Konuşma ve dil kullanımındaki bozukluklar yazıya da yansır. Şizofrenili hastalarda sağlıklı insandan farklı olarak konuşmanın yerini bazen resim ve çizgiler alabilir. Hastalar, iç dünyalarını görsel dili kullanarak yansıtmaya ve bu şekilde iletişim kurmaya çalışır. Bu resimlerden bir kısmı kişinin varsanılarını bir kısmı da bilinçdışı çatışma, agresyon ve sanrılarını temsil eder. Buna ifade psikopatolojisi ya da psikopatolojik sanat adı verilir. Psikopatolojik sanat şizofrenili hastanın çizdikleri resimlerdeki ifade ve senbollerle duygu dünyalarını deşifre etmeye çalışır.

Şizofrenili hastalarda ontogenetik regresyon denilen bir durumdan söz edilir. Ontogenetik regresyon, şizofrenili hastanın duygu, düşünce ve davranış açısından, oral dönem denilen 0-1 yaş dönemine kadar gerilediğini ifade eder. Bu regresyon şizofrenili hastaların hem çizgilerine hem de yazılarına akseder.

Yazı, konuşmanın şekillerle ifadesidir. Hem sözel, hem de ihtiva ettiği çizgi ve şekiller dikkate alındığında grafiksel bir ifade aracıdır. İletişim becerilerini bozan şizofreni yazıda da bozulmalara sebep olur. Bu konuda ayrıntılı çalışma pek yoktur. Soyut düşünce bozulduğunda harf, zarf, edat, zamir gibi cümleyi tamamlayıcı unsurlar anlamlarını kaybeder ve hastalar bunları yazmamaya başlar. Soyut kelimelere yabancılaşma, soyut kelimelerdeki harflere de yabancılaşmayı getirir. Buna karşın hastaların somut kelimeleri yazabildikleri dikkati çeker. Şizofrenide görülen yazma şekli, cümle kuruluşu ve mana bakımından konuşma ve düşünce sistemindeki bütün bozuklukları yansıtır. Buna psikografik bozukluk adı verilir.

Şizofrenili hastalarda görülen yazıda görülen bozukluklar:

  • Sayfalar hiç boşluk bırakmamacasına kullanılır.
  • Kelimeler birbirine girer ve okunaksız bir hal alır.
  • Satırlar dalgalı, aralıklar düzensizdir.
  • Yazının basıncı genel olarak düşüktür. Kalem kâğıda hafifçe dokundurularak yazılır. Basınç yer yer değişir.
  • Kelimeler arasında büyük harflerin, yerli yersiz noktalama işaretlerinin kullanıldığı dikkati çeker.
  • Bir toparlanma (=rekonstrüksiyon) gayreti gibi kabul edilebilen ve Jung’un ilkel dînî metinlerde rastladığı araba tekerlekleri şeklindeki mandala işareti de yazılarda sıklıkla göze çarpar. Bunlar Jung tarafından kolektif bilinçdışına ait birer arketip olarak kabul edilir. Mandalalar şizofrenideki yıkımın kolektif bilinçdışına kadar uzandığını gösterir ve bilinçaltının derinliklerinden aktarılan bilgileri temsil eder. Hastalar bunları şuursuz bir şekilde çizerler ve sorulduğunda kendilerinin yapmadığını söyleyebilirler.
  • Satırlar zaman zaman her şeyi kötü görme alışkanlığı, kötümserlik, bıkkınlık ifadesi olarak aşağı doğru meyleder, bazen de duygusal kararsızlığın bir işareti olarak dalgalanıp yukarı çıkar.
  • Yazı kirli, karışık ve okunaksızdır. Harfler deforme olmuştur. Yükseköğrenim görmüş şizofrenili hastaların bile yazıları son derece bozuk ve acemicedir.
  • Sık sık acayip işaret ve senbollere rastlanır.

Şizofrenide Hem Klinik Şiddeti Artıran Hem de Tedaviyi Zorlaştıran Negatif Belirtiler Nelerdir?

Negatif tanımlaması normalde var olması gereken düşünce, fikir, yönetsel faaliyet gibi zihinsel işlevlerin yetersizliğine, duygusal deneyim ve ifade etme becerilerinin eksikliğine, davranışların geriliğine, sosyal işlevselliğin ve iletişim yetilerinin de zayıflığına işaret eder. Negatif belirtiler şizofreniyi şiddetlendiren ve tedaviyi zorlaştıran bir durum yaratır.

Hastalar özbakımlarını yapamaz, sorumluluklarını alamaz, aile, iş ve okul yaşantılarını sürdüremez hale gelir. Yüzlerindeki tepkisizlik ve sosyal çevreye ilgisizlikleri aile ve arkadaşlarla ilişkilerini daha da zayıflatır. Zevk alamama (anhedoni), ilgisizlik (apati) ve çevreye dikkatin azalması hastaların daha da içe çekilmelerine sebep olur.

Şizofrenide negatif belirtiler duygulanımda küntlük (künt afekt), konuşma ve düşüncede fakirlik (aloji), zevk alamama (anhedoni), ilgisizlik (apati), irade kaybı-istekli eylem eksikliği (avolüsyon), motivasyon kaybı, toplumdan çekilme, sosyal ilginin yokluğu, azalması, sosyal ve bilişsel uyaranlara dikkatini verememe belirtilerinden oluşur. Negatif belirtiler şizofreninin kronikliğinin ve tükenmişliğinin bir sonucu değildir. Görünür belirtiler ortaya çıkmadan önceki prodromal evrede oluşan ve sonrasında kalıcı hale gelen temel belirtilerdir. Negatif belirtiler bazen şizofreninin görünür hale gelmeden önceki belirtisi olarak da ortaya çıkar, ancak sonrasında tabloya pozitif belirtiler eklenir. Negatif belirtiler bazı durumlara ikincil olarak da gelişebilir. Uzun süren hastane yatışları, çevresel uyaran eksikliği, zayıf sosyal destek, depresyon gibi eşlik eden psikiyatrik bozukluklar ve antipsikotikler negatif belirtilere sebep olabilir.

Duygulanımda küntlük (künt afekt) duygusal ifade ve tepkilerdeki sığlık ya da kısıtlılıktır. Hastanın yüz ifadesinde değişiklik görülmez ya da çok az görülür, mimikler, göz teması, iletişime eşlik eden el kol hareketleri ve spontan hareketler azalır. Hafif olgularda mimikler yapay ve mekaniktir. Şiddetli vakalarda ise yüz hareketleri ve duygusal ifade tamamen kaybolmuştur. Hasta çok az hareket eder, bir noktaya sabit bakar ve monoton konuşur.

Konuşmada fakirleşme (aloji) kendiliğinden (spontane) konuşma miktarında ve konuşmanın akıcılığında azalma şeklinde görülür. Bazen yeterli miktarda konuşma vardır ama içerik fakirleşmiştir. Konuşmada fakirleşme düşünce fakirliğinin de bir yansımasıdır. Hafif alojilerde hasta kısa ve açıklayıcı olmayan konuşmalar yapabilir. Ağır formlarda ise hasta neredeyse dilsiz gibidir. Alojik hastalar aşırı genelleyici ve belirsiz konuşma eğilimindedir. Hastaya bir soru sorulduğunda cevap öncesi uzun bir sessizlik ya da cevaplamanın ortasında durmalar söz konusu olabilir.

Zevk alamama (anhedoni) geçmişte zevk veren şeylerin eskisi gibi zevk vermemesidir. Aynı zamanda hayattan keyif alma yetisinin kaybıdır. Çoğu zaman ilgi kaybı (apati) ve kayıtsızlık ile birliktedir.

İrade kaybı, istekli eylem eksikliği (avolüsyon) ile amaca yönelik davranışların başlatılma (inisiyasyon) ve sürdürülme becerisinin kaybıdır. Bu durum çoğu zaman hastanın tembelliğine yorumlanır. Hâlbuki hasta kendisini harekete geçirecek temel dürtülerini, ileriye yönelik planlar oluşturup eyleme geçebilme ve yeni durumlara adapte olabilme becerisini kaybetmiştir. Bu yüzden hastanın kişisel bakımı zayıflamış ve fiziksel aktiviteleri azalmıştır. Rutin işlevleri yerine getirmede zorlanır ve aktivitelere katılma konusunda isteksiz davranır. Sürekli yönlendirme ve cesaretlendirmeye ihtiyaç duyar.

Sosyal etkinliklere katılımında azalma (asosyalite) bir diğer negatif belirtidir.

Şizofrenide Düşünce Ve Davranışta Dağınıklık (Dezorganizasyon) Belirtileri Nelerdir?

Şizofrenideki çağrışımlarda bozulma davranışlara da yansır. Yani davranışlarda da bir gevşeme ve kopukluk görülür. Bu da uygunsuz duygulanım ve davranışlarda dağınıklık şeklinde kendini gösterir.

Şizofrenili hastalarda görülen en önemli davranış sorunu içe kapanmadır. İçe kapanma çoğu zaman şizofreninin ilk belirtisidir. Ancak hastalık aktif olduğu sürece devam eder. Buna sıklıkla sosyal davranışlarda dağınıklık ve bozulmalar eşlik eder.

Hastalar özbakımlarını ve sorumlu oldukları kişilerin bakımlarını ihmal edebilirler.

Bazı hastalar toplum içinde soyunma, mastürbasyon yapma, uygunsuz yerlere tuvaletini yapma, küfür ve bağırarak haykırma gibi sosyal kurallara uymayan uygunsuz davranışlar sergileyebilir. Bu tür davranış dağınıklıkları akut psikotik alevlenme dönemlerinde daha sık görülür. Ancak kronikleşebilir ve bu tedavinin gidişatını (prognozu) olumsuz yönde etkileyebilir.

Şizofrenide görülen tuhaf davranışlardan biri de uygunsuz duygulanımdır (uygunsuz afekt). Uygunsuz duygulanım gülünecek olaya ağlama, ağlanacak olaya gülme ya da yaşanan olaylara absürt ve acayip tepkiler verme şeklinde görülür. Örneğin hasta annesinin cenazesinde kahkahalarla gülebilir.

Şizofreninin temel belirtilerinden biri olan ambivalans, duyguların birbirine zıt iki istikamette olma halidir. Bir anlamda tutarlı davranamamadır. İsteme-istememe, sevgi-nefret, onaylama-reddetme gibi çift değerlikli duyguların bir arada bulunmasını ifade eder. Ambivalans yavaşlamış bilgi işlem sürecinin karar vermeyi zorlaştırmasına bağlı olarak gelişir ve şizofrenili hastanın hedefe yönelik bir eyleme geçmesini engeller. “Yapayım mı, yapmayayım mı?” sorusu hep gündemdedir. Bazen bu takıntılı bireylerde de görüldüğünden takıntı gibi algılanabilir. Ancak takıntıdaki sorgulamada içgörü vardır ve kişi bu sorgulamanın saçma olduğunun farkındadır.

Şizofrenideki ambivalansta ise bilinçli bir sorgulama ve farkındalık söz konusu değildir. Sonuçta kişi iradesi dışında tuhaf birtakım davranışlar sergiler. Buna da ambitandans adı verilir. Bir hasta annesini çok sevdiğini söylüyor, ama yanına geldiğinde ona tokat atıyor ve saldırıyordu. Bir başka hasta, kapıyı açmaya yöneliyor, sonra vazgeçip geri dönüyor, bu hareketi defalarca tekrarlıyordu. Sağlıklı insanlarda da bu tür ikilemler görülebilir. Hatta aynı şahsa karşı sevgi, nefret, ilgisizlik gibi karışık duygular beslenebilir. Ancak burada sonucu etkileyen duyguların somut ve anlamlı sebepleri vardır. Bu duygular, ister bilinçli ister bilinçsiz olsun kişinin diğer ruhsal faaliyetleriyle uyumludur. Şizofrenide ise herhangi bir sebep ve ruhsal ilgi mevcut değildir.

Şizofrenili hastalarda dürtüsellik de sık görülen bir davranış sorunudur. Örneğin birinin elinden sigarasını alıp içmeye başlama, aniden televizyon kanallarını değiştirme, yiyecekleri yere atma gibi davranışlar gözlenebilir. Bazen dürtüsellik saldırganlık, cinayet ya da intihar gibi tehlikeli boyutlara ulaşabilir.

Şizofrenide En Temel Sorun Bilişsel İşlevlerde Bozulma Mıdır?

Şizofrenide görülen bütün belirtilerin temelinde bilişsel bozulmalar yatar. Bilişsel bozulmalar şizofreninin oluşumuna, belirtilerin ortaya çıkış şekillerine, genel işlevselliğe ve tedavi cevabına en çok etki eden unsurlardır. Şizofrenide en belirgin bilişsel kayıp dikkat, sözel bellek, çalışma belleği ve yürütücü işlevlerde görülür. Bununla birlikte epizodik bellek, işlemleme hızı, sosyal biliş, sözel akıcılık, dil işlevleri gibi nörokognisyonun önemli belirleyicilerinde de bozulmalar söz konusudur.

Yapılan araştırmalar bilişsel bozulmaların birçok hastada şizofreni gelişmeden önce de var olduğunu ortaya koymaktadır. Hatta bilişsel bozulmaların şizofreni riskini arttığı gösterilmiştir. Bunula beraber şizofreni öncesi bilişsel durumu iyi olsa da şizofreni sonrası ileri derecede bozulduğu da tespit edilmiştir. Yani bilişsel bozukluklar şizofreninin bütün aşamalarında gözlenir ancak psikotik süreç geliştikten sonra en şiddetli halini alır.

Şizofrenide Ekt (Elektro Konvülsif Tedavi=Elektroşok) Nedir?

Elektro konvülsif tedavi (EKT), halk arasındaki tabirle “elektroşok” “...

Şizofrenide İlaç Tedavisi Nasıldır?

Şizofrenide kullanılan ilaçlara genel olarak antipsikotik adı verilir....

Şizofrenili Hastalar Evlenebilirler Mi?

Şizofrenili hastaların özellikle ailelerinin en çok merak ettikleri ko...