar da kronikleşmiş olan travma sonra stres bozukluğunda kendini gösterebilir tedavi edilmemiş travma sonrası stres bozukluğu insanın bedeninde bir takım bozulmalar yaratabilir mesela ağrılar sızılar işte Fibromiyalji gibi bir takım rahatsızlıklar bu travma sonra stres bozukluğu tedavi edilmediğinde karşımıza çıkabiliyor ruhsal durumu bozabilir işte depresyon gibi madde bağımlılıkları gibi birçok psikiyatrik rahatsızlığa zemin hazırlar Yine Korkular kaygılar endişeler kişi in kaçınmalarını sebep olabilir sosyal performansını düşürebilir mesela iş Özel Yaşam dengesini bozabilir ki travma sonrası stres bozukluğu olan insanlarda en sık gördüğümüz şey emosyonel uyuşma halsizlik bitkinlik yorgunluk tükenmişlik ve sorumluluk alamama davranıştır en çok kendisini gösterdiği belirti budur O yüzden travma sonra stres bozukluğunun bir an önce tedavi edilmesi kronikleşmesi izin verilmemesi gerekiyor</p>

Şizofreni hastalığının biyolojik, psikolojik ve çevresel sebepleri söz konusudur. Biyolojik sebepler genelde genetik etkenlere bağlıdır. Nöro regülün bir adını verdiğimiz genin şizofreni hastalığında son derece etkili bir faktör olduğunu artık biliyoruz. Genetik çalışmalarla zaten bu yatkınlık tespit edilmiştir. Mesela birinci derece akrabasında akrabalarında şizofreni hastalığı olan kişilerde normal toplumda on binde seksen beş yüz gibi görülürken şizofren hastalığının dört on kat çok daha fazla görüldüğü tespit edilmiştir. Yine tek yumurta ikizlerinde bir ikizde hastalanma söz konusuysa diğer ikizde yüzde otuz beş oranında fizyofre hastalığının görüldüğü tespit edilmiştir. Yani sonuçta genetik yatkınlık, şizofrenin oluşumu açısından son derece önemlidir. Yine viral etkenler. Efendim eee bazı virüslerin insan beyindeki hücreleri, nöronları etkileyerek şizofreni eee sebep olan o genetik altyapıyı oluşturdukları üzerinde durmaktadır. Ki mesela kış aylarında doğan çocuklarda yaz aylarında doğan çocuklara nazaran şizofren hastalığının çok daha fazla görüldüğü gibi bir istatistikler bilgi de söz konusudur. Ancak burada vurgulamak istediğimiz önemli bir nokta var. Biyolojik Etkenler, genetik etkenler tek başına şizofren hastanın oluşumuna yeterli diğildir. Bir çok aile bize soruyor. Hocam işte bizim dedemizde efendim eh anneannemizde, babamızda, dayımızda, şizofren hastalığı var. Ben işte çocuğumun çocuğumun şizofren hastası olacağından korkuyorum. O yüzden hatta çocuk sahibi olmak istemiyorum gibi eh bi takım yakınmalarla, şikayetlerle gelen kişiler oluyor. Onlara özellikle şunu eh söyliycem, tek başına genetik yatkınlık, şizofreni hastalığının oluşması için yeterli diğildir. Bu bilgiden hareketle genetik etkenin tek başına şizofrenin eee oluşumunda yeterli olmayacağını söylemiştik. Mesela bir örnekle bunu açıklayalım. Tek yumurta ikizlerinde eş hastalanma oranı yüzde otuz beş. Yani bu bir manada şunu gösteriyor. Demek ki tek yumurta ikizleri bildiğiniz gibi yüzde yüz genetik olarak aynı tıpkı olan insanlardır. Birinde eee hastalık varsa diğerinde hastalanmama oranının yüzde altmış beş olduğunu gösteriyor. Yani çevresel etkenler çok daha oluyor. Nedir bu çevresel etkendir? Mesela psikolojik olarak en önemli etken eee hostil yani düşmanca tavırları olan paranoid, şüpheci, sürekli insanlarla kavga eden şizoit, insanlardan kaçan insanları sevmeyen, ilgisiz bir anne tipolojisi. Bu tip annelerin çocuklarında şizofren hastalığının çok daha fazla görüldüğü tespit edilmiştir. Yine Bazı toplumsal olaylar, mesela savaşların sonrasında ortaya çıkan açlık, kıtlık gibi birtakım durumlar, aşırı kentleşme, hatta çok ilginç bir şey vardır, bir bilgi vardır. Komşu komşuluğun az geliştiği, gerilediği yerlerde şizofren hastalığı çok daha fazla görülebiliyor. Göç, yine şizofreni hastalığını görülme sıklığını arttıran önemli bir etken. Yani sonuçta olaylarda şizofreniye bir zemin oluşturuyor. Eğer bunun kişide bir genetik yatkınlık da söz konusuysa hastalanma ihtimalini arttırıyor.