panik-atak-ve-kalp-krizi-arasindaki-farklar-neler
Panik Atak ve Kalp Krizi Arasındaki Farklar Neler?

<p>Panik atak hastalarının en çok korktuğu şey malumunuz kalp krizi geçiyor olmak o yüzden panik atak geçiren birçok kişi önce acillere kardiyoloji servislerine başvururlar burada belki onlarca geri çekilir ekoları yapılır neden tahliller yapılır teknikleri yapılır sonra bu işi biraz bilendir kar diyorlar rastlarlar sizin panik hatanız var dedim bir psikiyatriste gönderdiler peki o zaman kişinin kendisinin Aslında kalp krizi ile panik atağın ayırt edebilmesi doğru bir yere başvurma saçından son derece önem peki ne gibi farklılıklar var panik atağı her zaman bir çarpıntıyla başlar kalp krizi ise bir dövüş ağrısıyla yoğun bir göğüs ağrısı ile panik atakta ki göğüs ağrısı genelde kalbin üstünde de hesaplanıp geçer kalp krizi geçiren insandaki göğüs ağrısı ise dövüşün tam ortasındadır şiddetli bir şekilde yaygın bir şekilde kendini hisse panik atak esnasında ortaya çıkan göğüs ağrısı Fethiye Yılmaz herhangi bir o bölgede lokalize olur kalp krizi geçiren kişilerde ise çeneye boğaza sırta hatem-i de yayılan bir ağrı şekilde kendini göster önemli bir ayırt edici özellik panik atağı yaşayan kişilerin ağrıları hareketle geçer hareket ettikçe Bu kişiler yürüdükçe rahatlarlar kalp krizi geçiren neredeyse hareketle ve eforla ağrı daha da şiddetlenir dinlendikleri zaman bu arı gece bu çok önemli bir ayırt edici özellikler yine tansiyonun durumu da ayırt edici bir özellik olarak karşımıza çıkar panik atak belirtileri ne sayarken oynak tansiyondan bas panik atak esnasında Azrail'i fazla salgılandığı için tansiyon yükselir kalp krizi esnasında ise tam tersi tansiyon düşer ve kişi buna bağlı olarak Şok'a çok tablosu kalp krizi ile panik atağa arasındaki farklılıklar bunlardır ki çok önemli farklılıklar çok bariz parktadır bir kardiyolog bunu çok net bir görüp aslında kişiyi yönlendirmesi gerekir çoğu zaman kendi işimizi Maalesef bazen kendimiz koymak durumunda olabiliyoruz panik atak yaşayan bir insan eğer bunu bilirsen bir psikiyatra başvurur uygun tedavi ile bu şikayetlerden kurtul.</p>

Obsesif kompulsif bozukluk takıntı hastalğı belirtileri nelerdir ile ilgili Doç. Dr. Adnan Çoban'ın bilgilendirici videosunu web sayfamızdan inceleyebilirsiniz.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (Takıntı) Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

<p>Obsesif kompulsif bozukluk belirtileri obsesyonlar ve kompulsiyonlardır aslında. Ama bunun şu normal titizlikten ayrılmak lazım. Yani insanlar hayatlarında işte mikroba karşı, hastalığa karşı veya düzen tertip noktasında titiz olabilirler. Bu eğer günlük hayatlarını etkilemiyorsa, işlevlerini bozmuyor, sosyal ve mesleki, ailevi işlevlerini bozmuyorsa biz bunu hastalık zemininde ele alıyoruz. Hastalık zemini alacağımız şeyler ise daha çok insanın bütün bu işlevlerini bozan obsesyonlar ve kompulsiyonlardır. En sık karşılaştığımız obsesyonlar mikrop bulaşma veya kirlenme obsesyonlarıdır. Kişi kendisine mikrop bulaşacağından korkun. Sürekli elini yıkayabilir. İşte el sıkışmaktan, insanlarla efendim temas etmekten veya işte umumi tuvaletlere vesaire onlardan o kullanmaktan kaçıdır. Yine kuşku obsesyonları, kontrol obsesyonları, ki bu da çok sık görülen bir obsesyondur. Ne oluyor? Kişi ocağı kapattın mı? Işıkları kapattın mı? Ütü bir prizden çektin mi? Veya efendim kapıyı kilitledin mi düşünceleriyle sürekli kontrol eder bunları. Defalarca kontrol eder. Hatta kilometrelerce gidip dönüp tekrar kontrol edebilir. Dini obsesyonlar, metafizik obsesyonlar, görülen diğer önemli obsesyonlardır. Burada da kişinin aklına sürekli efendim Allah'a küfür veya işte mukaddes bir takım saydı. İnandığı değerlere karşı hakaretvari düşünceler veya bunları inkar eden düşünceler gelir. Kişi bundan dolayı suçluluk, günahkarlık duyarak sürekli tövbe tövbe estağfurullah gibi sözler söyler. Efendim ya aşırı işte namaz kılma, ibadet etme olur veya tamamen bunları hatırlattığı için kaçınma davranışları söz konusu olabilir. Yine efendim önemli yani bu yüzyılımızda önemli bir obsesyon eş cinsel olma obsesyonu veya işte homofobi dediğimiz durum. Kişinin aklına sürekli kendisinin eşcinsel olduğu işte hem hoşlandığı gibi bir takım düşünceler gelir. Kişiye aslında yabancı düşüncelerdi bunlar. Çok rahatsız eder. Bundan dolayı bir suçluluk hatta bir günahkarlık duygusu içerisine giren kişi ve eh bunun işte eh böyle bir şeyin olmadığını ispat edercesine bir takım davranışlar içerisine girer. Bu tür düşünceler açıklandı, açıldığı zamanda da sürekli konuşmaktan kaçınır. Kendi içinde büyük bir sıkıntı yaşar. Son olarak da hastalık eh takıntıları önemli takıntılardan. Nedir bunlar? İşte AIDS, hepatit, kanser gibi birtakım rahatsızlıklara yakalandığını düşünür kişiye. Sürekli aklına bu tür obsesyonlar gelir ve gider doktora eh defalarca, müteahhitlik defalar eh test eh o yaptırır, işte efendim tedavi olur veya işte eh muayene olur eh ama bir türlü tatmin olamaz ve defalarca bu eh sürer gider. Sonuç olarak obsesif bozukluk, obsesyonlar hayatını son derece etkileyen ve ızdırap veren ve mutsuz eden bir rahatsızlık olarak karşımıza çıkar.</p>

corona-virus-salgininda-korkmaktan-degil-korunmamaktan-korkalim
Corona Virüs Salgınında Korkmaktan Değil Korunmamaktan Korkalım

<p>Bir insan bir çatışma durumunda veya bir kaotik durumda veya işte yaşamış olduğumuz korona virüs salgını gibi bir travmatik olayla karşılaştığında kendini korumak adına ve karşılaştığı sorunu çözmek, onunla başa çıkmak adına birtakım mekanizmalar ortaya koyar. Biz bunlara savunma mekanizmaları diyoruz.<br /> <br /> Savunma mekanizmaları aslında kişiyi korumaya yöneliktir. Ancak bazı savunma mekanizmaları paradoksal bir şekilde kişiyi koruyalım derken aslında çözümden uzaklaşmaya götürür, sorunun ve krizin daha da büyümesine sebep olur. Örneğin bu korona virüs salgını esnasında inkar mekanizmasını çok sık bir şekilde gördük. Yani görmezden gelmek, yokmuş gibi davranmak,&nbsp;yadsımak, deore etmek, değersizleştirmek önemli bir şey yok, korkacak bir şey yok,&nbsp;bu kadar da büyütmeyin, tarzı yaklaşımları veya kadercilik bize bir şey olmaz, zaten öleceğiz,&nbsp;allah bizi korur, ölüme bir çare yok zaten. Şeklinde düşünceler&nbsp;ve davranışlar karşımıza sıklıkla çıkıyor. Bunlar bizim ilkel davranış&nbsp;modellerinden veya ilkel başa çıkma modellerinden bazıları. Bu tür durumlarda insanlar yaşamış oldukları çaresizliğe ve ümitsizliğe, tevekkül maskesini giydirerek bunu görmezden gelerek olayı küçümseyerek kaderci bir şekilde yaklaşarak sözde kendilerini korumaya çalışıyorlar. Ama bu koruma mekanizması, bu savunma mekanizması kişileri tedbir almaktan önlem almaktan uzaklaştırıyor. O zaman da krizin şiddeti daha da artıyor. Ve bu kişi hem kendisi için tehlikeli bir durum yaratıyor hem de başkaları için tehlikeli bir insan haline geliyor. Yapmamız gereken mutlaka korkacağız ve kaygılanacağız.</p>

Salgınların yarattığı psikolojilerin en başında ölüm korkusu gelir. Viral salgınlar tıpkı deprem sel, tsunami, yangın türü, doğal afetler gibi direkt insan hayatına kastettikleri için bir büyük ruhsal travma etkisi yaratırlar. Hatta bazı açılardan doğal afetlerin bile önüne geçerler. Doğal afetlerin birçoğu çok kısa sürede gerçekleştirir ve biter. Örneğin birçok insanımızı kaybettiğimiz Marmara depremi kırk beş saniye sürmüş. Türkiye bu bile bir deprem için uzun bir süre olarak kabul edilmiştir. Halbuki koronavirüs salgını aylardır devam etmektedir. Ve bu yüzden örseleyici etkileri çok daha şiddetli ve derin olmaktadır. Bizim koronavirüs salgınının travmatik etkilerinden korunmamız için mutlaka psikolojik desteğe ihtiyacımız söz konusudur. Bu konuda planlamaların organizasyonlarının yapılması son derece önemlidir.