Bazı yazarlar şizofreniyi kaybedilmiş fırsatlar hastalığı olarak tanımlar. Şizofreni, insanın okuma ve çalışma fırsatlarını bir müddet elinden alır. Kişinin geleceğe yönelik hedef ve hayallerini kesintiye uğratır. Bunda bozulmuş özbakımın, azalmış psikososyal işlevlerin ve çalışma kapasitesindeki düşmenin etkisi büyüktür. Ayrıca bilişsel işlevlerin düşmesi, pozitif ve negatif semptomların şiddeti ve özgüvenin azlığı da çalışma performansını düşüren önemli etkenlerdir.
Yapılan araştırmalara göre dikkat, bellek, dil ve bilgi işlem sürecindeki yetersizlikler bir şizofrenili hastanın çalışıp çalışamayacağının en önemli belirleyicisidir. Ayrıca toplumsal damgalamanın yarattığı engeller, sosyal desteğin yetersiz oluşu şizofrenili hastaların iş bulma ve çalışma imkanlarını daha da azaltır. Halbuki yapılan araştırmalar çalışan şizofrenili bireylerin çalışmayanlara oranla yaşam memnuniyeti ve kalitesinin çok daha yüksek olduğunu göstermiştir. Bu sebepten şizofrenide kliniğin tedavi ile kontrol altına alınması kadar okul hayatına devam edebilmek, meslek sahibi olabilmk ve ekonomik bağımsızlığı kazanabilmek de önemlidir. Nitekim ilaç tedavisine meslekî iyileştirme programı (=occupational therapy) eklendiğinde iyileşme oranı yükselmektedir. Çünkü mesleki rehabilitasyon aynı zamanda bir terapi etkisi de yaratır. Meslekî destek programları ile birleştirilmiş bilişsel güçlendirme çalışmalarına alınan şizofrenili bireylerin kliniklerinde daha iyiye bir gidiş gözlenmiştir.
Şizofrenili hastalar için düzenlenmiş üç iş modeli öne çıkar: Meslekî Rehabilitasyon Programları, Destekleyici İstihdam Programı ve Rekabete Dayalı İstihdam Modeli. Meslekî rehabilitasyon programları hastalığın semptomlarını, kişiler arası ilişkileri ve bilişsel işlevleri düzeltmek için iş hayatından istifade etmeye çalışan programlardır. Meslekî rehabilitasyon programları şizofrenili hastalarda iş oranlarını yükseltir. Bir diğer program Destekleyici İstihdam Programıdır (Supported Employment Program). Bu programların amacı kişinin normal çalışma programlarına katılmasını sağlamak, geleneksel meslekî rehabilitasyonun ve destekli ya da korunaklı istihdam programlarının ötesine geçmektir. Burada Kişi devlet ya da kurumsal destek altında çalışır ve bir miktar kazanç da elde eder. Üçüncü model ise devlet tarafından değil de kişinin kendi imkânlarıyla arayıp bulduğu Rekabete Dayalı İstihdam modelidir. Bu modelde kişiye hasta muamelesi yapılmaz, o da sağlıklı insanların şartlarına tabi olur ve herkes gibi çalışıp karşılığını alır.
Ağır ruhsal bozukluğu olan kişilerin %80 ila %90’ı gerçek bir çalışma ortamında bulunma fırsatını bulamaz. Şizofrenili hastalarda çalışma fırsatını elde edenlerin oranı %10 civarındadır. Bunun en önemli nedeni, hastalığın rekabete dayalı çalışma kapasitesini düşürmesidir. Ayrıca işe girildiği takdirde verilen devlet desteğinin kesileceği veya önceden alınan yardımın devlete geri ödeneceği ihtimali ailelerde tedirginlik yaratır ve bu yüzden hastalarını çalıştırmazlar. Şizofrenili kişilerin rekabete dayalı ortamlarda çalışma motivasyonunu düşüren bu sorunlar çözümü için devlet politikalarının hastaları kaygılandırıcı değil olabildiğince destekleyici olması gerekir.
Rekabete Dayalı İstihdam programları hastaya gerçek bir sorumluluk verdiğinden, geleneksel meslekî rehabilitasyon programlarından daha etkilidir. Geleneksel yöntemlerle %7 oranında istihdam oluşturulurken, bireysel işyerine yerleştirme programlarıyla %27’ye varan oranlar elde edilmiştir. Ancak bu kişilerin %40’ı, hastalığın alevlenmesi ya da başka nedenlerle işini bırakmak zorunda kalır. Meslekî programlar hastalara iş imkânı sağlasa da uzun vadeli istihdam oluşturamaz. Bunun için meslekî programların yanında tedavi girişimlerinin de etkin olması gerekir. Öncelik ilaç tedavisinde, psikoterapilerde, bilişsel ve sosyal destek programlarındadır. Ancak bu unsurlar yerine getirildiği taktirde meslekî rehabilitasyon ve istihdam programları işe yarayabilir. Nihaî hedef hastanın tercihlerini ve ilgi alanlarını göz önünde bulunduran, devamlı ve rekabete dayalı istihdam sağlamaktır. Bu aşamaya gelmek için hastanın yatkın olduğu ve kapasitesinin elverdiği işin belirlenmesi önemlidir. Bu amaçla meslekî değerlendirmeler, rehabilitasyonlar ve destekleyici terapi yöntemleri devreye sokulmalıdır.
Şizofrenili Hastalar Çalışabilir mi?
Şizofreni bir insanın çalışmasına engel değildir. Ancak bunun bazı koşulları ve aşamaları vardır. Gelişmiş ülkelerde şizofrenili bir hastanın çalışabilecek duruma gelmesi için özel programlar geliştirilmiştir. Öncelikle hastalar etkin bir tedaviden geçirilip zihinsel, ruhsal ve sosyal işlevsellikleri yükseltilir. Tedavi ile belli bir seviyeye geldikten sonra psikoeğitim modülleriyle hastalar, aileleri ve yakın çevresi şizofreninin ne olduğu, hayatlarına nasıl yansıyacağı, ne gibi zorluklarla karşılaşacakları, bunlarla nasıl başa çıkabilecekleri konusunda bilinçlendirilir. Hastalar daha sonra 1,5-2 yıllık ara dönem evlerinde hayata yeniden adaptasyon programına alınır. Buralarda başlarındaki personel, ilaçlarını verir, gözetimlerini yapar, acil durumlarda müdahale eder. Geri kalan alışveriş, çamaşır, yemek, bulaşık, ısınma gibi günlük işleri hastalar kendileri yapar. Bu evlerin kirasının yarısını devlet, yarısını da vakıflar karşılamaktadır. Ara dönem evlerinde her hastanın kendine ait odası vardır, herkes özel sorumluluklarını kendisi yerine getirir. Ara dönem adaptasyonundan sonra hastalar mesleki destek programlarına yerleştirilir. Önce zorlanmayacakları bir işte çalıştırılır. Burada başarılı oldukları ve bir alevlenme yaşamadıkları taktirde rekabete dayalı bir işe yerleştirilir.
Hastalık çalışmaya etki eder ancak bunun hastalığa mı yoksa başka faktörlere mi bağlı olduğu açık değildir. Ancak genel kanaat şizofreni kadar çevresel faktörlerin de etkili olduğu yönündedir. Bunlardan en önemlisi kişinin kendisine ait faktörlerdir. Her insanın zekâ ve beceri alanı farklıdır. Dolayısıyla yapabileceği işler de farklıdır. O yüzden işe yerleştirmeler kişiye özel değerlendirmeler sonrasında yapılmalıdır. “İş olsun da ne olursa olsun” mantığı doğru değildir. Kaldı ki bu sağlıklı insanlar için de geçerlidir. Buna dikkat edilirse, hastaların uzun yıllar çalışıp kazanç elde edebilecekleri, yükselip kendilerini geliştirebilecekleri iş imkânları sağlanabilir. Bir hasta, ofis işlerine verilmiş ve bunda başarılı olamamış, ama bir bahçıvanlık işine yerleştirildiğinde çok başarılı olmuştu. Çünkü bahçe işleriyle uğraşmayı çok seviyordu. Yine yoğun bir iş ortamında memurluk yapan bir hasta, hastalık sonrasında arşiv gibi sakin bir ortama verilmişti ve orada başarılı olmuştu.
Hastaların çalışmalarına bazen aileler de engel olabilir. Aşırı kontrolcü ailelerde hastasının çalışmasına karşı bir direnç gelişir. Aileler çoğunlukla kişinin işyerinde sorun çıkaracağından, başına bir şeyler geleceğinden, zarar göreceğinden endişe eder. Bu tür sorunlar aile eğitimi ile çözülebilir. Aile eğitilmeden şizofrenili hastaların çalışma hayatına kazandırılmaları çok zor olur. Çünkü hastanın çalışma konusunda teşvik edilmesinde ve yüreklendirilmesindeki en önemli destek aileden gelir. Aile bu konuda aktif olur, işverenle ve işyerindeki çalışanlarla temasa geçer ve onların da desteğini almayı başarabilirse şizofrenili bireylerin çalışma ihtimalleri yükselir. Bu konuda devlet kurumlarının da ailelere destek olması, hasta ile işvereni bir araya getirecek istihdam programları oluşturması başarıyı daha da artırmaktadır.
Şizofrenili Hastaların İstihdamında İşverenler Nasıl Bilinçlendirilmelidir?
Toplumsal damgalama etkisini işverenler üzerinde de gösterir. Şizofreniye olumsuz baktıklarından kurumlarında bir şizofrenili hastayı çalıştırmak istemezler. Ancak işverenler hastalık konusunda bilgilendirilir ve bu konuda sorumluluk almaları teşvik edilirse şizofrenili bireyler için istihdam imkânı artabilir. Bu amaçla işverenle şizofrenili hastalara destek veren sağlık kurumlarının bir araya getirilmesi, belli aralıklarla hastalık hakkında bilgilendirmelerin yapılması, gerekirse yasal düzenlemelerle işverenin teşvik edilmesi büyük yararlar sağlayabilir. Bu noktada bilinçli aileler de işveren ile doktor arasında köprü olabilir. Bu konuda İş ve İşçi Bulma Kurumu da aktif bir rol oynayarak şizofrenili hastaların çalışabileceği işleri belirleyebilir ve isteyen aileleri bu konuda yönlendirebilir. Hatta bu hastalar için özel bir birim oluşturuluğ danışmanlık verebilir. İstihdam için dernekler ve vakıflar da destek sağlayabilir. Bu kurumların bir kısmı, en azından hastaların danışma desteği alabilecekleri kurumlar haline getirilebilir.
Aileler genelde doğrudan devlet desteğini tercih ederler. Direkt para yardımı almak çoğu aileye daha kolay gelir. Fakat bunun uzun vadede hastaya faydası değil zararının olduğunu, onu pasifize ederek hastalığı şiddetlendirdiğini ve işlevselliğin geri kaldığınıbilmek gerekir. Şizofrenili bireyler için çalışmanın maddî değerinden çok manevi ve tedavi değeri yüksektir. Bütün ihtiyaçları başkaları tarafından karşılanan hastalar sosyal işlevlerini yeniden kazanmada zorlanır. O yüzden etkin şizofrenili hastaları için özel istihdam programlarına ihtiyaç vardır.
Defisit Şizofreni (Eksiklik Sendromu) Nedir?
Şizofreni içinde farklı belirtileri olan farklı bir bozukluk olarak gö...
Şizofrenide Beslenme Nasıl Olmalıdır?
Beslenme ve diyetin şizofreniye hem sebep hem de tedavi açısından etki...
Şizofrenide Damgalama (Stigmatizasyon) Sorunları Nelerdir?
Damgalama bir bireye toplumun normal saydığı ölçütlerin dışına çıktığı...