sizofreni-hastaliginin-tedavisi
Şizofreni Hastalığının Tedavisi

<p>Şizofreni hastalığının tedavisini, akut dönem tedavisi ve uzunlamasına tedavi olarak ikiye ayırabiliriz. Akut dönem tedavisi dediğimiz şey, kişinin alevlenme yaşadığı dönemdir. Yani halüsinasyonların, hezeyanların, pik yaptığı ve kişinin aşırı sosyal içe çekilme veya aşırı saldırganlık kendini koruma davranışları içerisine girdi. Kendisine ve çevresine zarar verme riskinin söz konusu olduğu dönemlere biz AKUT alevlenme dönemleri diyoruz. İlk Akdağ. Kişinin alınıp hastaneye yatırılması. Böyle bir durumda çünkü mutlaka bizim eh klinik gözlemler almamız gerekiyor hastamızı. Hastaneye yatırılması ve gerekli müdahalenin yapılması son derece önemlidir. Bunun altını çizmek istiyorum çünkü ilk atakta genelde aileler hastalığı konduramıyorlar, hatta gizleme eğilimi içerisine giriyorlar ve hastanın hastalığın kronikleşmesine sebep oluyorlar. Peki bu AKUT alevlenme döneminde ne yapıyoruz? Kişiyi mutlaka klinik müşahede altına alıyoruz, hastaneye yatırıyoruz. Bu hastane ortamında neler yapıyoruz? Tabii hastane ortamında yoğun bir ııı girişim söz konusu olmak zorunda. Çünkü kişi kendisine de zarar verme noktasına geliyor. Ne yapıyoruz? İlaç tedavisi. Yoğun bir ilaç tedavisi. Kontrol altına alınacak ilaç tedavisi. İlaç tedavileri artık eskisi gibi yan etkileri olan ilaçlar söz konusu değil. Şimdi artık güvenlidir.<br /> <br /> Yan etkisi minimal düzeyde olan ve etkinliği yüksek olan ilaçlar var. Ama beraberinde eğer çok aktif bir mm süreç söz konusuysa mm halk arasında elektroşok adını ve verdiğimiz elektrokonizm terapi. Bizim mutlaka uygulamamız gerekiyor. Bakın bu tedavi hakkında da çok yanlış inançlar söz konusu. Yani bu elektroşok adından hareket de kişiyi şoka soktuğu veya işte kişinin beynindeki bütünlüğü bozdu. Geri dönüşümsüz birtakım hasarlara sebep olduğu gibi birtakım inanışlar var. Bunların hiçbir tanesi gerçeği yansıtmamaktadır. Elektroşok tedavisi, elektro kondisp terapi, EKT dediğimiz son derece güvenilir ve hayat kurtarıcıdır. Bu sürecin hastanedeki sürecin kısalmasına yardımcı olur. Hatta biz hamile kadınlarda ilaç kullanamıyoruz, Bazen elektrokomisi terapiyle onların depresyondan ve şizofrenden kurtulmalarını sağlayabiliyoruz.<br /> <br /> Yaşlı insanlarda bile elektrokom ve terapi kullanılabiliyor. Bu parantezten sonra devam etmek gerekirse bu hastane periyodunda hastanın belirtilerinin azalmasını, periyodunda hastanın belirtilerinin azalmasını, şiddetinin azalmasını sağlıyoruz. Belli bir aşamaya gördüğümüzde artık yani dışarı çıkabilir, dışarda tedavisine devam edebilir kanaatine eh vardıktan sonra hastayı taburcu ediyoruz. Ancak bu hastane eh periyodunda bir hekimin yapması gereken çok önemli bi şey var. O da nedir? Aileyi eğitmek. Burada aileyle kooperayon hekim, aileden efendim gerekli bilgileri alıyor. Onların&nbsp;çarpıkları varsa mücadele noktasında sorunları söz konusuysa onları&nbsp;kendilerine öğretiyor ve çıktıklarında ne yapacağını bir şekli gelmiş oluyor. Eğer bir hekim bunu yapmazsa şizofren hastasının ailesiyle görüşmezse tedaviyi eksik bırakmış olur. Sonuçta hasta, hastaneden çıktıktan sonra artık bizim psikoterapötik ve psikososyal rehabilitasyon yöntemlerini devreye sokmamız lazım.</p>

Sosyal fobi tedavisi ile ilgili Doç. Dr. Adnan Çoban'ın bilgilendirici video içeriğine web sayfamıza ulaşabilirsiniz.
Sosyal Fobi Tedavisi

<p>Sosyal fobi hem ruhsal hem de fiziksel olarak birtakım belirtilere sebep olduğu için diğer psikiyatrik rahatsızlıklardaki prensiplere göre tedavi edilir. Eğer kişide aşırı bir anksiyete reaksiyonu söz konusuysa yani işte titreme, terleme, dikkat dağılması vesaire gibi bir takım durumlar yaşıyorsa ve kişinin hayatını ileri ileri boyutta çok şiddetli bir şekilde etkiliyorsa mutlaka ilaç tedavisini düşünmemiz gerekiyor. Fakat tek ilaç tedavisi sosyal fobinin tedavisinde yeterli değildir. Beraberinde bazı terapi yöntemlerinde devreye sokmak son derece yüz güldürücü olmaktadır. Yani ilaç tedavisi artık terapilerle yüzde doksanların üzerinde başarılar elde etmek mümkündür. Sosyal fobi kişilerin yanlış bildiği bir bilgiyi öncelikle vurgulayarak ortaya koymak istiyorum. Yani sosyal kopi tamamen tedavi edilebilen bir bozukluktur. Birçok benim durumum artık düzelmez. Ben tedavi olmam düşüncesiyle doktora birey müracaat etmiyorum. Ki bunların birçoğunda bu sosyal fobik rahatsız olan insanların birçoğunda depresyon gelişiyor ki bu çok önemli bir etkendir. Ve alkol madde bağımlılığı gelişiyor. Yani sosyal fobiden çok daha önemli arz eden birtakım önemlilik arz eden rahatsızlıklar da devreye giriyor. Mesela sosyal fobiliklerin yüzde on dokuzunda alkol ve madde da kendini gösteriyo. Çünkü sosyal fobik kişiler rahatlamak için alkol alkol alıyorlar. Alkol aldıkları zaman rahatlıklarını istediği bu şekilde eh insanlarla iletişime geçebildiklerini görüyorlar. Bu bir zaman sonra tabii alkol bağımlılığında eh tabloya eh ekliyor. Yine kişiler ümitsizliğe sevk olduğu için yüzde atmış altısına. Bak sosyal politlerin yüzde altmış altısında depresyon da tabloya ekleniyor. Yani sonuçta sosyal kovidler eh hem rahatsızlıklarından hem de eklenen rahatsızlıklarından dolayı son derece mutsuz bir hayat yaşıyorlar. Halbuki tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır bu. Terapi olarak da kısaca şunu vurgulamak istiyorum. Sebeplere yönelik terapi yöntemleri sosyal fobide en yüz güldürücü terapi yöntemleri oluyor. İşte bu konuda travmaları ele alan, travmaları keşfeden ve bunların beyinde işlemlenmesini sağlayan EMDR terapisi en etkili terapi yöntemlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Eh bu terapiyle çok kısa sürede efendim uzun süre tedavi olamamış sosyal pobiklerin tedavi olabildiklerini ve sosyal hayata tekrar eh katılabildiklerini eh biz eh müşahede ediyoruz. O yüzden eh bizim buradaki tavsiyemiz şudur, bir uzmana başvurup ilaç tedavisi artı bu tarz yöntemlerle hayata yeniden katılmayı başarmaları</p>

corona-virus-salgininda-korkmaktan-degil-korunmamaktan-korkalim
Corona Virüs Salgınında Korkmaktan Değil Korunmamaktan Korkalım

<p>Bir insan bir çatışma durumunda veya bir kaotik durumda veya işte yaşamış olduğumuz korona virüs salgını gibi bir travmatik olayla karşılaştığında kendini korumak adına ve karşılaştığı sorunu çözmek, onunla başa çıkmak adına birtakım mekanizmalar ortaya koyar. Biz bunlara savunma mekanizmaları diyoruz.<br /> <br /> Savunma mekanizmaları aslında kişiyi korumaya yöneliktir. Ancak bazı savunma mekanizmaları paradoksal bir şekilde kişiyi koruyalım derken aslında çözümden uzaklaşmaya götürür, sorunun ve krizin daha da büyümesine sebep olur. Örneğin bu korona virüs salgını esnasında inkar mekanizmasını çok sık bir şekilde gördük. Yani görmezden gelmek, yokmuş gibi davranmak,&nbsp;yadsımak, deore etmek, değersizleştirmek önemli bir şey yok, korkacak bir şey yok,&nbsp;bu kadar da büyütmeyin, tarzı yaklaşımları veya kadercilik bize bir şey olmaz, zaten öleceğiz,&nbsp;allah bizi korur, ölüme bir çare yok zaten. Şeklinde düşünceler&nbsp;ve davranışlar karşımıza sıklıkla çıkıyor. Bunlar bizim ilkel davranış&nbsp;modellerinden veya ilkel başa çıkma modellerinden bazıları. Bu tür durumlarda insanlar yaşamış oldukları çaresizliğe ve ümitsizliğe, tevekkül maskesini giydirerek bunu görmezden gelerek olayı küçümseyerek kaderci bir şekilde yaklaşarak sözde kendilerini korumaya çalışıyorlar. Ama bu koruma mekanizması, bu savunma mekanizması kişileri tedbir almaktan önlem almaktan uzaklaştırıyor. O zaman da krizin şiddeti daha da artıyor. Ve bu kişi hem kendisi için tehlikeli bir durum yaratıyor hem de başkaları için tehlikeli bir insan haline geliyor. Yapmamız gereken mutlaka korkacağız ve kaygılanacağız.</p>

Salgınların yarattığı psikolojilerin en başında ölüm korkusu gelir. Viral salgınlar tıpkı deprem sel, tsunami, yangın türü, doğal afetler gibi direkt insan hayatına kastettikleri için bir büyük ruhsal travma etkisi yaratırlar. Hatta bazı açılardan doğal afetlerin bile önüne geçerler. Doğal afetlerin birçoğu çok kısa sürede gerçekleştirir ve biter. Örneğin birçok insanımızı kaybettiğimiz Marmara depremi kırk beş saniye sürmüş. Türkiye bu bile bir deprem için uzun bir süre olarak kabul edilmiştir. Halbuki koronavirüs salgını aylardır devam etmektedir. Ve bu yüzden örseleyici etkileri çok daha şiddetli ve derin olmaktadır. Bizim koronavirüs salgınının travmatik etkilerinden korunmamız için mutlaka psikolojik desteğe ihtiyacımız söz konusudur. Bu konuda planlamaların organizasyonlarının yapılması son derece önemlidir.